Darbe girişimi sonrası FETÖ ile bağlantısı olduğu, kaynak aktardığı, cemaatçi olduğu veya ilişkilerini kesmediği iddia edilenlere yönelik operasyonlar, görevden almalar, memuriyetten uzaklaştırmalar devam ediyor.
Bürokraside
durum böyle.
İş
dünyasında da bundan farksız.
Zonguldakta
60 firmanın bir kısmına el konuldu.
Bir
kısmının faaliyetleri durduruldu.
Bir
kısmı kayyum incelemesinde.
Diğerleri
de mercek altında.
İzleniyor.
İnceleniyor.
Tüm
bunlar yaşanırken akla gelen sorulardan biri şu.
Bunca
insan nasıl oldu da cemaate bu kadar inandı?
Nasıl
oldu da; Hoca efendimiz eşini boşa desin boşarım diyecek kadar sapabildi?
Nasıl
oldu da Fethullah Gülenin mehdi olduğuna inanabilecek kadar kafayı yedi?
Neydi
gerçekten cemaat saplantısıyla yanıp tutuşanlara bunları ve çok daha fazlasını
yaptıran?
Bugüne
kadar yazılan, yorumlanan, kitaplaştırılan onca şey varken bu insanlar ne oldu
da onca bilgi, iddia ve itirafları; Din düşmanı, hayır düşmanı bir grubun
fitnesi olarak gördü.
Bazen
gerçekten bunları anlamakta zorlanıyoruz.
Nasıl
bir körlük?
[*]
[*] [*] [*]
İş
dünyasının pek çok aktörü tetikte.
Ortada
buluşanlar.
Soldan
soldan kaçanlar.
Sağdan
sağdan yanaşanlar.
İsimlerinin
FETÖ ile birlikte anılmasından çok rahatsız.
Peki
neden?
Elbette
onlar da böylesini tahmin edemiyorlardı belki.
İşte
orada yine de bir ama var?
Neydi
onları bu kadar sempatizan yapan?
İnandıran?
Afrikalara
kurban için gönderen?
Sadece
hayır gönüllülüğü mü?
Ona
bakarsak, hayır yapmak istedikten sonra o kadar çok yer, adres, kurum, gariban
var ki?
Gerçekten
kimseyi rencide etmeden, hedef göstermeden bu sorunun yanıtını bazen gerçekten
merak ediyoruz.
[*]
[*] [*] [*]
Mesela
onlar cemaat ile yakın dururken, iktidarın cemaati koruyup kollamasından yola
çıkarak sarıp sarmalarken ne oldu da diğer pek çok iş adamı, bürokrat,
siyasetçi bu aşka uzak durdu?
Bu
soruların yanıtlarından bazılarını biliyoruz.
Bazılarını
yeni yeni duyuyoruz.
İtirafları
dinleyin.
İtirafları
okuyun.
Abilerin
itiraflarını.
Ablaların
itiraflarını.
Dehşet
şeyler anlatıyorlar.
Ve
onları duydukça, o bedenlerde taşınan beyinleri daha çok merak ediyoruz.
Hadi
iktidar sizi uyuttu
Yahu
17-25ten sonra o beyniniz hala mı çalışmadı?
Hala
mı görmedi?
Ne
oldu da son iki seçimde CHP ve MHPye çalıştınız?
İnanıyorum
ki daha edilmesi gereken çok itiraf var.
[*]
[*] [*] [*]
Bazı
işadamları, bazı şirketler cemaat ile dolayısı ile FETÖ ile anılıyor.
O
zaman şu soru yanıt bekliyor:
Neden
diğer işadamları değil de bu isimler anılıyor?
Cemaatin
Zonguldakta bazı işadamlarını, siyasetçileri, bürokratları, gazetecileri, memurları
kara listeye alırken onları almamasının temel nedeni neydi?
Biz
söyleyelim.
Para!
[*]
[*] [*] [*]
Konyadan
işadamı M.Ö.nün anlatımları tam da olup biteni özetliyor aslında
2005
yılında AKTİSADa üye olduğunu belirten işadamı M.Ö., cemaat tarafından daha
sonra mütevelli yapıldığını; o dönemde Allah rızası için çevresindeki
insanlardan kurban ve burs talebinde bulunduğunu anlatıyor.
Topladığı
bursları kendisinin 10 bursa tamamladığını ifade eden M.Ö., Topladığım
paraları Aytekin isimli hocaya veriyordum. Ondan duyduğum kadarıyla o da
bunları cemaatin muhasebesine bakan şahıslara veriyormuş ama bu şahısları hiç
görmedim diyor.
[*]
[*] [*] [*]
Devam
ediyor:
Uzun
süre grupta bulunan bir arkadaşımızı gruptan ayırdılar. Beni mütevelli
yapmalarının, onu gruptan ayırmalarının nedeni onun maddi durumunun iyi
olmaması idi. Ben insanlardan maddi şeyler istemek karakterime ters olduğu ve
rahatsız olduğum için; kimseden burs, himmet ve kurban gibi herhangi bir şey
istemedim. Fetullah Gülen cemaatinin içine mütevelli olarak almalarının nedeni
maddi olarak bizlerden yararlanmaktı. Maddi durumu iyi olmayan adamları
mütevelli yapmıyorlar ve önemli görevlere getirmiyorlardı. Bu durumdan rahatsız
olduğum için daha sonra toplantılara katılmadım.
[*]
[*] [*] [*]
İşadamı
E.S konuşuyor. Diyor ki:
1997
yılında ismini hatırlamadığım Fetullah Gülen cemaatinin hocası bana mütevelli
olduğumu söyledi. Mütevelli
toplantılarında sohbete gelen hocalar, bizlere Gülen cemaati adına burs, kurban
parası toplamamız, ayrıca Zaman gazetesi
ve Sızıntı dergisine abone toplamamız konusunda telkinlerde bulunurlardı.
Ayrıca üst düzey olan isimler, cemaate ait yurt ve evlerde kalan öğrenciler
için para talep ederlerdi. Orada bulunan herkes, verebileceklerini açıkça
söylerdi. Kimin ne vereceği kayıt altına alınırdı. Toplantıdan sonra gerek
cemaat hocaları, gerekse muhasebeci olarak ifade edilen şahıslar; işyerlerine
giderek nakit veya çek-senet olarak tahsilat yaparlardı. O gün mütevelli
toplantısında büyük esnaf para taahhüdünde bulunduktan sonra benim gibi küçük
esnaf kamıştı. İ.K. adlı şahıs, Hadi gidelim geriye kalanlar tırı vırı esnaf
deyince çok kızdım. Gülen cemaatinde parasız adam gereksiz adam gibi bir
düşüncenin olması beni çok rahatsız etti. Daha sonraki yıllarda işlerim
bozulunca benden uzaklaştılar. 17-25 Aralık operasyonlarından sonra Fetullah
Gülen cemaatiyle tüm ilişkilerimi kestim.
[*]
[*] [*] [*]
Ve
bir başka işadamı M.S. O da diyor ki:
"Görevler genelde gazete abonesi bulmak,
sohbet için adam araştırmak, himmet alabileceğimiz kişileri tespit etmek,
kurban bağışı ve öğrencilere burs temin etmekti. Bu saydıklarım aynı zamanda
mütevelli olan kişilerin görevleridir. Mütevelli, aynı zamanda belirli miktarda
para vermek zorundadır. Zaten para vermeyen kişiler mütevelli olarak
görevlendirilemezler, otomatik elenirler. Mütevelli olmanın temel şartı taahhüt
ettiğimiz parayı verme veya toplamayı taahhüt ettiğimiz paraları maksimum
yüzdelerle toplamaktır.
[*]
[*] [*] [*]
Gelelim
Zonguldaka.
Durum
farklı değildi.
Zonguldakta
cemaatçe, cemaatçi mağduru olmuş çok sayıda insan var.
Memur.
İşadamı.
Esnaf.
Gazeteci.
Bunları
şimdilerde daha iyi görmek ve anlamak mümkün.
[*]
[*] [*] [*]
Peki
cemaatçilerin ambargosu bu kadar mıydı?
Değildi.
Onu
da çocuğu mağdur edilmiş bir işadamından öğreniyoruz.
Çocuğunu
sadece daha iyi eğitim alabilmesi umuduyla Ufuk-Fatih Kolejinde okutan
siyasetçi işadamı birkaç defa kendisinden istenenleri vermeyince okulda
çocuğunun eğitim başarısıyla ilgili sorunların doğduğunu fark ediyor.
Veli
ile görüşmeler, okul müdürüyle görüşmeler bir türlü sonuç verir gibi oluyor.
Ama
o isim istenilen himmeti vermeyince, çocuğun eğitimiyle ilgili sistematik bir
hasar oluştuğunu görüyor.
Ve
17-25 Aralık öncesinde okuldan çocuğunu alarak devlet okuluna veriyor.
[*]
[*] [*] [*]
Sonuç
olarak; her yerde olduğu gibi Zonguldakta da bir kara listeden bahsediliyor.
Cemaatin
kara listesinde kimler vardı?
Ve
son soru:
Bazı
isimler cemaatin-FETÖnün kara listesine yazılırken, vitrinde olan isimler ne
yapıyordu?
Hangi
ev toplantılarında kim kimi gammazlıyordu?
Kim
kimi kara listeye aldırıyordu_
Kadırgadaki
Karadeniz Apartmanında hangi kararlar alınıyordu?