Ak Parti´de sancı var.


Karın ağrıları ile baş ağrıları birbirine karışmış durumda.


Seçim sürecinde yaşanan parti içi çekişmelerin ardından şimdi nasıl bir adım atılacağı merak ediliyor.


İl Başkanı Hamdi Uçar´ın başarısız olduğu görüşünün temel kriteri ne olmalıdır?


Bu adamına göre değişiyor?


Gerekçeler çok farklı.


Eski İl Başkanı Celil Uzun neden bu kadar müdahaleci oluyor?


Kimlerin hangi gerekçesi var?


Arada başka gelişmeler var.


Zonguldak Belediye Başkanlığı koltuğunu kaybeden Sayın Secaattin Gonca aktif siyasetin içinde olmaya özen gösteriyor.


Kendisini çok iyi anlıyor ve izliyorum.


Celil Uzun onun için çok önemli ve değerli bir il başkanı.


Ancak Hamdi Uçar ile sorunlar yaşamasının baş sorumlusu kendisi olduğunu unutuyor.


Şimdi taraf.


Buna saygı duyarım.


Hamdi Uçar ve Celil Uzun´un eski ekibinden oluşan mevcut il yönetiminde revizyon şart.


Celil Uzun´un il başkanlığına seçilmesi durumunda daha büyük artçılar söz konusu.


Bunlar kaçınılmaz.


Ak Parti mutlaka yeni bir il başkanı bulacaksa bu isim Celil Uzun olmaz.


Üçüncü bir isim olur.


Halit Gülay merkez ilçe başkanı olsun.


İl başkanlığını gelince.


Benim önerim Secaattin Gonca olsun!


Nasıl olsa balıklama dalar!



Bozuk düzen!


Bağnaz, fetbaz ve insan ilişkilerinin giderek yozlaştığı, devletin gücünü ve oturduğu makamı, çıkarları için kendisine zırh yapanların giderek arttığı bir toplum-dayız. Hiç prim yapmayan şeyler artar mı? O zaman, üçkağıtçılık, adam kayırma, hak gasp etme, iki yüzlülük, kendini kaf dağında görme gibi şeylere duyulan özlem neden artıyor. Evrensel insani değerlerin masalımsı beklentilerinin onuru ile yaşamak isterken bozulan düzene ayak uydurmaya zorlanan insanlara tavsiyem. Direnmeye devam edin.



Genç mühendisler rahatsız!


TTK´nın genç mühendislerini dinledim dün.


TTK Genel Müdürlüğü´nün açıklaması belli ki onları tatmin etmemiş.


Birkaç sorun var.


Israrla bu konunun yada sorunun çözümlenmesini istiyorlar.


Birincisi memur statüsündeki mühendislerden hiç farklı olmamalarına karşın işe alımdaki farklı uygulamalar nedeniyle belirli bir görevden yukarı çıkamadıklarını söylüyorlar.


Örneğin İşletme Müdürü, Müessese Müdürü olamıyorlar.


İkincisi ´Ocak Mühendisi´ olarak görev yapmalarına ve büyük risk almalarına karşın imza yetkilerinin olmadığını söylüyorlar.


Üçüncüsü, sözleşmeli olarak işçi statüsünde çalışan mühendisler olarak amelelerle aynı ücreti aldıklarını söylüyorlar. Mesela 10 yıllık bir işçi ile aralarında çok büyük ücret farkları var.


Aynı işi yapanlar arasında eşit işe eşit olmayan bir ücret dengesi söz konusu.


Dördüncüsü kurumun mühendis alımında önceliği sözleşmeli olarak işçi statüsünde çalıştırdığı mühendislere vermesi gerektiğinde yasal dayanakları olduğunda ısrarcılar.


Maddeler bunun gibi gider.


Ben teknik olarak çok iyi anlamam.


Ancak göründüğü kadarıyla bir insiyatif ve tercih söz konusu. Genç mühendislerin bu söylemleri TTK Genel Müdürü Sayın Rıfat Dağdelen´in işine gelmiyor olabilir.


Yani anladığım kadarıyla bu sayede yer altında işçi statüsünde bir kalite artırma düşüncesi var. O zaman da çalışanların tamamı mühendis ve teknikerlerden olabilir.


Bugünkü sonuç sanırım o zaman çok anormal karşılanmaz. Ortada bir sorun olduğu kesin.Ama çözümüne benim kafam basmaz.


Konunun diğer muhatapları kimden yana ona bakmak lazım.


Maden Mühendisleri Odası Başkanı Sayın Erdoğan Kaymakçı´nın bu konuda neden sesi çıkmıyor.


Genel Maden İşçileri Sendikası yönetimi ve Başkanı Sayın Ramis Muslu bu itiraza ne diyor? Uygulamanın esasından yana mı, uygulayıcının esasından yana mı tavır koyacaklar.


Eğer gerçekten ortada bir hak mahrumiyeti varsa gidermek TTK, GMİS ve Mühendisler Odası´nın elinde.