Mustafa Kemal Atatürk bu ülkeyi gençlere emanet etti..


Gençler sahip çıkacak.


Gençler daha güçlendirecek.


Gençler bir gün olacak büyük sorumluluklar alacak.


Ülkenin her alanında insanlar adına, daha kaliteli bir yaşam ve kalkınma adına, huzur adına daha büyük adımlar atacak gençler.



19 Mayıs Atatürk&[#]8217;ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı&[#]8217;nda bu söylemleri çok fazla duyarsınız.


Atatürk ve silah arkadaşlarının haklı mücadelesinin ışığında yaşadığımız ülkede her şey, Mustafa Kemal´in beklediği gibi mi?


Değil!



Formalite açıklamaların gölgesinde gençlere bakalım hadi.


Kendi acı gerçeklerimizi görmezden gelemeyiz.


Acı gerçeklerimizi bilerek bu günleri kutlamak sanırım daha anlamlı olur.


İşte o zaman Türk Gençli&[#]8217;ğinin gerçekten Atatürk´ün belirttiği yerde olup olmadığını çok iyi görebiliriz.



Bir çoğunun, ülkenin geleceğiyle ilgili tek bir endişesi olmadığını görebiliriz.


Bir çoğunun, bu ülkede yaşamaktan nefret eder hale geldiğini, getirildiğini görebiliriz.


Kim sahip çıkacak bu ülkenin maddi ve manevi değerlerine?


Hangi gençler?



Çalışmaktan kaçıp yan gelip yatan, iş beğenmeyen gençler mi?


Gitgide artan işsizliğe rağmen üç kuruş kazanmak ve hayata tutunmak yerine caddelerde volta atıp gezen, en güzel saatlerini kız tavlamak için değerlendiren gençler mi?


Annelerinin kendilerine kıyamamasını iyi değerlendirerek, babalarından aşırdığı liralarla gidip sigara alıp, keyifli keyifli tüttüren gençler mi?


Kazanmadan aldığı parayla arabayı doldurup çis-tak çis-tak gezerek ekonomi okuyan gençler mi?


Mücadele etmeleri, bir mesleğe tutunmaları tavsiye edildiğinde hastanelere güvenlikçi ve temizlikçi olmak için adeta yalvaran gençler mi?


Çalışmadan kazanmak isteyen gençler mi?


Üretmeden yiyip içmek isteyen gençler mi?



Ana-baba yüreği dayanamaz. Giymez giyindirir, yemez yedirir.


Üç kuruşluk anne baba ve emekli maaşıyla modayı ve markayı çok yakından takip eden gençler mi kurtaracak bu ülkeyi?


Okumak, sorgulamak yerine ömrünün çok büyük bölümünü ayna karşısında geçiren gençler mi?



Saçına günde 50 gram jöle sürmek için verdikleri zamanı okumak için vermeyen gençler mi?


Hayatın acımasız gerçeklerinden yola çıkarak her şeyi zamanında ve dozajında yaşamak yerine, ilerleyen yaşlarına rağmen hala akıllanmayan gençler mi?



Çalışarak değil ancak çalarak, kap-kaç yaparak, dolandırarak, yalanla, sahtekarlıklarla yada şans oyunlarıyla ülkenin ve kendisinin kalkınabileceğine, zengin olunabileceğine inanan gençler mi?


Atatürk hangi gençlerden bahsediyor acaba?


Atatürk´ün anlattıklarını gençlerin yüzde kaçı anlıyor?


Ülkenin ekonomik, eğitim ve siyasi sisteminin yıllardır zehirlediği gençlerin elbette haklı mazeretleri olacak!



Bilimden, sanattan, kültürden, özünden kopmuş, koparılmış gençler mi sahip çıkacak bu ülkeye?


Nasıl olacak o iş öyle?


Atatürk, gençlere güvenirken bugünlerdeki bu umursamazlığı, duyarsızlığı görebiliyor muydu acaba?



Örnekler saymakla bitmez.


Gel de şimdi bu gençlere güven!


Çok şükür inatla ülkenin geleceğine sahip çıkmaya çalışan, sadece kendisi için değil ülkesi için çırpınan, çırpınacak gençler var.


Ancak inanıyorum ki sayıları azalıyor.


Eyy büyük çoğunluğu uyuşturulmuş Türk Gençliği, gençlik bayramınız kutlu olsun!



Muhalefet neden susuyor?


CHP Milletvekilleri Sayın Ali Koçal ve Ali İhsan Köktürk´ü bazen gerçekten anlamakta zorlanıyorum.


Bir susuyorlar, tam susuyorlar.


Aynı şeyleri tekrar ediyor gibi olacak ama bunları hatırlatmak durumundayız.


Neden bu sessizlik?


Muhalefet yapmakta neden geride kalıyorlar?


Performansları mı yetmiyor?


Çıkıp bir arada neden bir şeyler söyleyemiyorlar.


Muhalefet etmek sadece eleştirmek olmamalı.


Buradan hareketle neden Zonguldak adına masaya yumruklarını vurmuyorlar?


Öyle böyle iki sene geçti.


Mayıs bitti, tatil dönemi geldi.


Gerçekten anlayamıyorum.


Anlayan biri varsa açıklasın?


Ama Cevat İzmirlioğlu değil.