Kadın, hazırlıklarını yaptıktan sonra, kocasına bağırdı: Haydi gidiyoruz! Hanımının sözünü duyan adam &[#]8220;Tamam&[#]8221; diyerek evin önüne çıkar. Birlikte uzak bir köydeki kızlarına giderler. Hava soğuk ve yağmurlu, dağlar ve ormanlar dumanlı, yollar çamurludur. Mevsim, kış ortasına yakındır. Gidecekleri köyle kendi köyleri arasındaki derede, köprü de yoktur. Karı koca dereden ayakkabı ve çoraplarını çıkardıktan sonra geçeceklerdir.

Karı koca komşu köye ikindi vakti varırlar. Bu arada hava birden bozar. Damat ile kız, anne-babalarını kapıda karşılar. Kızın yüzü güleç, damadın yüzü asıktır. Hoşbeşten sonra kız, misafirlerin önüne yemeklerini koyar. Bu arada damat kendi işleriyle meşguldür. Yemekten sonra kızın babası damadını yanına çağırır ve hava durumunu sorar. Damat, yüzü asık bir şekilde &[#]8220;Yağar, eser, yolcu havası&[#]8221; der. Bu söz üzerine adam, karısını çağırır ve akşam namazına yakın &[#]8220;Haydi, köye dönüyoruz&[#]8221; der. Kızına da &[#]8220;Haydi kızım, eyvallah&[#]8221; diyerek vedalaşır.

Zonguldak köylerinde söylenen &[#]8220;Yağar, eser, yolcu havası&[#]8221; deyimi, bu olay nedeniyle söylenir, durur. Belli bir yaşın üstündekiler hikâyenin kahramanlarını da bilirler. Ancak bu hikâye günümüz Zonguldak sorunlarını çok iyi anlatan bir hikâyedir. Zonguldak halkı, devlet kuruluşlarına misafirliğe gittiğinde hiç de iyi karşılanan bir misafir olarak görülmez. Halk ne kadar iyi niyetli, hoşgörülü olursa olsun ona daima kapı açılarak &[#]8220;Buyrun dışarıya&[#]8221; denilmektedir. Sokaklar delik deşik, yollar çamurlu-taşlı-dikenli vb. ne olursa olsun millete daima &[#]8220;Buyur, buradan yürü&[#]8221; denmektedir. Öğün vakti geldiğinde milletin önüne güzel yemekler konacakmış gibi davranıldıktan sonra arkasından &[#]8220;Bu yemek sizin için değil, başkaları için, bunu başkaları yiyecek&[#]8221; denmektedir. Kısaca Zonguldaklı &[#]8220;Yağar, eser, yolcu havası&[#]8221; türküsünü söylemek zorunda bırakılmaktadır.

Kandırılmış ve aldatılmış olan Zonguldak halkı, öğrenilmiş çaresizlik denilen bir tutumla halinden şikâyet etmemeyi yeğler duruma düşürülmüştür. Zonguldaklı ne kadar insanileşmeye çalışırsa çalışsın, bazıları onu çamurlaşmaya zorlamaktadır. Hele milletin gözünün içine baka baka yöneticilerin &[#]8220; Yağar, eser, yolcu havası&[#]8221; demeleri milleti belirsiz ve karanlık umutlarla baş başa bırakmaktadır. Milletin dili, dini, geçmişi ve iftihar edeceği büyükleriyle alay etmeyi modernlik sayanların caka satarak &[#]8220;Yağar, eser, yolcu havası&[#]8221; müziğini çalmaları millete &[#]8220;İllallah&[#]8221; dedirtecek derecededir.

Damatların konuştuğu dil ile milletin konuştuğu dil birbirinden farklı olduğundan anlaşma çıkmaza girmektedir. Damatlar yalan makinesi gibi çalışmakta, nezaket dışı bir atmosferi Zonguldak&[#]8217;ın üstünde dolaştırmak istemektedirler. Damatların çılgınlıkları gelinin anası ve babasının iman ve inançlarına çok ters gelirken, gelin tarafı &[#]8220;Bu damatlarla nasıl geçinilir?&[#]8221; diye yöntemler geliştirmeye zorlanmaktadır. Zonguldaklının kafasının içinde makamlı &[#]8220;Haydi git, defol&[#]8221; naralarıyla çılgınlıklar tertiplenmektedir. Zonguldaklının nezaketine karşılık Zonguldaklıya kabalıklar dayatılmaktadır.

Damatlar, gelin tarafından aşırdıkları her şeyi kendi memleketlerine götürmeyi marifet saymaktadırlar. Zonguldaklının vefalı insan gönlü yerine vefasız insan gönlünü yerleştirmeye çalışan davranışlar sergilenmektedir. Damatlar kız tarafını beğenmeme hastalığına tutulduğundan Zonguldaklının kaderi hep elem rüzgârlarına bağlı kalmıştır. Damatların şikâyeti sadece şikâyet için şikâyetken, gelin tarafının şikâyeti damatların nezaketsizliklerinedir. Zonguldaklının vicdan gücü, enerjisi, neşesi, hesap kitabı, hüznü, kederi vb. üzerinde damatlar tahribat yapmayı çok sevmektedirler. Zonguldak toprakları Zonguldaklılara bir iman ve inanç kazandırmaktayken bu durum damatları rahatsız etmektedir. Damatlar, daima Zonguldaklının biçare avare olmasını diler gibi davranmaktadırlar. Zonguldaklının sözünde durması, sevgisinde sadık ve sebatlı olması, onları istismar etmek isteyenlerin hoşlanmadığı şeylerdir. Zonguldaklının maddi ve manevi heybeti, bu damatları rahatsız etmektedir.

Maden ocaklarında, vatan savunmasında ön saflarda yer alan Zonguldaklı bu dünyanın &[#]8220;Gelimli-gidimli, dünya, sonucu ölümlü dünya&[#]8221; diyen Dede Korkut Hikâyeleri&[#]8217;ndeki dünya olduğunu çok iyi bilmektedir. Damatlar, Zonguldaklının bu bilgeliğini görmezden gelir gibidirler ve Zonguldaklıya &[#]8220;Yağar, eser, yolcu havası&[#]8221; nakaratını layık görmek istemektedirler. Zonguldak&[#]8217;ın kurtuluşu gelin eviyle damat evinin işbirliği, yardımlaşma ve dayanışma ruhuyla Zonguldaklılık bilincinin damatlarda oluşmasıyla mümkündür. Gerek hane sahibi gerekse misafirler arasındaki bu ruh, Zonguldak&[#]8217;ı kalkındıracak bir ruhtur.