Önceki gün; &[#]8220;Yazıklar olsun&[#]8221; şeklinde bir manşet attık.


Konunun özünde Zonguldak Belediyesi&[#]8217;nin çalışanları ile Belediye&[#]8217;nin arasındaki promosyon meselesi vardı.


Çalışanlar adına dava açan Avukat Abdullah Akbaş, Belediyeyi çalışanlara maaş promosyon alacağı olarak 300 bin lira ödemeye mahkum ettirmişti.


O dönemin Belediye Başkanı Secaattin Gonca idi.


Mahkeme kararına göre, bankanın maaş anlaşması karşılığında verdiği 300 bin liralık para çalışanın değil belediyenin kasasına girmişti.


Ancak Gonca&[#]8217;nın itirazı var.


Bu konuda detaylı bir açıklama yapacak.


Belgelerini de göstereceğini söyledi.


Mahkeme kararına rağmen Gonca kararın yanlışlığından bahsediyor.


Bu paranın ATM işgaliyeleri karşılığında alınan para olduğunu belirtiyor.


Ekliyor; &[#]8220;Emekli işçilerin tazminatlarını ödemek için bize kimse kredi vermiyordu. Vakıflar Bankası ile kredi görüşmeleri sırasında kredi vermeleri durumunda maaşların ödenmesi ve su faturalarının tahsilatının da Vakıfbank şubelerinden yapılacağını söyledik.


Sonra krediyi çektik ve emeklilerin maaşlarını ödedik.


Burada bana haksızlık var. Alınan para ATM cihazlarının işgaliyeleri karşılığında alındı. O da promosyon olarak geçebilir ama maaş anlaşmaları karşılığında bir promosyon değil&[#]8221; diyor.


Belediye Mahkeme kararına itiraz eder mi bilemiyoruz ancak Gonca&[#]8217;nın ciddi itirazları var ve üzüldüğünü belirtiyor.


Eğer olay Gonca&[#]8217;nın dediği gibiyse Zonguldak Belediyesi&[#]8217;nin tavrının ne olacağı daha fazla önem kazanıyor.


O zaman Zonguldak Belediyesi bu parayı neye göre ödeyecek.


Çünkü mahkeme kararı değişmez ise bu iş Gonca&[#]8217;nın yargılanmasına kadar gider.


Bu konuda kimseye haksızlık yapmak istemeyiz.


Ancak öncelikle mahkeme kararına nasıl bir itiraz yapılacak ve nasıl bir sonuç alınacak onu görmek gerekiyor.




Sonradan görmelik bir durum!



Alaplı&[#]8217;dan gelen haber midemizi bulandırdı.


Açlık ve yoksulluk içinde yaşam mücadelesi veren Tutuş ailesine Alaplı Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) giyim ve kırtasiye yardımında bulunmuş.


Yardım dedikleri de üç beş ufak tefek gıda maddesi.


Yardıma kimsenin bir şey dediği yok.


Tutuş ailesinin fotoğraflarını çektirip yapılan yardım üzerinden resmen reklam yapmışlar.


Genel Sekreter Taner Arslan´ı severiz.


Bu işlerin haber olmaması gerektiğini en iyi kendisinin bilmesi gerekir.


Ailale ile ilgili medyada çıkan haber üzerine yardım yapıldıysa yardım yapıldığını söylemeniz yeterlidir.


TSO&[#]8217;nun bu hareketi büyük bir görgüsüzlük oldu.


Hoş olmamış.


Bu kadar basit bir şeyi artık öğrenmemiz lazım.


Umarım herkes bu konuda daha dikkatli olur.



Posbıyık Erdoğan&[#]8217;ın psikolojisini bozdu!



Ak Parti Milletvekili Fazlı Erdoğan kiminle konuşsa Ereğli&[#]8217;den bir dem vurmadan duramıyor.


Halil Posbıyık ile yatıyor, Halil Posbıyık ile kalkıyor.


Kimi zaman bodoslama kimi zaman kıyıdan köşeden giriyor.


Ereğli&[#]8217;de yıllardır yaşadıkları hesaplaşmalar sonrası Erdoğan&[#]8217;ın kafayı Posbıyık ile iyice bozduğunu duyuyoruz.


Takılmış bir kere.


Beynini Posbıyık ile yoruyor.


Aklı oraya kayıyor.


Her yerde de Posbıyık olmaz.


Konuşulacak zaman var, konuşulmayacak zaman var.


Ama Fazlı Bey hemen hemen her ortamda Ereğli&[#]8217;de yaptıklarına karşın Posbıyık&[#]8217;ın ve bazı çevreleri bunları görmezden gelmesinden şikayetçi.


Ancak zaman hıza akıyor, Fazlı Bey Posbıyık sendromundan kurtulamıyor.


Yani Halil Bey, Fazlı Bey&[#]8217;in psikolojisini bozmuş!


Fazlı Bey&[#]8217;in her şeyi herkese anlatma çabasından vazgeçmesi lazım.


Yoksa bu sendromdan kurtulamaz.



Slogancı anlayış..!



Bakıyor, görüyor, izliyoruz.


Slogan üzerinden yaşayanlar var.


Üretmeden tüketmeye alışmış, yapmadıklarını yapmış gibi anlatmaya alışmış, cesaret edemedikleri cesaret etmiş gibi göstermeye alışmış insanlar var.


Bir de sabır ve nezaket adına bu tipleri dinleyerek zaman kaybedenler.


İnsan biraz etkilenir, biraz yoğrulur, biraz pişer!


Oturup her şeyden şikayet ederken dönüp her şeyi pişkinliğe vurarak yaşamak neyin nesi?


Zonguldak&[#]8217;ta eskiden kalan bir alışkanlık mı dersiniz?


Vitamin eksikliğine bağlı davranış bozukluğu mu dersiniz?


Yoksa bir bozuk süt meselesi mi dersiniz?


Ne derseniz deyin.


Sonuçta yönetimlerde, bürokraside, siyasette olaylara bu kadar gerçekçi değil slogancı yaklaşan, bireysel düşünen çoğunluğun baskın olduğu bu memlekette zincirleri kırmak zor.


Bu yüzden bu gerçekleri gören kişilerin daha fazla ses vermesi gerekir.


Önce herkesin kendi gerçeğini kabul edip samimi olmayı öğrenmesi gerekir.


Biz kent adına, toplum adına iyi niyetli, samimi her yaklaşıma yer vermeye hazırız.