İşletmeciliğini Şevket Akgül, Bayram Kulakcı ve Selçuk Kılınç'ın yapacağı "Bahane Meyhane", Zonguldak Liman Caddesi eski SGK İşhanı 1'inci katta hizmete girmiş. Mekanın açılışı yapılmış. Açılışa, yeraltı ve yerüstü dünyasının bilinen ismi Sedat Peker çelenk göndermiş!

Hayırlı, uğurlu olsun!

Zonguldak Belediye Meclisi’nin son toplantısında, evrak eksiği nedeniyle alkollü mekanların ruhsatları geçmemişti!

"Bahane Meyhane", ruhsatı çıkmadan açılış yaptı!

Sami Aydın’ın oralar da ruhsatsız!

"Cumhuriyet tarihinin en başarısız, en beceriksiz Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem" deyince, bozulanlar oluyor!

Şimdi soruyoruz...

Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem mi, Sedat Peker mi?

Öyle ya...

Koca mekan ruhsatı yokken, Sedat Peker’in çelengiyle açıldı!

Zonguldak’ta alkollü mekanlar ruhsatı belediyeden mi, Sedat Peker’den mi alıyor?

'Kimlik sordu' diye polise saldırılır mı?

Zonguldak’ın Devrek ilçesinin Ağalar Mahallesi Güdüller mevkinde alkol alan Romanlar, kendilerini uyaran ve kimliklerini isteyen polislere saldırdılar. 

İddialar vahim!

Polislerin ağızları-yüzleri patlamış!

Silahları alınmış!

Zonguldak’tan çevik kuvvet ve komandolar, Ağalar Mahallesi Güdüller mevkiinde operasyon yaptı.

Olaylara karışan 8 kişi gözaltına alındı.

2 kişi tutuklandı, 6 kişi adli kontrol şartıyla serbest kaldı!

8 kişi yüzünden tüm Romanları suçlayamayız!

Ama bu Devrek’te yaşanan ilk olay değil!

Ya Romanlar kendilerine çeki düzen verecek ya da devlet gereğini yapacak!

Devrek halkı durumdan çok rahatsız.

Devrek’te devletin polisini darp etmek ne demek?

Mükellefiyeti yaşamış Devrek halkı, jandarma zoruyla madene götürülmüş...

Sesini çıkartmamış.

"Kimlik sordu" diye polise saldırılır mı?

Devrek, bir daha böyle bir olayla anılmamalı.

Bu konuda sadece kolluk güçlerine değil, Devrek Kaymakamı Muhammed Evlice ve Devrek Belediye Başkanı Özcan Ulupınar’a da büyük görev düşüyor.

Ami’nin peşine düşmüşler!

Saat 00.38’de telefonum çaldı.

Arayan, Batuhan Karamalak...

"Aklına bir şey geldi, paylaşmak istedi" diye düşündüm.

“Bu saatte rahatsız ediyorum, ama..." dedi.

Yasin Şahintürk adlı şahıs, kendisini bulunduğu mekandan güvenlik görevlileriyle dışarıya çağırtıp eline telefonu vermiş! Karşısında, Akın Kavi!

Batuhan Karamalak’ın "Citroen Ami" haberini kime yazdığını sorguluyorlar!

Ami’nin sahibi belediye meclis üyesi yazılanlardan rahatsız değil!

“Sayenizde Ami’nin değeri arttı” diyor!

Size ne oluyor?

Yasin Şahintürk, geçenlerde bir il başkanına gidip, kendisinin Akın Kavi ile bir tutulmak istemediğini söyleyip, bizimle iletişim kurmak istedi!

Tabi ki reddettik.

Akın Kavi’nin, Batuhan Karamalak’a telefon açma cesareti yok mu, Yasin Şahintürk’ün telefonundan görüşüyor?

Akılları sıra Batuhan Karamalak’ı ikna edip, kendi saflarına çekmek, bizi yalnızlaştırmak istiyorlar!

Batuhan Karamalak orada...

Ali Rıza Tığ ve Pusula burada...

Hadi bakalım, ne istiyorsanız yapın!

Ketenpere...

Ketenpere; düzen, dolap, hile, tuzak, dolandırıcılık anlamına geliyor.

Zonguldak’ta biri, tek başına ketenpereye getiremediği kişi için başka bir ismi devreye soktu!

Son günlerde bu ketenpereye getirme işini hızlandırdılar!

Biz de aslında bu kişinin ketenpereye gelmesini istiyoruz!

Aklının başına gelmesi için bir güzel dolandırılması gerekiyor!

"Çek"inden yakalanan kişi ile "çek"ini yakalayan kişi, bakalım bu kişiyi ketenpereye getirebilecekler mi?

Şeref tribünü...

“Bulunduğun yer izzetli ve şerefli olabilir. Sen şerefsizsen, o makam ne yapsın?” diye bir söz var!

Bu sözü okuduğumda, aklıma, Karaelmas Kemal Köksal Stadyumu'ndaki "Şeref Tribünü" geldi!

Oraya şerefli insanların oturması gerekir!

O koltuktan şeref almak isteyenler değil!

Her türlü şerefsizliği yapanların, şerefsizce konuşmalar yapanların, arkasından konuşup utanmadan yüz yüze bakanların yeri şeref tribünü olmamalı!

Size o koltuğun şerefi yetmez!

Kıssadan Hisse: Bakış açısı...

Paulo Coelho’nun "Simyacı adlı kitabından…

Eski zamanların birinde bir adam, hayatın anlamının ne olduğuna takmış kafayı…

Bulduğu hiçbir yanıt ona yeterli gelmemiş ve başkalarına sormaya karar vermiş. Ama aldığı yanıtlar da ona yetmemiş. "Fakat mutlaka bir yanıtı olmalı" diyormuş.. Ve dolaşıp herkese bunu sormaya karar vermiş..

Köy, kasaba, ülke dolaşmış, bu arada zaman da durmuyor tabii ki…

Tam umudunu yitirmişken, bir köyde konuştuğu insanlar ona, "Şu karşıki dağları görüyor musun? Orada yaşlı bir bilge yaşar, istersen ona git, belki o sana aradığın yanıtı verebilir" demişler.

Çok zorlu bir yolculuk sonunda bilgenin yaşadığı eve ulaşmış adam. Kapıdan içeri girmiş ve bilgeye hayatın anlamının ne olduğunu sormuş...

Bilge, “Sana bunun yanıtını söylerim ama önce bir sınavdan geçmen gerekiyor” demiş. Adam kabul etmiş. Bilge bir çay kaşığı vermiş adamın eline ve içine de silme bir şekilde zeytinyağı doldurmuş.

"Şimdi çık ve bahçede bir tur at, tekrar buraya gel Yalnız dikkat et, kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin, eğer bir damla eksilirse kaybedersin" demiş.

Adam, gözü çay kaşığında, bahçeyi turlayıp gelmiş. Bilge bakmış, "Evet, kaşıkta yağ eksilmemiş. Peki, bahçe nasıldı?” demiş.

Adam şaşkın… "Ama ben kaşıktan başka bir yere bakmadım ki…" demiş.

"Şimdi tekrar bahçeyi dolaşıyorsun, kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi inceleyip gel" demiş bilge…

Adam tekrar bahçeye çıkmış, gördüğü güzelliklerle büyülenmiş, muhteşem bir bahçedeymiş çünkü… Geri geldiğinde bilge, adama, “Bahçe nasıldı?” diye sormuş… Adam gördüğü güzellikler karşısında büyülendiğini anlatmış. Bilge gülümsemiş, “Ama kaşıkta hiç yağ kalmamış” demiş ve eklemiş:

"Hayat, senin bakışınla anlam kazanır. Ya sadece bir noktayı görürsün, hayatın akıp gider, sen farkına varmazsın… Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın, akıp giden zamanın anlam kazanır…"

Hisse: Hayatının anlamı, senin bakış açında gizlidir. (Alıntı)