Türkiye'de son 25 yılda öne çıkan en az 25 il oldu.
Ekonomileriyle, sosyal yaşamlarıyla büyük bir değişime uğradılar.
Kayseri, Gaziantep, Malatya, Eskişehir gibi şehirler sınıf atladılar.
Zonguldak, Türkiye'nin ilk sekiz ili içinde sayılırken, çok gerilere düştü.
Bunun sebepleri hep tartışıldı.
İlgililerin "bilgisiz", bilgililerin "ilgisiz" olması Zonguldak'ın önünü tıkadı.
"Para kazananlar" yerine, "paranın kazandığı adamlar" ticarete ve siyasete hükmetmeye başlayınca, kent büyümedi.
Gücü ele geçirenler, kent büyüyünce kontrolü kaybedecekti.
Bu nedenle ellerinden geldiğince kentin büyümesini engellediler!
Kendileri büyüdüler.
Ama her "haksız kazanç"ta olduğu gibi bu hormonlu büyüme bir yerde patlıyor.
Zonguldak'ta devlete vergi-sigorta ödemeden büyüyen şirketler oldu.
Özellikle madencilik sektöründe, yer altındaki servet kaçakçılık yoluyla çalındı. Bu kaçak kömürler, büyük şirketler tarafından satın alındı, termik santrallere satıldı.
Ortaya çıkan kazançtan devletin milyonlarca liralık vergi ve sigorta alacağı doğdu.
Şirketler patlatıldı, yeni şirketlerle devam edildi.
Sağlıklı bir şekilde çalışan 5 kömür şirketini zor sayarsınız.
İşte bu nedenledir ki, bir televizyon kanalı "Kanunsuz Topraklar" adında dizi çekti.
Zonguldak'ı yönetenler; bu dizi setine gitti, yönetmene ve oyunculara teşekkür etti.
Tüm bu sorunlara rağmen Zonguldak'ı yönetenler, "Kanunsuz Topraklar" dizisinde olduğu gibi, Zonguldak'ı "kanunsuz" adamlarla birlikte yönetmeye devam ediyorlar.
Biz de "Mükellefiyet Dönemi"nde jandarma zoruyla madene indirilen Zonguldaklıların torunları olarak "Gelsin de biri bizi kurtarsın" diye bekliyoruz!
Beklenen o kurtarıcı hiçbir zaman gelmedi, bundan sonra da gelmeyecek.
Biz ne zaman "Orada dur" dersek, o zaman kurtulacağız.
Bunun için güçlü bir yürek, o yürekle atan iki dudak lazım!
Bakın ondan sonra Zonguldak gelişiyor mu, gelişmiyor mu?
Biz kerameti kendinden menkul politikacıların ve onların atadığı bürokratların ağzına baktığımız sürece geri kalmaya mahkumuz!
Sesimizin daha gür çıkması için birlikte yürümeye ihtiyacımız var.
Zonguldak bir kere yürüdü, Ankara'yı salladı.
Zonguldak bir kere yürüdü, Türkiye'yi salladı.
Zonguldak bir kere yürüdü, dünyayı salladı.
Sonra biri geldi, o dünyayı sallayan lideri salladı!
Zonguldak, o günden sonra yerinde saydı!
Zonguldak'taki ilgililer "bilgisiz", bilgililer "ilgisiz" olduğu için bu haldeyiz!
Ticarette, siyasette, sosyal hayatta rol kapmak için "kemiksiz" canlılar gibi eğilip büküldüğümüz için bu haldeyiz!
"Biz" değil, "ben" dediğimiz için bu haldeyiz!
O halde, bu toprakları seven herkes; elini değil, gövdesini taşın altına koyacak.
"Kendini değil, kentini düşünen" insanların sayısını artırmadıkça düzelemeyiz.
Bu "Kanunsuz Topraklar"a "kanun", "adalet" gelmediği sürece düzelemeyiz.
Üzerimizdeki "Mükellefiyet" toprağını atmadığımız sürece düzelemeyiz.

Yerli hamsi!
Zonguldak'ta milyonlarca lira vergi-sigorta borcu olan kişiler, kent yönetiminde etkin konumdalar.
Sadece kent yönetiminde değil!
Sivil toplum kuruluşlarında görev alıyorlar.
Kent adına verilecek kararlarda etkin oluyorlar.
Devletine karşı tüm yükümlülüklerini eksiksiz yerine getiren namuslu-dürüst vatandaşlar, bu manzarayı görünce, hayal kırıklığına uğruyorlar.
Devlet, dürüst vatandaşını öncelemeli...
Hem de her konuda...
Bize ilkokuldayken "Yerli Malı"nın önemi anlatılırdı!
O günlerde "Yerli Malı"nın önemini kavramıştık!
Sonra "Yerli" diye bir şey kalmadı!
Sadece "Yerli Hamsi" kaldı!
Şimdi o da tüm Karadenizliler gibi Gürcistan'a gitmiş!
Gelirse yerli!