Cumartesi siyaset yazmak istemem.
Ama şartlar ne zamandır zorluyor.
İnsanlar Ak Parti içinde dönen dolapların hikayesini okumaktan sıkıldı.
Ancak ilginç geleceğini düşündüğüm bir-iki detayı paylaşmam gerekecek.
Ak Parti´deki vakanın gerçek kahramanı Milletvekili Sayın Polat Türkmen´dir.
Seçimler öncesi bu parti aday belirlemede net bir rota çizemediyse bunun birinci sorumlusu Sayın Türkmen´dir.
İşi İl ve İlçe yönetimlerine atarak, sıyrılmayı tercih ederek risk almaktan kaçmıştır.
Parti içindeki manevi kopmaları gördüğü halde müdahale etmeyi başaramamış, vekil olduğunu hissettirememiş, bunu da "Demokrasi" var diyerek aksesuar etmiştir.
Gelelim bugüne.
Ha Hamdi Uçar kazanmış ha Celil Uzun.
Sorun bu değil.
Sorun Milletvekilleri´nin beceriksizliğidir.
Sayın Fazlı Erdoğan´ın da bu sürece önemli katkıları olmakla birlikte birinci sorumlu Polat Türkmen´dir.
Güçleri olsa beş aday çıkartırlar, kırmadan, dökmeden bir kongre yapabilirlerdi.
Polat Bey parti teşkilatında önemli görevlerde bulunuyor.
Başka illerin kongrelerine gidiyor.
Divan Başkanı oluyor.
Konuşuyor.
Oralardaki durumu gözlemliyor.
Ama kendi ilinde sağlıklı, şeffaf bir kongre yaptıramıyor.
Hani kafasına göre bir Milletvekilliği sıralaması düşünüyorsa yine yapsın.
Ama bu kadar yüzüne gözüne bulaştırmasın.
Bunlar beceriksizlik değil de nedir?


Celil Uzun aradı, konuştuk


Ak Parti´nin İl Başkan adayı eski İl Başkanı Celil Uzun aradı dün.
Telefon birkaç defa kesintiye uğrasa da uzun uzun konuştuk.
Keyfi yerinde görünüyordu.
Bir kısmı bizde kalmak kaydıyla sohbet ettik.
Özetle;
Gelinen süreçten kendisinin de memnun olmadığını söyledi.
Uzun süre her şeyi paylaştıkları mevcut İl Başkanı Hamdi Uçar ile karşı karşıya kalmaktan mutsuz olduğunu belirtti.
Gece gözüne uyku girmediğini ve üzüldüğünü anlattı.
"Böyle olmamalıydı. Ama çok uyardım dinletemedim" dedi. Uzlaşma süreci için artık çok geç kalındığını belirtti.
Ankara dönüşü Bakacakkadı´da yapılan toplantının yanlış olduğunun altını çizdi.
Amacının partiyi yıpratmak olmadığını ancak bu süreçte tam olarak niyetini anlatamadığını söyledi.
Önümüzdeki bir ay içinde tam olarak ne olacağını gözlemleyeceğiz.
Ancak her iki isimle birlikte yöneticiler komple tasfiye edilirse, inanıyorum ki o zaman birbirlerini daha iyi anlayacaklar.
Bence ikisi de fena tezgaha geldiler.


İmkansız aşklar!


Biz insanlar bazen imkansız aşklar için yanıp kavruluruz.
Hamurumuzda vardır.
Zoru seçeriz.
Bile bile, kaybedeceğimiz aşklara tutunuruz.
Bile bile, acı çekmek istercesine sevebilme ihtimallerine bağlı yaşarız.
Pek bilmez çoğunu kimse.
Kolay kolay teslim olmayız şehvet saatlerinde.
Kolay ulaşmak istemeyiz.
Kolay kaybetmek içimize oturur.
Uzaktan ya da yakından.
İmkansız aşklar için yanıp tutuşuruz.
Aşkın, hasretin, özlemlerin tadını böyle çıkartırız.
Kimi zaman yazmak için kimi zaman kavuşmak için.
İmkansızlığın lezzetiyle yanıp kavruluruz.
Mevsimsel göçler içinde o kıyıdan bu kıyıya savrulur dururuz.
Karın doyurmayan aşklar bunlar.
Ekmek vermeyen, su getirmeyen aşklar.
Arada yazabilirsen onlar kar kalır geriye.
Yaşımız gelir geçer aklımızı başımıza alamayız!
İmkansız aşklar içinde koskoca bir yalanız!