İşine gelmeyen gazeteciye, gazetelere saldırıyor.


Geçmişte çok oldu.


Dün de bir örneği Devrek´te yaşandı.


Gazetecilerin, gazetecilere yapılan saldırılardan sadistçe zevk almalarına daha önce pek çok tanık oldum.


Olay bu mudur yani?


Bu kadar basit midir her şey?


Hal böyle olunca işine gelmeyenlerin gazetecileri tehdit etmesi de kolaylaşıyor.


Bakıyorlar ki bunlar zaten bir birini yiyor.


Bizim de yolumuz açılır.


Hiçbir gazeteci bir gazetecinin saldırıya uğramasını, fiili olarak ya da psikolojik olarak tehdit edilmesini zevkle izleyebilir mi?


Maalesef bunlar olmuş.


Eminim yine olur?


Ancak önemli olan bu duyguları mümkün olduğunca aza indirmek.


Bu anlayışı değiştirmek gerekiyor.


Hepimize sorumluluklar düşüyor.


Elbette farklı düşünüp farklı yorumlayacağız.


Ama bir gazeteciye yapılan saldırıdan dolayı zevk alacak kadar küçülmeyeceğiz!


Bölge Haber Gazetesi´ne yapılan saldırıyı gördük.


Önemsiz gibi gelebilir.


Bugün bunu yapan yarın daha büyüğünü yapabilendir!


Peki gazeteciyi kim koruyacak.


Çalışma alanlarının güvencesini kim sağlayacak?


Halkı bilgilendiren, görüş ve düşüncelerini kamuoyu ile paylaşan gazetecilerin aynı kamu görevini, bu saldırıyı gerçekleştiren kişilerin adına da yaptıkları neden unutuluyor?


Hata varsa, eksik varsa, fazla varsa bunun hesap sorulma şekilleri yasal yollar.


Biz gazeteciler kamu adına bu kadar zor işlerle uğraşıyorsak kamunun gazetecileri koruma ve kollama gibi bir sorumluluğu var.


Devletin kurumlarının böyle görevleri var.


Her işine gelmeyenin bir gazetecinin tepesine binme anlayışına, saldırılara sessiz kalan toplum ve ilgili kurumlar en az o saldırıyı gerçekleştirenler kadar sorumludur. İyi ve doğru haberleri, perde arkası haberleri okumak isteyen, gazetecilerin etliye sütlüye dokunmasından yana olan okurlara düşen görev sosyal, kentsel ve politik gelişmelere duyarlılık gösteren basın yayın kuruluşlarına ve çalışanlarına sahip çıkmaktır.



Ben de küsüyorum!


İşadamı İsmail Recai Şanlı´nın dünkü açıklamalarını okuyanlar gelişmeleri biliyor.


İsteyenler Şanlı´nın Filyos´a neden küstüğünü www.pusulagazetesi.com.tr adresinde öğrenebilirler.


İsteriz ki Şanlı bu şehre küsmesin.


İsteriz ki diğer işadamları küsmesin.


Bazen haksızlıklara uğrayabilirler.


Hiç olmadık yere canları sıkılabilir.


Huzurları kaçabilir.


Doğrusunu söylemek gerekirse, bazen bende küsüyorum bu şehre.


İnsanlarına küsüyorum.


Kimler küsmüyor ki.


Bu kadar mücadele ederken siyasilerin pişpirik oynamaları beni küstürüyor.


Yalanı dolanı bilmeyen, üçkağıtçılık işlerine kafası basmayan, iyi niyetli insanların küsüp kaçmak istemesi çok normal bir duygu. Ancak bu kentte daha batıracak çok güneş doğacak!



Milletin çokta şeyine!


Gece kadırga yokuşundaydık.


Saat 00:10 civarıydı.


İlk kez Zonguldak´a geldiğini söyleyen TIR sürücüsü rampada kaldı. Enes Hoca ile şoförün imdadına biz yetiştik.


Adam tırmalayıp duruyordu.


İleri gidecek durup, geri kaçacak pay yoktu.


Üstelik yağmur yağıyordu.Üşenmedik ve sürücüye yardımcı olmaya çalıştık. Arkadaki araçları geri gönderdik. İkinci manevrayı yapmasına yardımcı olduk.


Hiç olmazsa yol küçük araçların geçebileceği duruma geldi. Trafik Polisleri olaya yerine yürüyerek gelebildiler.


Memurlar gelinceye kadar görevimizi yaptık.


İyi de ne olmuş? Kenti yönetenlerin çokta şeyine!