Zonguldak bu!
Gündemi hiç biter mi?
Aslına bakarsanız,
Zonguldak Belediyesi işçi sürgünleri ile alakalı gündem,
31 Mart’tan bu yana dinmiyor.
Ancak son iki haftadır,
Ülkücü camiayı rahatsız eden,
Bazı hamleler var.
Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem,
Okan Cesur Akça isimli belediye işçisini,
Oradan oraya sürüp duruyor.
31 Mart öncesi BKM Satın Almada olan Akça,
Sırası ile,
Kapuz Plajı Temizlik İşlerine sürülüyor.
Akça’nın dört senelik üniversite mezunu olması,
Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem’e iletiliyor.
Bu sefer,
Okan Cesur Akça’ya,
Kent Lokantası Sorumluluğu veriliyor.
16 Eylül’de açılacak olan,
Kent Lokantası’nın bu zaman kadar olan,
Tüm tadilatları ve tabelası dahil,
Akça tarafından yönetiliyor.
Daha sonra,
Bir çalışma listesi yayınlanıyor.
Okan Cesur Akça,
Kent Lokantası Temizlik İşlerine veriliyor.
İddiaya göre,
Kent Lokantası’nın sorumluluğu ise,
İlkokul mezunu birine teslim ediliyor.
Erdemli Belediyecilikte,
‘Liyakate önem vereceğiz’ diyen Tahsin Erdem’i,
Görsün bütün Zonguldak.
İşin siyasi boyutu olduğu kesin.
Belediyede Ülkücü diye bilinen tek kişi Okan Cesur Akça.
Geçen hafta Ülkü Ocakları İl Başkanı Gökmen Karali tepki göstermişti.
Gün içinde ise MHP İl Başkanı Mustafa Öztürk,
Çok sert ifadeler kullanarak,
Tahsin Erdem’i hedef aldı.
Siyasi bir gerilim olduğu açık.
Tahsin Erdem,
Yönetememeye devam ediyor.
Sinek öldüremeyen belediyeden,
Fazla bir şey beklememek gerek sanırım.
Sayın Başkan bu sürgünleri de ‘Paramız yok’ gözyaşları ile açıklayamaz sanırım.
Ağla ağla ağla!
Literatüre yeni bir kelime girecek,
‘Tahsin gözyaşları’…
* * * * * * * * *
Kent Lokantası konusu,
Zonguldak’ın gündeminde.
Ağustos ortası,
Ağustos sonu,
Eylül başı,
Dokuz Eylül,
On bir Eylül derken,
Son tarih olarak 16 Eylül verildi.
Bir belediye,
Tarih bile belirleyemiyor.
Düşünün.
Neyse!
Ben bu görkemli açılış için,
Bir program düşündüm.
Hüseyin Yıldız sağ olsun.
Geçen açıklama yapmıştı.
Osman Zaimoğlu’na ‘Popstar’ demişti.
Oradan hareketle,
Kent Lokantası açılışında,
Osman Başkanın küçük bir konser vermesini istiyorum.
Denize karşı,
Mis gibi olur konser.
İyi bir ses sistemi de olur.
Tahsin Başkanın gözlerinin içine bakara, “Hoş gelsin ya yüreğime, boş ver be! Elalem ne derse desin haydiiiii” şarkısı,
Belediye ve merkez ilçe arasındaki,
Siyasi konjonktürü bizlere yansıtabilir.
Janti bir takım elbise ile başka şarkılar söyleyebilir.
Sağ cenahtan oy almak için, “Genç Osman dediğin bir küçük uşak,
Beline bağlamış ibrişim kuşak offf offf.
*
Aman askerin içinde birinci uşak
Allah Allah deyip geçer Genç Osman of of
*
Of of Genç Osman dediğin bir küçük aslan
Bağdat'ın içine girilmez yastan of of
*
Genç Osman demişken aklıma geldi.
CHP’de,
Kendi kongresinden sonra,
Tüm kongreleri kaybeden Osman Başkan,
DYP’nin Genç Osman’ından sonra,
CHP’nin ise Geç Osman’ı oldu.
İl başkanlığı kongresinde gözyaşları ile desteklediği Hakkı Güney kaybetti.
Belediye başkanlığı ön seçimlerinde desteklediği Harun Akın kaybetti.
Kadın Kolları Kongresinde desteklediği Selma Yıldırım kaybetti.
Merkez ilçe gençlik kollarında desteklediği adayı kaybetti.
Sağ siyasetin Genç Osman’ı,
‘Geç Osman geç’ oldu…
* * * * * * * *
Ben Pusula’da yazmaya başladığımdan bu yana,
Herkes benden hesap sordu.
Neymiş efenim ben nasıl Pusula’da yazarmışım?
Ayıp bizde!
Bunlardan izin almak gerekiyordu ya!
Yapmadık.
Ali Rıza Tığ’a selam veren herkese,
Bir televizyonda işe girdi.
Bu televizyonun CW derdi yok.
Ali Rıza Tığ’a yakın kim varsa,
Bir markaj yapılıyor.
Bu da Sayın Tığ’ı yalnızlaştırma politikası olarak,
Bizim okumalarımıza düşüyor.
Benim koyu bir taraf olmamdan da rahatsız olunuyor.
Beni bilenler bilir.
Pusula’ya girdiğim gün de yazmıştım.
Biz anlaştığımızda sadece bir ücret üzerine değil,
Bir proje üzerine anlaştık.
Bir dava ve ideoloji.
Benim de inandığım bir ideoloji bu.
O sebeple,
Basın içinde bu anlayışın lideri ise Ali Rıza Tığ’dır.
Benim de kendisini yalnız bırakmam imkansız.
Tabi hal böyle olunca,
Beni de yıpratmaya çalışıyorlar.
Ben mental olarak çelik gibi sinirlere sahibimdir.
Yıpranmam.
Bedel ödemeyi de severim.
Ama bedelini de zamanı gelince çıkarırım.
Demem o ki bazı olaylar yaşanınca,
Biz ayrışmıyoruz.
Safları daha da sıklaştırıyoruz.
Hele beni para ile kimse kandıramaz.
Para ile beni kimse sınayamaz.
Benim safım da,
Rengim de bellidir.
Benim hayatımda gri renk yoktur.
Son olarak,
Ustam Ali Rıza Ağabey’e kendisinin meslek hayatını anlatan bir söz ile seslenmek istiyorum.
“Sen ateşteydin İbrahim, sorana gül bahçesindeyim diyordun.”