Zonguldak eski Belediye Başkanı İsmail Eşref ile lavuar alanından canlı yayındaydık.

Lavuar alanına düşünülen projenin mimarı olarak bu konuyu konuşabileceğiniz en doğru kişi kendisi.

Eşref’i pek çok konuda eleştirebiliriz.

Ancak bu düşüncenin mimarının kendisi olduğunu kabul etmemiz gerekir.

Eşref ile bunları konuştuk.

Çok şey konuştuk.

Şunu bir kere daha gördük, bırakıp gitmeseydi, şimdi daha farklı bir noktada olacaktık.

Tüm eleştirilere rağmen olacaktık.

Lavuar alanı bunlardan biri…

Projenin detaylarını konuştuk.

Ne getirip, ne götürdüğünü…

Nasıl bu günlere gelindiğini…

Bugün lavuar alanını tartışabilmek için bu süreci iyi bilmek gerekiyor.

İyi anlamak gerekiyor.

[*] [*] [*]

“İsmail Eşref kaçtı gitti!”

“İsmail Eşref ihanet etti!”

“İsmail Eşref korktu!”

Bunları sorduk Eşref’e…

Eşref ise, Akdemir öncesi görevi bırakmasıyla ilgili korkmadığını, kaçmadığını ve ihanet etmediğini söylüyor.

Ancak lavuar alanında olduğu gibi sorunların çözümlenmemesinden dolayı kendisi de şikayetçi.

“Mahcubum” diyor.

Kısmen pişman.

Ailesiyle birlikte olduğu için de mutlu.

[*] [*] [*]

Eşref, çok önemli şeyler söyledi.

Öncelikle arazi takası yapılması gerektiğini anlattı.

Bu konuda diyalog ortamına dikkat çekti.

TTK yönetiminin iyi niyetine dikkat çekti.

Milli Emlak Müdürlüğü’nün geçmişteki engellemelerini hatırlattı.

[*] [*] [*]

Vali Ali Kaban’a çağrı yaptı Eşref…

“Vali Bey’in bir sözüyle sorun çözülür” dedi.

“Vali Bey’in bir sözüyle arazi takası gerçekleşir” dedi.

“Vali Bey’e bunları anlatsalar, sorun çözülür” dedi.

“Vali Bey’e projenin ne getirip, götüreceğini anlatmak gerekir” dedi.

“Vali Bey, trafik akışının, meydan sorununun nasıl çözüleceğini görse yardımcı olur” dedi.

[*] [*] [*]

Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, bunları ne kadar anlatıyor?

Ne kadar doğru anlatıyor?

Acaba projenin gerçekten farkında mı?

Bunları bilmiyoruz.

Ancak tablodan hiç kimse memnun değil.

[*] [*] [*]

Eşref, Başkan Akdemir’e de göndermelerde bulunuyor.

Hatırlatıyor.

Yol gösteriyor.

Geçmişte kıvrak zekasını nasıl konuşturduğunu anlatıyor.

Tüm engellere, tüm engellemelere rağmen lavuar alanı için hazırlanan projenin hayata geçirilebileceğinin altını çiziyor.

Nasıl olacağını anlatıyor.

Nasıl olması gerektiğini anlatıyor.

Araziyle ilgili ifraz uygulamasının veya 18 uygulamasının devreye sokularak yeşil alanların düzenlenebileceğini söylüyor.

Belediyenin yapabileceği bazı çalışmaların şimdiki durumda da yapılabileceğinin altını çiziyor.

[*] [*] [*]

Eşref, net konuşuyor.

Belediye Başkanı Muharrem Akdemir’in bazı noktalardan çalışmalara başlayabileceğini ifade ediyor.

Mesela, projenin minibüs duraklarının bulunduğu alandaki kısmının uygulanabileceğini söylüyor.

Kavşak düzenlemesinde yer alan battı-çıktının yapılabileceğini söylüyor.

Nikah salonunun yapılabileceğini söylüyor.

Kültür merkezinin yerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bırakılabileceğini söylüyor.

Yani yol belli.

Yöntem belli.

Mesele, istemekle alakalı…

[*] [*] [*]

Başkan Eşref’e, “Bunları Muharrem Bey’e anlatmıyor musunuz?” diye soruyoruz.

“Anlattım” diyor.

“Anlatıyorum” diyor.

“Yine anlatırım” diyor.

[*] [*] [*]

Olay aslında burada bitiyor.

Eşref ile güzel bir program oldu.

Paylaşımları için bir kez daha teşekkür ediyorum.

Akıl, akıldan üstündür.

Önemli olan o akla nasıl baktığınızda…

O aklı nasıl değerlendirdiğinizde…

[*] [*] [*]

Konuyu yeniden ısıtıyoruz.

Yeniden tartışmaya açıyoruz.

Eşref olmadan bu proje konuşulamaz.

Tartışılamaz.

[*] [*] [*]

Dosyayı yeniden açalım.

Partiler üstü konuşalım.

Samimi konuşalım.

Mesele, şu veya bu değil.

Mesele, kent…

Projeler…

Lavuar alanı…

Orhan Veli değil, Fahri Erdinç…

Aylık edebiyat dergisi Varlık´ın Ocak sayısında, Orhan Veli Kanık’ın hiçbir kitabında yer verilmeyen “Ölümüm” adlı bir şiirinin ortaya çıktığı gündeme gelmiş, bizde o şiirden yola çıkarak, ölümün unutulmaması gerektiğini paylaşmıştık.

Sabah erken saatlerde arayan ilk isim, Ankara’dan Türk Sağlık-Sen Genel Başkan Yardımcısı Abdurrahman Uysal oldu.

Uysal, şiirle ilgili çıkan başka bir haberi hatırlattı.

Dergiye göre; bu şiir, Orhan Veli Kanık’ın ölümünden sekiz yıl sonra, sanat gazetesi Köprü’nün, 1 Aralık 1958 tarihli beşinci sayısının ikinci sayfasında, Tarık Erman’ın, “Ölenler-Kalanlar” başlıklı yazısının çerçevesi içinde, “Orhan Veli’nin ölüm yıldönümü dolayısıyla şimdiye kadar hiçbir yerde yayımlanmamış bir şiirini sunuyoruz” başlığıyla çıkmıştı.

Ancak bu habere, eski milletvekili ve yazar Kemal Anadol’un itirazı var.

Zira yazar Anadol, söz konusu şiirin Fahri Erdinç’e ait olduğunu ve Erdinç’in 1945’te yayınlanan “Şen Olasın Halep Şehri” adlı kitabında yer aldığını belirtti.

Şiirle ilgili başka tartışmalar da olabilir.

Sonuç itibariyle harika bir şiir…

İki şairimizin de mekanı cennet olsun.