TEMA&[#]8217;nın açıklaması korkunç...

Termik santrallerle ilgili tartışmalar yeniden gündemde.

Sahiller baştan sona santrallerle kaplanıyor.

Zonguldak, &[#]8220;Enerji üssü olacak&[#]8221; demişlerdi.

Oldu!

Oluyor.

Ama nasıl?

Son olarak Saltukova&[#]8217;da kurulmak istenen santral, aynı zamanda karşı duruşun bir sembolü oldu.

TEMA&[#]8217;nın bu bağlamda yaptığı açıklamada çok önemli satırlar var:

&[#]8220;Emisyonlardaki cıva, kurşun gibi ağır metaller merkezi sinir sistemini etkiliyor, anormal doğumlar, gelişme bozuklukları ve öğrenme yeteneğinde azalmaya yol açıyor.

Santrallerden çıkan küllerde ise, radyoaktif özellik taşıyan radon gazı mevcuttur.

Termik santrallerde soğutma, buhar elde etme ve temizleme için kullanılan suyun işlenmesi sonucunda tonlarca atık su oluşuyor ve bu su toprağa, yeraltı sularına, akarsulara ya da denize boşaltılıyor.

Böylece su varlıkları ağır metallerle kirleniyor, canlılar, ormanlar ve tarım ürünleri ciddi ölçüde zarar görüyor.

Soğutma için kullanılan ısınmış suyun deşarjı ise, alıcı ortam sıcaklığını etkilediğinden, sudaki yaşam zincirini bozan radon gazı mevcuttur.

Bugünkü en iyi teknoloji ile çalışan termik santraller de belirli emisyon standartlarına uymak zorunda olsalar bile, yukarıda bahsedilen emisyonları ve diğer atıkları vermek suretiyle çevreye zarar verdikleri kesindir.

Bu durumda çevreye verdiği zararın sınırları yoktur.

Gelişmiş ülkelerde yarattığı kirlilik nedeniyle tercih edilmeyen termik santrallerin enerji elde edilmesinde tek alternatif olmadığını söylemek gerekir. Temiz ve yenilenebilir enerji kaynakları değerlendirilmeli, yaşam için olmazsa olmaz doğal varlıklara, yaşam alanlarına ve tarım alanlarına uzak, çevre zararın en aza indirileceği, emisyonların daha kolay seyrelebileceği yerlerde yapılmalıdır.

Aksi takdirde, istihdam olanaklarının artırılması ya da ülke ekonomisine katkı gibi nedenler öne sürerek, getireceği katkıdan daha fazla kayba neden olan bu tür tesislerin kurulması, günümüzde yaşayanların görecekleri zarar yanında gelecek kuşakların yaşam haklarının elinden alınması anlamına gelmektedir.&[#]8221;

Zonguldak ve bölgeye yatırım yapmaya gelenler hep anamızı soruyor.

Hep &[#]8220;termik santral&[#]8221; diyorlar.

Babamızı soran yok.

Termik santrallerin insan ve doğa yaşamına olumsuz etkileriyle ilgili çok ciddi iddialar varken, Zonguldak&[#]8217;ta kanser vakaları bu kadar artarken, TEMA&[#]8217;nın dedikleri çok daha anlamlı oluyor.

Zonguldaklılar, uysal koyun görüldüğünden olsa gerek, Zonguldak&[#]8217;ın her bir köşesine santral yapılmak isteniyor.

Sigaranın kanserin en büyük dostu olduğu yerde santrallerin insana, çevreye bu kadar dost kalabilmesi mümkün mü?

Hani ne zamandır bu kentten göç eden, ettirilenlerden bahsediyor, ilgili olan herkese çağrıda bulunuyoruz ya, sanırım boşuna hepsi.

Görünen o ki, santraller bu kentten göçü hızlandıracak.

Çünkü risk, TEMA&[#]8217;nın dediği kadar büyükse, böylesi bir kentte kimse yaşamak, çocuğunu büyütmek istemez!

İmkanı olan herkes kaçar!

Ali Kaya&[#]8217;nın mektubu&[#]8230;

Günlerdir Zonguldak&[#]8217;ın göç sancısının ardından yazarımız Ali Kaya&[#]8217;nın duygularını paylaştığı mektubunu bu sütunlarda paylaşmıştık dün.

Yazı içinde, &[#]8220;Haftalık yazılarıyla duygularını zaten paylaşabilen Ali Kaya, mektubunda özellikle, &[#]8216;Bu özel bir mektuptur. Gazetede yayımlanması için yazmadım&[#]8217; dese de, paylaşmamak doğru olmazdı&[#]8221; demiştim.

Kaya, mektubunun ardından;

&[#]8220;Bu özel bir mektuptur.

Gazetede yayımlanması için yazmadım&[#]8221; cümlesini dikkate almadığımı düşünerek, sitemini, kırılganlığını dile getirdi&[#]8230;

Benzer yazı ve yorumlar zaman zaman farklı isimlerden gelir, yayınlayıp-yayınlamama konusunda kesin bir talep olmadığı sürece bunlar paylaşılabilir.

Değerli büyüğümüz Ali Kaya&[#]8217;nın sitemini anlayabiliyoruz.

Bir kusurumuz olduysa affetsin&[#]8230;

Asla bu kadar üzülmesine hiç gerek yok.

O özel mektupta yer alan anlatımları bildiğim kadarıyla en çok alkışı alan yazılarından biri oldu&[#]8230;

Bir kez daha düşündüm.

&[#]8220;Özel mektup&[#]8221; olarak kalsaydı, kimse bilmeyecek, belki de Allah gecinden versin ölümünden sonra paylaşmak zorunda kalacaktık&[#]8230;

Gerçi kimin önce öleceği belli olmaz, ama gelen tepkilere bakarsak, o mektup yayınlanmasa yazık olurmuş!

Eczacılar, mağdur ediyor!

Eskiden ilaç için eczaneye gittiğinizde, istenen ilaç raflardan bulup indirilirdi.

Ecza depolarının devreye girmesiyle, &[#]8220;bekleyin, getirtelim&[#]8221; dönemi başladı.

Zor bulunan ilaçlar için bunu bir ölçüde anlamak mümkün.

Ticari işleyiş açısında anlamak mümkün&[#]8230;

Ancak görünen o ki, bu uygulama sulandırılmış durumda.

Eczacılar yavaş yavaş basit bir aspirin için bile, &[#]8220;bekleyin, getirtelim&[#]8221; dönemine gidiyor.

Bazı ilaçların gelmesi 15 dakika, bazı ilaçların getirilmesi 2 saat sürüyor.

&[#]8220;Bundan yoksa diğerine bakayım&[#]8221; deseniz de nafile.

Eczanelerin birinde beklemeseniz, diğerinde beklemek zorundasınız.

Adam hastaneden çıkmış, köyüne, beldesine dönecek.

Bekletiliyor.

Adam kan vermek için kahvaltı yapmadan evden çıkmış, cebinde ancak ilaç parası var, aç-açık bekletiliyor.

Eczacıların kendilerince haklı nedenleri olabilir, ama Eczacılar Odası&[#]8217;nın bu işe bir el atması gerekiyor.

Vatandaşı bu kadar mağdur etmeye hakları yok.

Eğer böyle devam edeceklerse, gidelim depodan alalım ilaçlarımızı!