Birinci dünya savaşından yorulmuş bitkin düşmüş dünya milletleri daha yaralarını saramamışken, kendilerini ikinci dünya savaşının ortasında buldu. Türkiye ikinci dünya savaşına katılmamış olsa bile etrafındaki yangından ister istemez etkileniyordu.
Savaşın ortasında kalmış bir ülke rahat uyuyamazdı, her an ateşin içine düşebilirdi o yüzden askeri birliklerini savaşa hazır bekletmek zorundaydı. Zonguldak savaşın izlerini, bugün bile aynı isimlerle anılan noktalarda taşımaktadır. Zonguldak-Topbaşı, Kozlu-Topbaşı, Kilimli-Askeri tepe, Kozlu-Askeri tepe, Kilimli-Radar tepe, Kapuz-Mühimmat deposu, Tepebaşı-Karakolu, Kilimli- Komando birliği gibi…


Rahmetli babam çocukluğunda yaşadıklarını anlatırdı, ikinci dünya savaşında henüz 9-10 yaşındayken gördüklerini, yaşadıklarını bize tarihin canlı tanığı olarak anlatırdı....

Kilimli-Askeri tepe’de bulunan askeri birlik sık-sık tatbikat yaparmış, arkasına uzun bir iple balon bağlı, balonun üzerine hedef işaretlenmiş bir uçak karaya paralel seyrederken, tepede konuşlanmış uçaksavarlar ve topçu bataryaları hedefi vurmaya çalışırlarmış. Son derece tehlikeli olan bu tatbikatlar sürekli gerçekleştirilirmiş. Yaya olarak Bolu’dan gelen askeri birlikler yerleşim yerlerinde mola verir tekrar yaya olarak intikallerine devam ederlermiş.



Zonguldak tepelerine konuşlanmış bu bataryaların ve askeri birliklerin öncelikli sebebi, birinci dünya savaşında Zonguldak’ta yaşanılan, dünyanın ilk stratejik hava saldırısında maruz kalmasından kaynaklanmaktadır... Bunu kayıtlı Türk ve Rus arşivleri belgeliyor…

Zonguldak limanı ve kömür tesisleri, Rusların savaş sürecinde geliştirdiği M-5 serisi deniz uçaklarını casusluk ve bombardımanda kullandığı ilk bölgedir. Savaşta Zonguldak’tan çıkartılan kömürün Türk donanması ve sanayisi için işlevselliği, stratejik bölge ilan edilmesinde ve hedef olmasında düşman için kaçınılmaz olmuştur.


Savaş uçaklarının ilk kez tarih sahnesine çıktığı birinci dünya savaşında, yeni üretilmiş uçaklar kısıtlı ve lokal kullanım olanağı sağlamıştır. Uçuş mevzilerinin kısa olması, deniz ötesi kullanıma imkan vermemesi ve uçak gemilerinin tasarı aşamasında olmasından dolayı uçaklar görev yerine gemiler üzerinde taşınmış, havalanması için güzel hava şartlarının oluşması beklenmiştir, suya iniş ve çıkışı vinçler sayesinde olmuştur. Bombardıman olanağı yeterli olmadığı için daha çok kısa süreli casus uçuşlarında kullanılmıştır.


Birinci dünya savaşının başladığı 1914 yılından itibaren savaş süresince Rus savaş gemileri Zonguldak, Ereğli, Kireçlik ve Kilimli’yi zaman-zaman top ateşine maruz bırakmışlardır. Bölgenin ve Zonguldak’ın güvenliğini sağlayan başta “Yavuz” ve diğer savaş gemileri Rusların bu saldırılarını düşmana büyük zayiat vererek geri püskürtseler bile, Rusların 1915 yılında test uçuşlarında Başarlı olan M-5 modeli su uçağı ilk defa 6 Şubat 1916 tarihinde Zonguldak’ı havadan bombalayarak tarihe, Zonguldak’ın ilk hava saldırısı ve dünyanın ilk steratejik hava saldırısı olarak kaydedilmiştir. Bu saldırı Ruslara istedikleri başarıyı sağlayamadığı gibi uçakların gemilere dönüş serüvenini de kabusa dönüştürmüştür.


OSMANLININ SAVAŞA GİRMESİ VE YAVUZ ZIRHLISININ ZONGULDAK GÖREVİ…

28 Temmuz 1914´te başlayan ve 11 Kasım 1918´de sona eren Avrupa merkezli küresel savaş sırasında Osmanlı Devleti, 10 Ağustos 1914’te İngiliz donanmasından kaçan Gobben ve Breslau adlı Alman savaş gemilerinin boğazlardan geçmesine izin verir ve boğazları tüm yabancı gemilere kapatır.

Gobben ve Breslau’ın boğazlardan geçmesi itilaf devletlerinin tepkisine yol açar. Bunun üzerine Osmanlı Devleti, bu iki gemiyi, daha önce İngilizlere sipariş ettikleri ve hatta parasını ödedikleri halde alamadıkları iki gemi yerine satın aldıklarını açıklar. Böylece, “Yavuz” ve “Midilli” adı verilen bu iki savaş gemisi Osmanlı Donanması’na katılmış olur.

27 Eylül 1914’te Alman komutan Amiral Souchon komutasındaki Yavuz, tatbikat amacıyla çıktığı Karadeniz’de Ruslar’a ait Sivastapol ve Novorosisk limanlarını bombalayınca 1 Kasım 1914’te Ruslar Kafkasya’da sınırı geçerek fiilen savaş başlatmış ve Osmanlı Devleti de sıcak savaşın içine çekilmiş olur.

Yavuz ve Midilli’nin Rus limanlarını bombalamasından sonra, Karadeniz’deki kontrolü ele geçirmek ve Osmanlı ordusunun ikmaimkanını engellemek isteyen Rusların, İstanbul’dan iki uçak, bomba ve bir uçak bölüğü yüküyle hareket eden Bezm-i Alem, Bahr-i Ahmer ve Mithatpaşa gemilerini 6 Kasım 1914’te Zonguldak önlerinde batırması, Osmanlı Donanmasının Karadeniz’deki etkinliğini büyük ölçüde zayıflatmıştır.
(Bkz. Karadenizde yatak üç yürekli batık)
Zonguldak limanından İstanbul’a taşınacak kömür gemilerinin seyir güvenliğini sağlamak üzere içinde Yavuz zırhlısının da bulunduğu filo bu bölgede görevlendirilmiş, Zonguldak limanında rutin nöbete başlanılmıştır.


6 ŞUBAT 1916, RUS UÇAKLARININ ZONGULDAK’I BOMBALAMASI…

Rusların Karadeniz´de iki uçak ana gemisi vardı. Bunlar Rus donanması refakatinde Türk kıyılarında zaman zaman keşif ve gözetleme görevleri yapmaktaydılar. Bu gemilerden denize indirilerek uçurulan Rus uçakları Zonguldak, Giresun ve Tirebolu limanlarını bombardıman yaptılar.
1 Şubat 2016 yılında bir grup Rus deniz donanması Zonguldak limanında büyük gemilerin beklemede olduğunu üslerine bildirdi. Güvenliği sağlayan Türk gemileri bölge dışındaydı, 6 Şubat 1916´da iki muhrip refakatinde, ‘İmparator Alexander’ ve ‘Empereur Nicolas’ iki uçak ana gemisi Zonguldak´ı bombardıman etmek için 20 mil açıkta konuşlanarak bomba yüklü uçaklarını sudan havalandırdı. Bu sırada bir Alman denizaltısı torpido taarruzu ile bu bekleme yapan gemileri torpido ateşine tuttu, İmparator Alexander gemisi yara alınca uçak gemileri kaçmak zorunda kaldılar.


Bu gemilerden uçurulan iki düşman uçağı parçalı bulutlu kötü bir havada, Rus Teğmen Essen komutasında 37 numaralı M-5 uçakları ile saat 10.30’da havalandı. Her bir uçağa aparatla bağlanmış ikişer adet 10 kg.lık bomba bağlıydı. Zonguldak limanı üzerinde 900-1100 metre yükseklikten 4 adet bombasını hedeflere bıraktılar. 3 adet bomba Limanda kömür yükleyen İrmingat gemisi ile Şirketin Nusret gemisini’ne hasar verdi. Bombalardan bir tanesi demiryolu kavşağı ve yanındaki beyaz binaya hasar verdi. Ancak taşıma gemilerinin bölgeden kaçışları uçakların havada kalmasına sebep oldu, kötü havada yollarını bulmakta zorluk çektiler, Kilimli topçu bataryalarından yoğun ateş altında kaçarak, sahil boyunca ilerleyip yerleşim dışı bir sahil bölgesine zorunlu iniş yaptılar. Daha sonra Rus muhriplerinin yedeğine alınarak götürüldüler.


HÜSEYİN FEHMİ İMER’İN KALEMİNDEN KASIM 1914 ZONGULDAK BOMBARDIMANI…
(Ereğli Kömür Madenleri Müdürü Hüseyin Fehmi İmer’in hatıralarından)

Hüseyin Fehmi İMER Osmanlı Devleti I.Dünya Savaşına girmeden birkaç gün önce Bahriye Nazırı Cemal Paşa tarafından İstanbul’a çağrıldı. Cemal Paşa ona büyük sırrı açtı: “Hükümetimizin dahi harbe girme ihtimali vardır. Böyle bir hal gerçekleştiğinde gerek donanmamıza gerekse trenlerimize yetecek kömürün teminine imkân var mıdır? Yoksa bu imkânı elde etmek için ne gibi tedbirler düşünüyorsunuz?” Gerekli olacak tahmini kömür miktarını da belirtti. Hüseyin Fehmi Bey o miktarın üstünde ihracat yapıldığını askerlik mükelleflerini madenlerde çalıştırmak suretiyle amele teminine eskisi gibi yetki verilirse bu miktarın daha da artacağını söyledi. Cemal Paşa durumdan memnun olup ve bu yetkinin irade- i seniye ( Padişahın emri) ile havzaya tebliğ edileceğini belirtti. Hüseyin Fehmi Bey derhal o gün Zonguldak’a dönme emri ile harekete geçer. İstanbul-Batum arasında işleyen bir Rus vapurunda yer bulur. Talihin cilvesi o yola çıktığında yani anılarında verdiği bilgilere göre tarihi tespit ediyoruz 27 Ekim 1914 günü Alman Amiral SOUCHON´un komutasında Yavuz, Midilli ve dokuz Osmanlı savaş gemisinden oluşan bir donanma Karadeniz´e açıldı.


Donanma 29 Ekim 1914 sabahı Rus liman ve gemileriyle temas kurdu. Novorossisky ve limanlarını bombalandı. Bir mayın ve onbeş askeri nakliye gemisi batırıldı, bir torpidoya ağır hasar verildi. Bir kömür gemisi 3´ü subay 75 personeliyle esir alındı. Novorossisky´de buğday silolarıyla elli petrol deposu tahrip edildi. Bu gelişmeler bir dönüm noktası oldu ve 2 Kasım´da Rusya 5 Kasım´da İngiltere sırasıyla Osmanlı İmparatorluğuna karşı savaş ilan ettiler.


Diğer ilginç bir durum ise Hüseyin Fehmi İmer’in bindiği gemi onu Zonguldak’a bıraktıktan sonra İnebolu’ya yaklaştığı sırada bir telsiz emri alarak yolcuları orada ve diğer iskelelerde indirmeyip ’a çıkarmış yolcular Sibirya’ya gönderilmiştir. Hüseyin Fehmi İmer hatıralarında şöyle der: “Talihim beni yarım saat önce Zonguldak’a çıkarmasaydı bende Sibirya’da kalacaktım”

Rusya Osmanlıya savaş açınca bir Rus kruvazörü Zonguldak önlerine gelip şehri top ateşine tutmuştur. Hüseyin Fehmi Bey halkın bombardımandan zarar görmemesi için Zonguldak demiryolunun özelliğinden yararlanarak dağların içindeki güvenli bölgelere “turuka” denilen maden direği vagonlarına insanları yüklemiş madenlerin içine sevk etmiştir. Bu usul savaş boyunca uygulanmış ve kimsenin kılına zarar gelmemiştir.


Ayrıca limandaki kömür taşıyan vagonları da emniyet altına almıştır. Bu işi büyük cesaretle bombardıman sürerken lokomotife binerek bizzat kendi organize etmiş vagonlar çekilerek istasyona getirilmiştir. Aynı durum kömür taşıyan mavnalar içinde geçerli idi. Biri dışında hiç biri zarar görmemiştir. Bütün bunlar olurken Zonguldak Kaymakamı bir Rus çıkartmasından korkarak polis komiseri ve jandarma komutanı ile beraber 6 saatlik mesafedeki Çaycuma’ya gitmişti. Bu şahıslar daha sonra divan-ı harbe verildiler. 21 Kasım 1914 tarihinde Hüseyin Fehmi İmer Cemal Paşa tarafından Dördüncü rütbeden Nişan-i Osmanî ile ödüllendirildi.

Rus bombardımanı sonrası Gelik maden ocağından işçilerden oluşan birkaç yüz kişilik silahlı grup Fransız şirketinin memurlarını öldürmek eşyalarını yağmalamak için harekete geçer. Hüseyin Fehmi Bey bu anarşiyi engellemek için Cemal Paşa ile haberleşir ve Jandarma Komutanı Emin Bey’in duruma el koyması kararlaştırılır. Ayaklanma alınan önlemlerle engellenerek havzadaki Fransız ve İtalyanların can güvenliği emniyet altına alınır.


I.Dünya savaşı boyunca donanmanın kömür ihtiyacını sağlanması için gayretlerinden dolayı Hüseyin Fehmi Bey’e müttefik Almanya tarafından İkinci rütbeden Demir Haç madalyası verilir. Bizzat Alman Amiral Souchon tarafından 18 Haziran 1918 tarihinde madalya Zonguldak limanında Yavuz zırhlısında takılır.


BOMBALAMA SONRASI HASAR TESBİTİ…

30 Mart 1915 Bolu Mutasarrıf Vekilinin Dâhiliye Nezaretine gönderdiği yazıda Zonguldak’ın bombalandığına dair bilgiler mevcuttur. Bu saldırıda Zonguldak merkezde 13 hanenin tamamen ve 6 hane ile bir dükkân ve bir otelin de kısmen hasara uğradığı, Fransız hastanesinin ameliyat mahallinin hasar aldığı ve Hükümet Konağı civarında bir kiremit mağazasına atılan bombadan mağazada bulunan zift ve yağlı boyaların yangına sebebiyet verdiği; Kozlu’da 15 hanenin önemli derecede ve Kilimli’de maden idaresiyle demirhane ve telgrafhanenin nispeten hafif bir halde harap olduğu bilgisi verilmektedir. Ayrıca Şirket-i Osmaniye’nin maden direklerinin bir bölümü de parçalamıştır.


DEHLİZ, SIĞINAK VE TÜNELLER…

Zonguldak’ta kömürün bulunmasıyla başlayan süreçte yabancı sermayenin etkilerini görmüş bulunmaktayız. İlk kömür rıhtımı inşası için gelen Fransızlar (1890), Fransız-Ereğli şirketini kurup kömür üretimini ele geçirmişlerdir. Yayla’dan Fenere kadar olan mahalle 1896’dan sonra Fransızlarca kurulur. Eski Zonguldak’ta bu bölgenin adı Fransız mahallesidir. Fransız mahallesi tabir edilen bölge şimdiki Yayla mahallesidir. O yıllarda bu bölgeye girmek yasaktır, bölgeyi çoğunluğu Arap kökenli olan zenci Fransızlar korur. O yıllarda şimdiki yayla mahallesi müdürlük durağı olan bölgede Fransız hastanesi bulunur, hastane çevresinde hiçbir yapılaşma yoktur o dönemde hastanede hemşireler değil, rahibe hemşireler görev yaparlardı. Zonguldak limanı eski kömür yükleme ve rıhtımı inşası sırasında bölgeye en yakın yer bu bölge olması, Fransızların bu bölgeye yerleşmesinde etken olmuştur.


Liman arkasını Fener mahallesine bağlayan tünel ile şimdiki Yayla konağı arkasından, çarşı karakolunun yanında bulunan sığınağın aynı dönemde yapıldığı eski fotoğraflardan ve haritalardan alınan bilgilere göre tahmin edilmektedir. Endüstri meslek lisesi önünde bu tünellere bağlantılı olduğu tahmin edilen bir kapıda yakın bir zamana kadar bulunmaktaydı. Net bir bilginin olmamasının sebebi, birinci dünya savaşı sırasında Zonguldak’ta yaşayan Fransızların kendi güvenlikleri için kaçış ve sığınak projesini gizli yürüttükleri fikrini akla getirmektedir. Elimizdeki fotoğraflara dayanarak, Liman arkasına ait 1910’lu yıllara ait bir fotoğrafta desandre ve tünellerin henüz olmadığını düşünürsek 1921 yılından sonra Zonguldak’ı terk etmeye başlayan Fransızların yaptığı haritalarda bu tünellerin gösterilmesi, yapıldıkları tarihin, tahmini 1915 ile 1920 yıllarda olduğunu göstermektedir.
Fener mahallesinden, liman arkasına çıkan ve bugün turizme açılacak olan tünelin inşaat sebebinin ise 1915’den 1956 yılına kadar ocaklardan çıkartılan atıkların liman arkasından ve fenerdeki bu burundan denize dökülmesi sebebiyle açılmış servis tüneli olduğu sanılmaktadır.
Fenerdeki kır kahvesi diye adlandırılan yerin yaninda bulunan vinç binasi (10-15 sene öncesine kadar duruyordu) yardımıyla yukarı çekilen vagonlardaki atıklar, oradan denize çaka ediliyordu…



Yardımcı kaynaklar…
Zonguldak Nostalji
zonguldaknostalji.com
stalingard-info.ru
tayyareci.com
topwar.ru
H. Fehmi İmer Hatıraları (1973)