19 Mayıs Gençlik Bayramı törenlerinin stadyumlarda kutlanmasına son verilmesinin ardından 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı törenlerine gelen kısmi iptal, beraberinde farklı yorumlara da neden oldu.



Vali Erol Ayyıldız´ın Çaycuma´da meydana gelen ve 15 vatandaşımızın yaşamını yitirdiği köprü faciası nedeniyle törenlerin gösteri bölümünü iptal ettirmesinin ne yatıyor?



Haberi duyurduğumuz andan itibaren gelen yorumlara ve sosyal medyadaki tartışmalara bakıyoruz.



Siyasi bloklaşmayı açık şekilde görebiliyoruz.



Her iki kutup da kendince haklı gerekçeler üretmekte çok başarılı.



Her felaketten sonra bir tören iptal etmek ne kadar mantıklı?



Ve böyle bir duyuru için neden son prova beklendi.



İnsanın canını en çok sıkan sanırım 15 gündür yapılmayan duyuların son genel provaya bırakılmış olması!



Her şey bir tarafa köprü faciasında kendisini cezalandırmamak için her türlü bahane üreten yetkililer bu durumlarda çok hassaslaşabiliyorlar.



Bu işlerin, iptallerin kanundaki yerini tam bulamadık.



Hangi durumlarda nelerin nasıl iptal edileceğiyle ilgili yönetmelikler sanırım vardır.



Her ne olursa olsun bu iptal işleri bu kadar kolay olmamalı.



Bunlar her ne kadar tipik Türkiye manzarasının artık bıktıran tarafları.



Ayaklarının altı boşalmış köprüye önlem almayarak 15 kişinin ölümüne neden olanları ´su´dan sebeplerle korumaya çalışanların, yine aynı nedenlerle çocukların haftalardır çalıştığı gösterileri aradan 20 gün geçmesine rağmen iptal etmesi çok anlamlı!



Bu kararın çok doğru olduğunu düşünenlere şunu sormak gerekiyor.



Siz de 15 kişinin yaşamını yitirdiği köprü faciasında ´su´yun tek sorumlu olduğunu mu düşünüyorsunuz?



O zaman tebrikler!



Evinde, özel yaşamında her türlü şamatayı yapıp böylesi kararlarda sırf siyasi ve ideolojik nedenlerden dolayı birden bire destekçi olma hevesi içinde olanlara şunu söylemek gerekiyor;



Köprünün çökme sinyali 2 sene önce gazete manşetinden duyurulmuş olmasına karşın tatmin edici bir önlem alınmadığı için o köprü çöktü.



15 kişi bu nedenle öldü.



O köprüden siz veya çok sevdiğiniz bir insan da geçebilirdi...



İnsanlık, maneviyat, inanç değerleri önce bunu sorgulamayı gerektirmez mi?





Bir dost itirafı!





Esnaf Kefalet Kooperatifi´nin dünkü kongresi öncesi, çok sevdiğim ve zaman zaman farklı oluşumlar içinde yer alamaya çaba gösteren bir dostumuzun şu sözleri çok önemliydi;



"Esasında bizim gibi adamların böyle kooperatif, dernek, siyasi parti gibi yerlerde olmamamız lazım. Biz kendi işlerimizi doğru dürüst yapamıyoruz ama buralarda ahkam kesip milleti kandırmaya çalışıyoruz. Bizim gibi madamlar bu tür yerlerde olursa bu kadar laçkalık, yolsuzluk, üçkağıtçılık çok normal. Kendi işini yapamayan ne kadar adam varsa bu tür kooperatiflerde, odalarda başkan oluyor, yönetime giriyor. Oradan daha ne beklersin?"



Bu itirafı yapması gereken o kadar çok yönetici var ki Zonguldak´ta.



İşini yapmaktan aciz ne kadar adam varsa bir yere ya başkan olma peşinde, ya yönetici olma peşinde.



Dünkü Esnaf Kefalet Kongresi´nde de bunu gördük.



Bir yere bir şey olabilmek için bu kadar yüzsüzleşebilen, her şeyi bu kadar pişkinliğe vurabilen başka bir toplum, başka bir millet var mı acaba?





Laf değil icraat istiyoruz!





Zonguldak gündeminde ne çok konu var değil mi?



İnanın bazen yazmaktan yoruluyoruz.



Ama aynı şeyleri konuşmak, aynı şeyleri yazmanın verdiği sıkıntıyı anlatamayız.



Bazen arada bu sütunları çok güzel gelişmelere ayırmak istiyoruz ama mümkün olmuyor.



Aynı konuda defalarca yazıyoruz.



Söylemi çok ama icaraatı olmayan bir kısır dönem yaşıyoruz.



Mesela Fevkani Köprüsü.



Vali ve Belediye Başkanı aynı şeyi söylüyor.



"Acil önlem olarak otoparklar kaldırılsın. Köprü ağır tonajlı araçlara kapatılsın. Bunun için alternatif çözüm bulunsun"



Bir hafta geçti aradan.



İnanın her şey aynen duruyor.



Lavuar alanı, hastane yeri tartışmaları ve daha pek çok konu.



Laf çok icraat yok.



Biz yazmaktan yorulduk ama onlar konuşmaktan, oyalamaktan yorulmadılar!





Yazıklar olsun!





Dün bir daha asla benzerine tanık olamayacağımız bir kongre yaşadık.



Esnaf Kredi ve Kefalet Kooperatifi´nin Dedeman Otel´de yapılan mali kongresi 3 saat devam eden aralıksız tartışmalar sonunda yapılamadan iptal edildi.



Birlik Başkanı Mehmet Azman´ın yönetmekten aciz ve çaresiz kaldığı kongrenin en baştan iptal edilmesi gerekiyordu.



Her türlü provokasyona açık kongrede üye olmayanların salona alınmış bu konuda en başta önlen alınamamış olması tam faciaydı.



Hüseyin Özdemir´in kooperatif parasıyla aldığı iddia edilen viagra nedeniyle tartışma yaşanır diye düşünüyorduk ama ona gerek kalmadı.



Denetim raporunu oylamada her iki tarafın üstünlük sağlama çabası yüzünden kongrede arbede, itiş kakış ve tehditler eksik olmadı.



Kongreyi izlerken aslında Zonguldak´ı gördük!



Zonguldak´a gerçek anlamda sahip çıkmayan insanların esnafın kongresine gösterdiği bu ilgi samimiyetten, gerçekçilikten çok uzaktı.



Kongrede taraflar birbirlerine o kadar çok; "Erkeksen dışarı çık", "Erkeksen gel lan buraya" gibi cümleler kullandı ki; dayanacak hali kalmayan hükümet komiseri bile Ercan Şehri ve Hüseyin Özdemir´e; "Erkekseniz üye olmayanları dışarı çıkarında göreyim" sözleri pek ´erkekçe´ bir kongrenin yapılamadığının en somut göstergesiydi!



Zonguldak esnafına böyle bir tablo yaşatanların erkekliklerinden utanması gerekir!



Yazıklar olsun!