Nejat Uludüz emekli olmuştu.


İsmail Eşref yeniden Belediye Başkanlığı&[#]8217;nı kazanınca teklif aldı.


Zabıta Müdürü olarak göreve başladı.


Toplumla barışık ve uzlaşmacı yapısı nedeniyle sevilen Uludüz kaldırım işgalleri başta olmak üzere görev alanıyla ilgili yerlere disiplin getirmek istiyordu.


İyi niyetli anlayışlıydı.


İstanbul&[#]8217;dan dönüşte saldırı haberini aldık.


Balıkçılar Uludüz ailesine ait mekana gitmişler.


Tartışmışlar ve silah ateşlenmiş.


Dört kişi yaralı.


Dün de bir grup Merkez Çarşısı&[#]8217;na giderek kendilerini şikayet ettikleri gerekçesiyle balıkçılarla bir birlerine girmişler.


Hiç şaşırmadım.


Şaşırmış gibi yapmanın da anlamı yok.


Sakın ola ki her şeyi bildikleri halde kimse de şaşırmış gibi yapmasın.


Disiplini bozmak için ellerinden geleni yapanlarla disiplini korumak çaba gösterenlerin aynı yerde, aynı kurumda barınması mümkün değildir.


Bizler de zaman zaman yazıp Zabıta&[#]8217;yı göreve davet ediyoruz.


Ama bu işler Nejat Uludüz&[#]8217;ün tek başına yapabileceği, tek başına yapması gereken işler değil.


Belediye Zabıta Müdürü&[#]8217;ne güveniyorsa birilerinin farklı yollardan devreye girmesine izin vermeyecek.


Buna Belediye&[#]8217;nin ilgili müdür, memur ve belediye meclis üyeleri dahil.


Meclis üyesinin Zabıta Müdürü&[#]8217;ne sesini yükselttiği yerde bunlar kaçınılmaz işlerdir.


Meclis Üyesinin seyyar balıkçıya;&[#]8216;sen işine bak oğlum&[#]8217; dediği yerde birileri de gider Zabıta Müdürü&[#]8217;ne sıkar.


Yetmez başkanına da sıkar.


Ekmeğin kavgasına kan bulaşır.


Bunlar daha hiçbir şey.


Kentte ciddi bir sorun var.


Pek çok alanda tehditle işler yürütülüyor.


Herkesin bildiği yine herkes tarafından görmezden geliniyor.


Çünkü sesini çıkaranlar yalnız.


Çünkü imtiyazlı olma hastalığı kanser gibi herkesi sarmış.


Taleplerin şantaj ve tehditle nasıl yerine geldiğini gören sessiz çoğunluğun aynı yönteme başvurması kaçınılmazdır.


Bu alışkanlık giderek yaygınlaşıyor.


Bunun sorumlusu kamusal yetkiyi elinde bulunduranlar.


Disiplinin baştan sağlanamadığı ve hakkın hukukun, ekmeğin adaletsiz paylaşıldığı kentte önümüzdeki günlerde daha çok olaylara tanık olabiliriz.


Bunlar adama göre muamelenin sonucu.


Adama göre muamele yapmaktan zevk alanların eseri.


Seyyar&[#]8217;a balık satanlarla seyyarları karşı karşıya getiren sorun temelinde basiretsizlik var.


İnsanların yönetenlerin adaletine güvenmediği yerde herkes adaleti kendi yöntemiyle sağlamaya kalkar.


Sonuçları ortada.


Nejat Uludüz ve diğer yaralılara büyük geçmiş olsun.


Umarım yetkililere ders olur diyeceğim ama ümidim hiç yok.



Celil Uzun ve yatırım



İşadamı Celil Uzun yurt dışında inşaatlar alıyor, konutlar yapıyor.


Son olarak Kuzey Irak&[#]8217;ın Erbil kentinde 650 bahçeli tek katlı ev yapacak.


Uzun, yurt dışında yaptığı işler için Zonguldak&[#]8217;tan pek çok isim götürüyor.


Son olarak Erbil&[#]8217;e gidecek 80 işçi için Alaplı Merkez Camii önünde bir tören düzenlenmiş.


Törene Alaplı Belediye Başkanı Nevzat Çimenoğlu, önceki Belediye Başkanı Ekrem Yazıcı, Ak Parti Kdz. Ereğli ilçe Başkanı Erol Şahin, İşadamı Ak Parti eski İl Başkanı Celil Uzun, işçiler aileleri katılmış.


Celil Uzun güzel bir iş yapıyor.


Reklamını da iyi yapıyor.


Tebrik ediyorum.


Umarım Uzun daha büyük işler alır da 80 değil, 800 kişiye iş - ekmek sağlar.


Uzun işi biliyor.


Cesur davranıyor.


Ama kalıcı istihdam yaratan işlere pek girmiyor.


Zonguldak&[#]8217;ta böyle bir yatırım yapsa Zonguldak&[#]8217;a daha faydalı olur.


Artık Celil Uzun gibi isimlerin bölgede yeni açılımlar yapması gerekiyor.


Dışarıdan yatırımcı beklemekle bu iller olacak gibi değil.



Haksızlık diz boyu!



Zonguldak dışındakiler Zonguldaklılara çok şaşıyor.


Zonguldaklılara şaşmamak mümkün değil.


Hantal bir kentte yaşıyorlar.


Asosyal bir kentte yaşıyorlar.


Sosyal statüleri yok denecek kadar az.


Ama buradan bakıldığında çok şey yaptıklarını zannediyorlar.


Fazla bir şey istemiyorlar.


Her şeye de razı geliyorlar.


Garip, çok garip!


Bu garipliği dışardan daha net görmek mümkün.


Kendimi de bu garipliğin içinde görüyorum.


Haksızlık diz boyu.

Ses çıkaran yok