Gazeteci Tuncay Özkan, geçtiğimiz Cumartesi günü Zonguldak&[#]8217;taydı.

Zonguldak Belediyesi&[#]8217;ni ve CHP Zonguldak İl Başkanlığı&[#]8217;nı ziyaret etti.

Saat 17.00&[#]8217;de de TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Lokali&[#]8217;nde düzenlenen &[#]8220;Geleceğe Bakış&[#]8221; konulu söyleşi ve imza gününe katıldı.

Sayın Özkan, yedi yıllık haksız ve zulüm niteliğindeki tutsaklık dönemi ve öncesini anlattı. Bir soru üzerine de uğradığı, dudak uçuklatan maddi kayıplarını açıkladı.

Tutsaklığı süresince, onu yargılayanlara ısrarla sorduğu, &[#]8220;Beni hangi suçla yargılıyorsunuz? Bilmek istiyorum. Binlerce sayfalık mahkeme dosyasında göremedim. Açıklayın&[#]8221; sorusuna bir türlü yanıt alamaz.

Sonuçta sıkışan hâkim, duruşmaya üç saat ara verir. Ara sonunda hâkim, savcıya, &[#]8220;Sanığın suçunu açıklayın&[#]8221; dediğinde savcı, &[#]8220;Sanığın suçunu açıklamak ülke çıkarlarına zarar verir. En iyisi kendisi açıklasın. O suçunu iyi bilir&[#]8221; der.

Buyurun, mülkün (devletin) temeli olduğuna inanmak istediğimiz &[#]8220;Adalet&[#]8221;in geldiği nokta.

Avrupa&[#]8217;nın karanlık dönemindeki Engizisyon Mahkemelerinde, İslam dünyasının kadılar eliyle hüküm verdiği Şeriat Mahkemelerinde, kuruluş dönemimizin bir saat içinde hüküm verip bir saat sonra da bu kararı infaz eden İstiklal Mahkemelerinde bile sanığın yüzüne karşı suçu söylenirdi. Bu suçlamaya karşı savunması istenirdi.

&[#]8220;İleri Demokrasi&[#]8221; getirdiğini söyleyen hünkârımız RTE&[#]8217;nin aslında nasıl bir diktatörlük, korku imparatorluğu kurduğunun göstergesi.

Tüm bunlara karşın Tuncay Özkan, gelecekten umutlu&[#]8230; Kimseye kin ve nefret kusmadan, umut aşılayan, coşkulu, yalın, ama dolu dolu bir konuşma yaptı.

[*] [*] [*]

Soru-cevap bölümü, havanın gerçekten çok sıcak ve nemli olması ve zaman darlığı nedeniyle kısa tutuldu.

Bu nedenle söz aldığımda, tasarladığım çerçeve ve içerikte bir konuşma yapamadım. Ama söyleyebildiklerim, bazı CHP´lilerin tepkisi ile karşılaştı. Düşüncelerimi bu yazımda açıklama gereği duydum.

[*] [*] [*]

Ama önce şunu açıklamam gerekiyor.

Ben CHP üyesiyim. Hem de 19 yaşımdan bu yana. Bu partinin; mahalle delegeliği, kongre delegelikleri, il yöneticiliği, kurultay delegeliği, belediye meclis üyeliği gibi hemen hemen her kademesinde görev aldım.

Bir yazar olarak, tarafsız-objektif olmam gereken birçok konuda bile CHP&[#]8217;den yana taraf oldum.

Yazılarımda; AKP, daha doğrusu RTE iktidarının ülkenin geleceği açısından tehlikeli ve yanlış gördüğüm uygulamalarına, CHP yöneticilerinden, milletvekillerinden daha doğru, sağlıklı, maddi temellere dayalı eleştiriler getirdim. Bu konuda hiç de alçak gönüllü değilim. Geçmiş yazılarımı okursanız, göreceksiniz.

[*] [*] [*]

Ama tüm bunlar, CHP ve uyguladığı politikalar karşısında eleştiride bulunmamı engelleyemez.

Kimse bu konuda bana engel de olamaz.

Çünkü benim CHP&[#]8217;nin masa ve sandalyesinden sandıkta aldığı oya kadar tüm varlığında kırk yıllık emeğim, katkım var.

Kısacası, ben CHP&[#]8217;nin gerçek dostuyum.

Ve çoğu kez, &[#]8220;Dost, acı söyler&[#]8230;&[#]8221;

Neyse, gelelim o toplantıda anlatmak istediklerime&[#]8230;

[*] [*] [*]

Öncelikle söylediklerimin CHP Zonguldak Örgütü ile sınırlı olmadığını, ülke geneli için geçerli olduğu bilinmeli.

Ülke; demokrasi, özellikle çalışanların ekonomik ve örgütlenme hakları, siyasal yapılanma, komşularla ilişkiler ve ülkenin yaşamsal anlamda geleceği konusunda hızla meçhule koşuyor.

Bu tehlike karşısında toplumsal muhalefet ve mücadelenin önderi olması gereken CHP, yorgun ve eskimiş bir kurum halinde. Son derece uygun koşullar olmasına rağmen aldığı oy yüzde 30&[#]8217;larda dolanıp duruyor. Sosyalist partiler de farklı değil. Tümünün aldığı oy yüzde 1&[#]8217;i bulmuyor.

Yani Tuncay Özkan&[#]8217;ın dediği gibi, RTE diktatörlüğüne karşı savunma-iktidar olma-ülkeyi yönetme sürecinde olmazsa olmaz nitelikte bir &[#]8220;örgüt&[#]8221; yok.

Ama bu örgüt, CHP olmalı. Görev de ona düşüyor.

Peki, eksik olan ne?
CHP&[#]8217;nin tabanı ile tavanı arasındaki iletişim kanalları tıkalı, hatta hiç yok.

Taban, düşünce ve önerilerini, yukarıda, fildişi kulede oturanlara duyuramıyor.

Parti üst yönetimi de, oluşturduğu politikaları tabana duyuramıyor, onları eylemli duruma getiremiyor

Mahalli örgütler de tekrar ya da yeni milletvekili, belediye başkanı olma yolunda bir dizi ittifak, ihanet ve delege sahibi olma kavgalarından fırsat bulup, yerel sorunlar ve çözümler konusunda politika üretemiyor.

Çözüm;

Çözüm, CHP ile gelecek&[#]8230;

CHP; mahalle-belde-ilçe-il-genel merkez kademelerinde hedefleri açık bir programla kendisini yeniden yaratmak zorunda.

İl ve ilçelerde mahalli CHP örgütlerinden bağımsız, genel merkeze bağlı, partililer, aydınlar, sendikalar ve sivil toplum örgüt temsilcilerinden oluşan &[#]8220;Düşünce Atölyeleri&[#]8221; oluşturulmalı. Bu çalışma grupları, yerel ve genel sorunlar-çözümler konusunda &[#]8220;Beyin Fırtınası&[#]8221; metodu ile düşünce üretmeli.

Partinin halkla bağını sağlamak, taraftarlarını arttırmak konusunda yerel yönetimlere de önemli görevler düşüyor. Çünkü halkın sivil örgütü belediyelerdir.

CHP, yerel yönetimler konusunda somut politikalar üretmeli ve bunları kazanmış olduğu belediyelerde tavizsiz biçimde uygulamalıdır.

Ama önce bu yoldaki en büyük engel olan belediye başkanlarının o &[#]8220;mağrur&[#]8221; yapılarının kırılması gerekir. Çünkü parti ayrımı yapmaksızın seçim kazanan yüz başkandan doksanı seçilmelerinin kerametini kendilerinde bulduklarından hemen &[#]8220;mağrur&[#]8221; maskesi yüzlerine oturuyor. Kendilerini, seçildikleri partinin, kent yaşayanlarının üstünde görmeye başlıyorlar. Hatta partiye hükmetmeyi de en doğal hakları olarak görmeye başlarlar.

Bu yapıyı kırdıktan sonra genel merkezin yerel yönetimler yönergesi ve hedefleri uygulanmalıdır.

Bu konuda somut bazı önerilerde bulunabilirim.

Bu önerilerime çok şey eklenebilir elbette&[#]8230;

1- CHP, taşeronlaşmaya karşı olduğu halde CHP belediyelerinde de tüm hizmetler taşeronlar eliyle yapılıyor. Bu yöntemde emek sömürüsü acımasızca sürüyor, halkın parası taşeronların kasasına boca ediliyor. Bu çelişki, bir an önce giderilmelidir. CHP, &[#]8220;Üretken, Emeğe Saygılı Belediye&[#]8221; modelini yaratmalıdır.

2- CHP&[#]8217;li belediyeler; yoksulluk, işsizlik sorunlarında diğer partilerle arasındaki farkı göstermelidir. Meslek edindirme kursları, iş geliştirme merkezleri, ev kadınlarının üretici hale getirilmesi ve benzeri konularda projeler geliştirmeli ve uygulamalıdır.

3- Her belediye, partinin en az oy aldığı mahalleden başlamak üzere; içinde gençlik merkezi, emekliler lokali, öğrenciler için etüt merkezleri, internet hizmeti, el sanatları kursları, vb. hizmetler sunan belediye evleri-sosyal tesisleri oluşturmalıdır.

4- CHP´li başkanlar, halkın sivil önderi olmaları gerektiğini bilmeliler. Bu nedenle de kent sorunları karşısında duyarlı olmalılar, gerekirse politik tavır almalılar, çözümler konusunda politika üretmeliler.

Çünkü onların görevi, sadece çöp toplayıp su akıtmak değildir. Yönettiğiniz kent, ölümcül sorunlarla boğuşurken, mutlu olamazsınız.

Çünkü ölü evinde düğün olmaz!

[*] [*] [*]

Bunlar, partiden beklediklerimiz.

Peki, partililere görev düşmüyor mu?

Elbette düşüyor.

Tek görev, partinin oluşturduğu politikaları savunmak, uygulamak&[#]8230;

Partiye yeni üye ve taraftar kazandırmak, sahip çıkmak&[#]8230;

İlk görev cumhurbaşkanlığı seçiminde&[#]8230;

İçinize sinse de, sinmese de&[#]8230;

Mazeret aramayın, tatile, pikniğe gitmeyin&[#]8230;

Yakın çevrenizi de denetleyin, örgütleyin&[#]8230;

Mutlaka, ama mutlaka sandığa gidin&[#]8230;

Oyunuzu parti kararı doğrultusunda kullanın!

[*] [*] [*]

Bu tavanın tüm balıklarına esenlikler dilerim...