Emine Çift, Ak Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Üyeliğine yeniden yazılmış. Dolayısıyla yeniden seçilmiş. Emine Çift, hitabet yarışmasında birinci olmuş, kadın kotasından da MKYKya girmişti. Önceki döneminde Emine Hanımın ne partiye ne de Zonguldaka bir hayrını görmemiştik. Teşkilatlar üzerinde baskı kurmaya çalışan, zaman zaman taraf olan, tartışmaların içinde yer alan bir isimdi. Oysa biz Ak Parti MKYKsında Zonguldaktan daha güçlü bir isim olmasını isterdik. Mesela ileride milletvekili olabilecek bir isim olmasını isterdik. Emine Hanım türban kullanıyor. Türbanla meclise milletvekili olarak girilmiyor. Ne olacak? Yasaların değişmesini mi bekleyeceğiz? Genel Yayın Yönetmenimiz Atilla Öksüzün de dün yazdığı gibi. Galiba Emine Çiftin bizim göremediğimiz müthiş başarıları var. Ankaranın gördüğü, Zonguldaklıların göremediği bu başarı nedir acaba? Elbette bir partinin MKYKsında görev alabilmek bir onurdur. Kişi için bir gurur kaynağıdır. Ama bu işin en azından şu ana kadar Zonguldaka hiçbir faydası olmamıştır. Emine Çift, beni tanık olduğum en az üç-dört toplantıda milletvekillerimizden Benim konuşmam bitsin, siz o zaman dilediğiniz kadar konuşursunuz şeklinde azar işitti. Keşke, milletvekillerinin de üstünde bir isim o MKYKda temsil edilebilseydi. Keşke, Zonguldakın sahiplendiği, Zonguldakı sahiplenen bir isim o MKYKda temsil edilebilseydi. Neyse Bir dönem daha idare edeceğiz.
Kıssadan Hisse: Penisilin
İskoçya´da yoksul mu
yoksul bir çift yaşardı. Fleming´di adı. Günlerden bir gün tarlada çalışırken
bir çığlık duydu. Hemen sesin geldiği yere koştu. Bir de baktı ki beline kadar
bataklığa batmış bir çocuk, kurtulmak için çırpınıp duruyor. Çocukcağız bir
yandan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Çiftçi çocuğu bataklıktan çıkardı ve
acili bir ölümden kurtardı. Ertesi gün Fleming´in evinin önüne gelen gösterişli
arabadan şık giyimli bir aristokrat indi. Çiftçinin kurtardığı çocuğun babası
olarak tanıttı kendini. Oğlumu kurtardınız, size bunun karşılığını vermek
istiyorum dedi. yoksul ve onurlu Fleming Kabul edemem! diyerek ödülü geri
çevirdi. Tam bu sırada kapıdan çiftçinin küçük oğlu göründü. Bu senin oğlun
mu? diye sordu aristokrat. Çiftçi gururla Evet! dedi. Aristokrat devam
etti: Gel seninle bir anlaşma yapalım. Oğlunu bana ver iyi bir eğitim
almasını sağlayayım. Eğer karakteri babasına benziyorsa ilerde gurur duyacağın
bir kişi olur.
Bu konuşmalar sonunda
Fleming´in oğlu aristokratın desteğinde eğitim gördü. Aradan yıllar geçti.
Çiftçi Fleming´in oğlu Londra´daki St. Mari´s Hospital Tip Fakültesi´nden mezun
oldu ve tüm dünyaya adini penisilini bulan Sir Alexander Fleming olarak
duyurdu. Bir süre sonra aristokratin oğlu zatürreye yakalandı. Onu ne mi
kurtardı?
Penisilin!
Aristokratın
adı: Lord Randolp Churchill.
Oğlunun
adı: Sir Winston Churchill.
Kurtaran
doktor: Çiftçinin oğlu Sir Alexander Fleming.
Paraya
gereksiniminiz yokmuş gibi çalışın.
Hiç
acı çekmemiş gibi sevin.
Hiçbir
şey beklemeden verin.
Karşılığı
nasıl olsa gelecektir.
Günün
Fıkrası: Polis
İki katlı ve garajlı bir evde oturan ailenin biri tam
yatmaya hazırlanırken karısı kocasına " Garajda hırsız var." der. Adam
camdan sessizce dışarı bakar, garajın ışığını açar. İki kişi eşyalardan
bazılarını taşımaktalar. Adam "Evet. Dışarıda iki kişi var bizim eşyaları
çalıyorlar."
Bunun üzerine hemen polise telefon eder."Alo
memur bey şu anda bizim bahçede iki hırsız var ve garajdaki eşyalarımızı
çalıyorlar. Acele araba gönderin." der. Bunun üzerine polis: "Evin
içindeler mi?" diye sorunca adam "Hayır garajdalar." der.
"Tamam, o zaman içerden kapıları iyi kilitleyin
ses yapmadan evde bekleyin. Eğer zamanımız ve arabamız olursa göndeririz, çünkü
şu anda hepsi meşgul."
Adam telefonu kapatır ve yüze kadar saymaya başlar.
Saydıktan sonra tekrar polise telefon eder. "
Biraz önce size evimde hırsız var diye telefon etmiştim. İkisini de
vurdum." der ve telefonu kapatır. İki dakika geçmeden bir sürü polis
arabası ve bir de ambulans gelir ve hırsızları suçüstü yakalarlar.
Memurun biri adama yanaşır: "Hani adamları vurdum
demiştiniz? "
Bunun üzerine adam da: "Hani siz de şu anda
arabamız yok demiştiniz!"
Günün Sözü:
Abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince
yağ oldum sanır.
Türk Atasözü