“Savaşa inat barışı savunacağız...” diyerek çıkmışlardı, geçtiğimiz günlerde Madenci Anıtı’na…

DİSK-KESK-TMMOB adına açıklamayı iki kişi yaptı.

Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı ve Büro Emekçileri Sendikası Zonguldak Şube Başkanı Zuhal Özçep Engiz…

Arkalarında kimler yoktu ki…

HDP’liler…

PKK sempatizanları…

Atatürkçüler…

CHP’liler…

Ve diğer bazı kesimler…

İlk bakışta çok anlamlı bir çağrıydı.

Ama oraya katılanların yüzde 99’unun metnin içeriğinde ne yazıldığından haberleri yoktu.

Her zamanki klasik alışkanlıkla orada yapılacak açıklamaya destek vermek için gelenler çoğunluktaydı.

Çünkü konuşanlar belli.

Ülke adına, kent adına, emek adına sık sık Madenci Anıtı’na çıkanlardı.

Pek çok duyarlı yurttaş, pek fazla tereddüt etmeden bu çağrıya destek olma adına oradaydı.

[*] [*] [*] [*]

Gündemlerinde Güneydoğu’da yaşananlar vardı.

İktidarı eleştirdiler.

Haklıydılar…

İktidar ile IŞİD ilişkisini eleştirdiler.

Haklıydılar…

Dediler ki:

“Biz emek ve meslek örgütleri olarak, sadece üyelerimize değil, halkımıza karşı da duyduğumuz sorumluluk ve vicdanlarımız gereği, burada bir kez daha ülkemizin yüz yüze kaldığı bu trajediyi dile getirmek, sizin aracılığınızla kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.

Doğu ve Güneydoğu'da uygulanan sokağa çıkma yasakları, ‘savaş hali’ni andıran yığınaklar, okulların, hastanelerin ve devlet dairelerinin karargâhlara dönüştürülerek çatışmaların bütün bölgeye yayılmasıyla birlikte ilçeler, şehirler abluka altına alınıp boşaltılmakta, yüzlerce insan evlerinden alınarak kapalı spor salonlarına hapsedilmekte, çocuklar ve kadınlar hedef alınarak katledilmektedirler.

İnsan cesetleri günlerce sokaklarda bırakılmakta, almaya çalışan yakınlarına ateş açılmaktadır.”

[*] [*] [*] [*]

Dediler ki:

“Hükümetlerin, IŞİD ve benzeri cihatçı örgütleri besleyen politikalarının bedelini tüm insanlık ödemektedir.”

[*] [*] [*] [*]

Polisi işaret ettiler.

Devleti işaret ettiler.

Ama bir şeye cesaret edemediler.

“PKK” demeye cesaret edemediler.
Terörü destekleyen, hemen öncesinde özerklik açıklaması yapan HDP’ye iki çift laf edemediler.

Daha doğrusu, ellerine tutuşturulmuş o açıklamayı okurken sorgulamadılar.

Sonraki günkü TV yayınında da söyledim.

“Barış, sadece iktidara vurarak, ‘devlet katlediyor’ diyerek olmaz.

O kadar cesursanız, PKK’nın Kürt vatandaşlarımızı nasıl katlettiğini de söyleseydiniz?

HDP’nin sırtını neden teröre yasladığının da hesabınız sorsaydınız?
Kime hizmet ediyorsunuz?” diye sormuştuk.

[*] [*] [*] [*]

“Sahi ‘barış’ derken PKK ve HDP’ye tek laf edemeyen bu isimler ve bu açıklamaya destek verenleri neden bir şehit cenazesinde göremiyoruz?

Neden bir şehit anasını dinleyeme gitmiyorlar?

Güneydoğu’da günlerdir çıkamadıkları evlerde kuru ekmekle oturulan yer sofralarında öldürülen vatandaşlarımızın durumunu gördükçe canımız yanıyor.

Peki, sizin yürekleriniz şehitler geldiğinde yanmıyor mu?
Barış isterken, barış ortamını bozanlara tek lafınız yok mu?” diye sormuştuk.
[*] [*] [*] [*]

Günlerdir bu konuda bir ses çıkmasını bekliyordum.

O ses, CHP’li Erol Sarıal’dan çıktı.

Aslında gelişmeyi çok güzel özetlemiş Sarıal...

“CHP'lilere ve Atatürkçülere sesleniyorum…” diyor.
Ve soruyor:

“Barıştan anladığınız ne?”

[*] [*] [*] [*]

Ve şöyle devam ediyor:

“27 Aralık 2015 tarihinde PKK ve HDP Ortak Platformu olarak kurulan DTK (Demokratik Toplum Kongresi) toplandı. Toplantı sonrası;

1. Türkiye’yi de içerecek ölçekte, Ortadoğu'da Federal Kürdistan'ın kurulmasını… (Suriye, Irak, İran, Türkiye)

2. Türkiye içinde, PKK'lıların silahlı olarak yerleşim yerlerine inip, Kürtleri tehdit ederek, ‘Öz Yönetim-Özerklik’ modeli istemlerini desteklediklerini açıklayan 14 maddelik bildiri yayınladılar.

3. Bu amacın gerçekleştirilmesi için yurdun diğer bölgelerindeki ‘Demokratik Güçlerin (HDP ve PKK'ya destek veren güçler)’ mitingler, açıklamalar yapmaları çağrısında bulundu.

[*] [*] [*] [*]

Bu çağrı paralelinde, TMMOB, TTB, DİSK, KESK ülke genelinde bileşenlerine eylem çağrısı yaptılar. ‘Zonguldak Demokrasi Platformu’ tarafından; 29 Aralık 20015 Salı günü ‘Savaşa Hayır Eylemi’ düzenledi.

Eylemde okunan metin, DTK (PKK-HDP) bildirisinin özetidir.

Bu bildirinin, biz CHP'lilerle tek ortak noktası, AKP karşıtlığıdır.

Ancak, içeriği ‘Türkiye’ karşıtlığı ile doldur.

Bu metin, TMMOB tarafından Zonguldak'a gönderilmiştir.

Üzücü bir durumdur ki, eyleme Zonguldak, CHP İl ve Merkez İlçe Başkanlarımız ve yöneticilerimiz de katılmışlardır.

[*] [*] [*] [*]

Şahsım, bu eyleme davet edildiğim halde katılmayı reddettim.

Yine eyleme kendisini ‘Atatürkçü’ olarak tanımlayan bir grup yol arkadaşımız da katılmıştır.

Eylemin özü; PKK HDP cephesine bakıldığında AKP karşıtı bir eylemdir.

Anayasamızın ilk 4 maddesini savunan ve kırmızı çizgi olarak ilan eden CHP açısından bakıldığında, 27 Aralık'ta ilan edilen DTK bildirisi yukarıdan aşağıya bölücü bir manifestodur.

[*] [*] [*] [*]

Demokrasi Platformu tarafından Zonguldak'ta eylemde okunan bildirinde;

1. HDP'li belediyelerle birlikte, hendek açarak yollara patlayıcı döşeyen PKK'ya tek söz söylenmemiştir.

2. Hasta ve yaralıya yetişmeye çalışan sağlık görevlilerini katleden PKK'ya tek söz edilmemiştir.

3. Öğretmenlere Güneydoğu’yu terk etme çağrısı yapan, eğitimi felce uğratan YPG ve PKK'ya tek söz söylenmemiştir. Ülke birliğinin korunması, Kürt’ün, Türk’ün bir arada yaşamasını sağlamaya yönelik görev başında katledilen şehitlerimize değinilmemiştir.

4. Bağımsız Kürt Devleti hedefini açıklayan, kazılan hendeklerle Kürt ve Türkleri ayrıştıran PKK politikalarını desteklediğini açıklayan HDP Eşbaşkanları Demirtaş ve Yüksekdağ kınanmamıştır.

5. Can güvenliği için Diyarbakır-Sur, Silopi, Varto ve Cizre'de evleri PKK tarafından işgal edilerek, hedef haline getirilen halk bölgeyi terk ederken halka ateş açan PKK eleştirilmemiştir.

[*] [*] [*] [*]

Ne yapılmıştır?

Yalnızca, bizim AKP karşıtlığımız istismar edilmiştir.

Evet, AKP karşıtıyız; ancak biz ‘Çağdaş, Üniter Türkiye Cumhuriyeti’nin de savunucusuyuz.

Gericiliğe olduğu kadar bölücülüğe karşı da savaşım içindeyiz.

Konu, Kemalist ilkelere bağlı olduğunu bildiğim, duyarlılığına inandığım CHP İl Başkanı Sayın Ahmet Altun'a aktarılmış, kendisinden bilgi alınmıştır.

Kendisi bu konularda duyarlı olduğunu bir kez daha yinelemiş, düşüncelerime aynen katılmıştır. CHP'nin eyleme davet edilirken, metnin önceden verilmemesinin eksiklik olduğunu aktarmıştır.

Sayın Başkan, mitingi düzenleyen arkadaşları basından yakından tanıdığı ve güvendiği için katıldığını, ancak metni okuyunca aydınlandığını, yeni görev bölümü sonrası bu tür etkinliklerin incelenerek karar alınacağını iletmiştir.

[*] [*] [*] [*]

Cumhuriyetin temel ilke ve devrimlerini savunan; gericiliğe ve etnik bölücülüğe karşı olan sol, sosyalist, devrimci halkçı, yurtsever, aydınlanmacı yol arkadaşlarımız bir eylemde yer alacakları zaman;

1. Ülkenin bütünlüğüne karşı mı?

2. Kürt-Türk birliğine, bir arada yaşama olanaklarına karşı mı?

3. Çağdaşlığa karşı, gerici bir eylem mi?

4. Sosyal devlet anlayışına karşı, sermaye devleti yanında mı?

5. Kısaca, gerici bölücü eylemleri mi destekliyor, yoksa Anayasamızın değişmez maddelerini mi destekliyor?

Buna bakmak ve ona göre tutum almaları gerekli.

Yalnızca, karşıt eylem olduğu için yapılan eylemlere destek verirsek, kendimize karşı eylem yapar duruma geliriz.

[*] [*] [*] [*]

Demokrasi Platformu bileşenleri; diğer sağ-sol görüşlü emek ve mesleki örgütlerle ortak eylemlere karşı değilim.

Bu kendimizi sınırlamak ve kabuğumuza çekmek olur.

1 Mayıs'ta emek örgütleriyle alanlarda olmalıyız.

İşçi, memur, emeklilerin hak arayışlarında yanında olalım.

Çevre duyarlılığında, Zonguldak sorunlarında tüm örgütlerle yan yana olalım.

Birlik içinde büyüyelim.

Ülkenin birliği ve çağdaşlığı konularında ADD, ÇYDD ile dayanışma içinde olalım.

Ancak gericiliğe ve bölücülüğe asla prim vermeyelim.

Destek anlamında yanında bile durmayalım.

Barış, silahlı teröre karşı, ‘hukuk devleti’nin silah bırakması anlamına mı geliyor?

Kürt toplumunun silahlı terör örgütü PKK'ya boyun eğdirilmesiyle mi gelecek bu barış?

Terörle mücadele devlet olmanın, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin gereği ve emridir.

Yoksa eline silah alanın egemen olduğu bir Türkiye istemiyle karşı karşıya kalırız.
‘Eylem’ diye her eyleme koşmak, yaşanabilir Dünya ve Türkiye görüşüne sahip insanların değil; hengamecilerin alacağı bir biçimleniştir.”
[*] [*] [*] [*]

Şimdi o gün orada olanlar, neden orada olduklarını, hangi amaca hizmet ettiklerini bir daha gözden geçirsin.

Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan Kaymakçı ve Büro Emekçileri Sendikası Zonguldak Şube Başkanı Zuhal Özçep Engiz, ellerine dayatılan metni okumak yerine, kendileri bir metin yazıp iktidarın tutumu ve yaklaşımıyla birlikte PKK’yı ve HDP’ye de çağrı yapabilecekler mi?

PKK’ya da, “Silahı bırakın” diyebilecekler mi?

HDP’ye de, “7 Haziran öncesine dönün” diyebilecekler mi?
“Barış” için bunu yapabilecekler mi?
O cesareti gösterebilecekler mi?
“Barış” derken bile şiddeti savunanlar olmaktan kurtulabilecekler mi?