Zonguldak Valisi Mustafa Tutulmaz, Gazeteciler Cemiyeti'nin genel kurulunda ne demişti?

"Sanki tefecilik buraya bir ay önce geldi. Bazı basın öyle bir havaya girdi. Bugüne kadar o yazıyı yazan veya 'tefeci şu' diyen herkes emniyete çağrılıyor, savcılık tarafından talimat veriliyor ve ifadesi alınıyor. Hepsi ifadelerinde; 'diyorlar, duydum, öyle dedikleri için yazdım, öyle söyledikleri için söyledim' diyor. Kimden duydun? Yok! Kim söyledi? Yok! Böyle bir şey olmaz. Eğer sözünün arkasındaysan, sonuna kadar duracaksın. Duramıyorsan, susacaksın. Bu şudur; şimdi kafada bir şey var, biriyle cenge giriyor ve bir tarafa devleti, polisi, jandarmayı, valiyi alacak, gücü devşirecek, hücum ederek öbürküne gidecek. Kusura bakmayın, biz hiç kimsenin yanında da olmayız, karşısında da olmayız. İçinde olan arkadaşlarımız varsa da, tuttuğumuz gün kapının önüne koyarız. Kamuda yanlış yapan varsa, bana yazın. Kimseye meydan bırakmayız. Hukuku ön planda tutan, hakkı, adaleti ön planda tutan bir anlayışla idare etmeye çalışıyoruz."

Tefecilere yönelik bir operasyon olmadı.

Tefeciler, Zonguldak'tan kaçmadı.

Hepsi caddelerde geziyor, işyerlerinin önüne sandalye atıp oturuyor.

Peki, sabah-akşam tefecileri yazan, ekrana çıkan kişiler bir anda neden sustu?

Son dönemde bu tefecilik işini ayyuka çıkaranların tefecilerden para alan kişiler olduğu, aldıkları paraları ödememek için çıngar çıkarttıkları, devletin gücünü de yanına alarak bu paraları ödemekten kurtulmayı amaçladıkları ortaya çıktı.

Ne diyor Vali Bey?

"Bugüne kadar o yazıyı yazan veya 'tefeci şu' diyen herkes emniyete çağrılıyor, savcılık tarafından talimat veriliyor ve ifadesi alınıyor. Hepsi ifadelerinde; 'diyorlar, duydum, öyle dedikleri için yazdım, öyle söyledikleri için söyledim' diyor. Kimden duydun? Yok! Kim söyledi? Yok! Böyle bir şey olmaz. Eğer sözünün arkasındaysan sonuna kadar duracaksın. Duramıyorsan, susacaksın."

Ne diyor Vali Bey?

"Bu şudur; şimdi kafada bir şey var, biriyle cenge giriyor ve bir tarafa devleti, polisi, jandarmayı, valiyi alacak, gücü devşirecek, hücum ederek öbürküne gidecek."

Ne güzel çözmüş değil mi?

Ne diyor Vali Bey?

"Basının dördüncü kuvvet olmasında şantaj yok. Basının başkasını yerine geçerek karar vermesi yok. Eğer dördüncü kuvveti ekonomik çıkarları, kişisel çıkarları ön plana çıkararak çalışmak ve yazmak yok."

Sen bir şirketin hakkını ya da kişisel çıkarlarını korumak için bürokrata-siyasete yazamazsın. Bunun adı "şantaj"dır.

Peki, Zonguldak basını bu sözleri anladı mı?

Çok az kısmı anladı. Çoğunluğu yanlış anladı.

Bu işler düzelir mi? Düzelmez...

Bir büyüğüm demişti ki:

"Ekmeğin hamuru iyi yoğrulmazsa, mayasını iyi almazsa, fırına sürdüğünüzde çatlar, patlar, şekil bozukluğu olur."

Zonguldak'ın mayası bozuldu.

O yüzden düzgün bir iş çıkmıyor.

Kimse "yoğurdum ekşi" demiyor.

Devletin adamı; zor gelir, zor gider!

Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürü Ali Tosun, "pat" diye görevinden alındı. Yerine "küt" diye Marmaris İlçe Milli Eğitim Müdürü Züleyha Aldoğan atandı.

Bürokraside bu işler böyle oluyor.

Nasıl geliyorsan, öyle gidiyorsun.

Deneyimli bir bürokrat, "Bürokraside doğru ata oynayacaksın. Ama at da koşacak" demişti.

Ali Tosun, doğru ata oynamış, önce Yalova İl Müdürü, sonra Zonguldak İl Müdürü olmuştu.

Deneyimli bir bürokratımız, "Bürokraside, birinin adamı olarak göreve gelirseniz, 'adam'ınız gidince, siz de gidersiniz. Ama 'devlet'in adamı olursanız; zor gelirsiniz, zor gidersiniz" demişti.

Ne kadar doğru bir tespit yaptığını görmüş olduk.

Türkiye bizden vazgeçmiş!

Siyasetçiler değişiyor, bürokratlar değişiyor, Zonguldak'ın kaderi bir türlü değişmiyor.

Türkiye'nin her yanında otoyollar, limanlar, havaalanları yapılıyor.

Kentler gelişme hızında birbirleriyle yarışıyor.

Ama Zonguldak, hep yerinde sayıyor.

Öyle bir hale geldik ki, yola serilen asfaltla mutlu olmaya başladık.

Kent, o kadar yaşanılmaz hale geldi ki, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi'ne bu yıl kayıt yaptıracak öğrenci sayısı, geçen yılın çok altında...

Seneye daha az olacak.

Şehirde sosyal hayat yok.

Kiralar ateş pahası...

Maden şehrindeki, Maden Mühendisliği Bölümü'nü bir kişi bile tercih etmez mi?

Türkiye bizden vazgeçmiş, bizim bundan haberimiz yok.