Kozlu´daki maden faciasıyla ilgili TTK Genel Müdürü´ne soruşturma açılması bakanlığın iznine takıldı. Ancak özel sektördeki benzer bir davada ise genel müdüre ceza çıktı.
Radikal
Gazetesinden İsmail Saymazın haberi şöyle:
Kozluda
geçen yıl sekiz işçinin ölümüyle sonuçlanan metan gazı patlamasını soruşturan
Zonguldak Savcılığı, uzmanlığı bulunmayan taşeron şirkete birinci derecede
gazlı maden ocağını teslim ettiği ve şirketi denetlemediği için Türkiye
Taşkömürü Kurumu (TTK) eski Genel Müdürü Rıfat dağdelen ve 5 yönetim kurulu üyesi
hakkında, taksirle birden çok kişinin ölümüne neden olma ve görevini kötüye
kullanma suçlamasıyla işlem yaptı.
Savcılık,
TTK yöneticileri hakkında soruşturma açmak için Enerji Bakanlığından izin
istedi. Fakat Bakanlık, ihalenin taşeron şirkete verilmesi ile ölümler arasında
bağ olmadığını iddia ederek, soruşturma izni vermedi. Savcılık da bu kararın
kaldırılması için geçen 4 Martta Danıştay 1. Dairesine başvurdu.
Bilirkişi
raporundaki ihmaller zinciri
Kozluda
geçen yıl 7 Ocakta metan gazı patlaması sonucu meydana gelen maden kazasında
sekiz işçinin hayatını kaybetmesi sonrası hazırlanan iki ayrı bilirkişi
raporunda, ihmaller zinciri açığa çıkarılmıştı. Rapora göre TTK, yerin 630
metre altında kömür galerisi açma işini, ocağın birinci sınıf gazlı olduğu ve
ani degaj (metan) tehlikesi bulunduğu bilindiği halde, bu alanda hiçbir
uzmanlığı bulunmayan Star adlı taşeron şirkete verdi. Raporda yer verilen
saptamalar şunlardı:
Şartnameye
göre, 25 metrelik sondaj yapılması gerekiyordu. Sondaj uç noktası ile galeri
arasındaki mesafe beş metreye düştüğünde sondajın yenilenmesi gerekirken, bu
prosedüre uyulmadı. Ocakta sondajların sayısı ve uzunluğu yetersizdi. Sondaj
denetimleri özensizce yapıldı. Tek bir sondaj makinesi ve sondör vardı. Bu
sondör de eğitimsizdi. İş güvenliği uzmanı yoktu. Barutla ateşleme sırasında işçiler
200 metre uzakta olması gerekirken, 95 metre içerideydi. Metan gazlı madenlerde
kullanılması yasak olduğu halde gecikmeli kapsül kullanıldı. Bu da vardiya
sırasında yapıldı. Acil tahliye ikaz sistemi yoktu, gazölçer eskiydi.
Star
adlı taşeron şirket yöneticilerinin asli, TTKnın ise tali kusurlu olduğu
sonucuna varılan raporda; devletin madencilikten çekilmesi politikası nedeniyle
kuruma işçi alınmadığı ve kömür havzasına yatırım yapılmadığı, bu yüzden
taşeron şirketlerden hizmet alındığı kaydedildi. Taşerona devredilen işlerin
asli iş statüsünde olduğu fakat taşeronların işin gerektirdiği uzmanlık ve
donanıma sahip olmadığı ifade edildi. Bu nedenle taşeronla imzalanan
sözleşmenin muvazaalı (danışıklı) olduğu, şartların zorlaması sonucu
yapıldığı kabul edilse dahi TTKnın kusurlu olduğu vurgulandı.
Bakanlık:
Hakkâniyet yok
Savcı
Kemal Mecit bu rapor üzerine TTK eski Genel Müdürü Rıfat Dağdelen ve beş yöneticisi
hakkında taksirle birden çok kişinin ölümüne sebep olma ve görevini kötüye
kullanmaktan soruşturma izni verilmesi için Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığına başvurdu. Bakanlığa bağlı Denetim Hizmetleri Başkanlığı, 25 Şubat
2014te savcılığa gönderdiği ret yazısında, ihalenin taşeron şirkete verilmesi
ile ölümler arasında bağ olmadığını, kurum yöneticilerine sorumluluk
yüklemenin hakkâniyetli olmayacağını iddia ederek, soruşturma izni vermedi.
Savcı
Mecit kararın kaldırılması için Danıştay 1. Dairesine başvurdu. Mecit,
itirazında, TTK yöneticilerinin, sekiz işçinin öldüğü olayda muvazaalı olarak
işi ihaleye çıkarma ve sözleşme imzalama suretiyle ölüm olayında kusurlu olduklarını
savundu.