Dün öğlen saatlerinde gerçekleştirilen operasyonla ilgili çok sayıda isim gözaltında.


Eski İl Genel Meclis Başkanı, yeni Amele Birliği Başkanı Muzaffer Kalaycıoğlu ile birlikte çok sayıda ismin gözaltında olmasının nedeni KÖYDES Projesi kapsamındaki ihalelerle ilgili iddialar.


Basit bir operasyon değil.


Süreç ne gösterecek bekleyip göreceğiz.


Sadece küçük bir hatırlatma yapalım.


Bartın´da yapılan ve ucu Zonguldak´a uzanan operasyonun ardından aylar geçti.


Benzer operasyonun neden Zonguldak´ta olmadığı aslında sıkça sorulan bir soru olmasına rağmen kimseden bir yanıt alınamıyordu.


Yargı süreci başlamış durumda.


Hangi sonuçlar çıkacağını göreceğiz.


Bu operasyon gerçekleşince bir dönem ısrarla köy yollarıyla ilgili yazdığım yazıları hatırladım.


Demokrat´ta başlayan ve Pusula´da devam eden yazıları.


10 cm olması gerektiği söylenen asfalt yolların neden 3-5 cm olduğunu ve neden 3 ay sonra derin çukurlar açıldığını çok sormuş, tatmin edici yanıt alamadığım gibi üstüne üstlük bir de KÖYDES´i uygulayan en başarılı il olma başarısını kazanıvermiştik.


Hatırlayın o günleri!


Dönemin Valisi Sayın Yavuz Erkmen şöyle diyordu.


"Ağustos ayı itibariyle KÖYDES Projesi´nde yüzde 83´lük fiziki gerçekleştirmeyle birinci durumdayız. Hedefimiz, KÖYDES Projesi ile 2007 yılı sonuna kadar 14 bin 670 köy ve bağlısının içme suyu problemini halletmek. Yine bu müddet içerisinde 51 bin 647 kilometre yolun stabilize kaplanması, 131 bin 399 kilometre stabilize yolun iyileştirilmesi yani asfaltlanması ya da betonlanması, mevcut 91 bin 159 kilometre asfalt ve bin 834 kilometre beton yollarında standartlarının yükseltilmesi hedefler arasında"


Acaba bu başarıya giden yolda çok iş yapmak yerine az ama daha kalıcı ve sağlıklı işler yapmak daha sağlıklı olmaz mıydı?


Yani patates tarlasına dönen yollar yerine dayanıklı yollar yapılsa ve denetlense daha iyi olmaz mıydı? Keşke birinci olmasaydık!



Hangimiz önce ölecek?


Takım kaptanı Ali Rıza Tığ´ın dünkü yazısı üzerine çok takılan oldu.


Ali´nin "Bir an ölümü düşündüm" yazısından yola çıkarak hangimizin daha önce öleceği üzerine varsayımda bulunmak istemiyorum.


Ama hislerim benim daha önce öleceğim düşüncesine itiyor.


Küçük şeylerle mutlu oldum.


Bölük pörçük büyüdüm.


Ali ile bir çok konuda tezat düşünürüz mesela.


Yaklaşık 20 yıla yaklaşan tanışıklığımız döneminde çok kıllıklarına tanık olmuşumdur.


Bazen 2-3 gün bir birimiz görmesek de özellikle zor zamanlarda yürekten kucaklaşırız.


Kaderimiz bizi nereye götürecek bilemiyorum.


Ancak hangimiz önce terk ederse diğerine büyük acılar ve tebessümler bırakacak.


Ali benden daha inatçıdır, Azrail benim canımı daha kolay alır!



Kapris hücreleri


Konuşan değil konuştuğunu hayata geçiren insanları daha çok seviyorum.


Hani toplum özgüveni olsun diyoruz.


İnsanlar sahip oldukları değerlere iyi sahip çıksınlar, cesaretli olsunlar diyoruz.


İşe günahıyla, sevabıyla kendimizden başlayalım diyoruz.


Özeleştiri mekanizmasını çalıştıralım diyoruz.


İnsanların kendilerini geliştirebilmelerinin en önemli yollarından biri içlerindeki kaprisli hücrelerden ve bencil şeytan dürtülerinden kurtulmak.


Maalesef olmuyor.


Bir nesil büyük bölümü çürük yetişiyor.


Paylaşımın adaletini kasıtlı olarak sağlamayanlar bir gün aynı adaleti arayacaklar!


Bencillikleri ve kaprisleriyle iyi niyetleri aşağılayan kafa yapılarını değiştirmeyenlerden, ne bu topluma, ne Zonguldak´a hiçbir hayır gelmedi.


Bundan sonra da gelmeyecek.