CHP’de,
Yerel seçim öncesinde,
Bir ön seçim yaşanmıştı.
Aslına bakarsanız,
Ön seçim olmayacaktı.
Ama,
CHP İl Başkanı Devrim Dural,
Ve,
Yardımcısı Selim Cansızoğlu,
Ön seçim baskısı yaparak,
Genel merkeze,
Bu kararı aldırdı.
Tabi ön seç sonra,
Gruplar ayrıştı.
Devrim Dural,
Fırat Birkan’ı,
Selim Cansızoğlu ise,
Tahsin Erdem’i destekledi.
Öyle oldu.
Böyle oldu.
Cansızoğlu’nun ve diğer grupların desteği ile,
Tahsin Erdem,
Ön seçimi kazandı.
Akabinde ise,
Önce rakip partilere düşman oldu.
Sonra kendisine oy vermediğini düşündüğü sade vatandaşlara.
Akabinde ise,
Sıra CHP’lilere geldi.
Erdem,
CHP içinde fişleme yaparak,
Kendisinden olmayan CHP’lilere de cephe aldı.
Kini bir türlü bitmiyordu.
Hırsını da alamıyordu.
Sıra en son ise,
Can yoldaşı,
Selim Cansızoğlu’na geldi.
Cansızoğlu’nun vefası,
Cezasız bırakılmamalıydı.
Ama öncesine,
Oğlu Selcan Cansızoğlu,
Özel Kalem Müdürü yapıldı.
Ve sonra görevinden alınarak,
Sürüldü.
Yol arkadaşının oğlu…
Sır küpü Selcan Cansızoğlu!
İşte dananın kuyruğu aslında burada koptu.
Belediye başkanından sonra,
Birinci adam olan Cansızoğlu’nun,
Vefasızca görevden alınması,
Bizlere ‘Sarı Öküzü vermeyecektik’ hikayesini hatırlattı.
Başkandan sonra,
İkinci adama görülen bu muamele,
Belediyede iş barışını bozdu.
Öyle ya!
Tahsin Erdem’in bu vefası,
Herkesin gözlerini yaşarttı.
Sarı Öküz Hikayesi nedir?
Bir öküz sürüsü varmış. Çevredeki birkaç aslanın asla erişemediği… Sonra bir gün, aslanlardan biri bir hinlik düşünmüş ve sürü başına gidip, “Biz aslında sizi rahatsız etmek istemiyoruz ama şu sarı öküz çok dikkatimizi çekiyor; onu verirseniz siz de kurtulursunuz, biz de rahatlarız” demiş. Sürünün önde gelenleri toplanıp “sürünün âli menfaatleri adına” sarı öküzü kurban etmişler. Tabii kısa bir süre sonra benzer bir bahaneyle kapılarına dayanıp başka bir kurban isteyene kadar…”âli menfaatler adına” kurban vermede öyle bir noktaya gelinmiş ki, sürü küçülmüş ve sonunda aslanlara tamamen yem olmuş. O son anda, aslanlara sürekli kurban vererek kurtulacağını zanneden sürü liderleri, “Biz bu savaşı ne zaman kaybettik?” sorusuna cevap aramış. Ve bu savaşı “sarı öküzü verdikleri gün” kaybettiklerini anlamışlar.
Tahsin Erdem,
Aslında,
Selcan Cansızoğlu’nu görevden aldığı gün kaybetti.
* * * * * * * * *
CHP’liler,
Bu ara kırmızı rengi çok seviyor.
Yılbaşı da geçti halbuki.
Kırmızıya bu düşkünlük neden?
Özgür Özel,
Bir protesto başlatmış.
Ekonomik nedenlerden dolayı,
İktidara kırmızı kart gösteriyorlarmış.
Ekonomik sıkıntıların olduğu açık.
Protesto elbet edilir.
Edilecek.
Ancak,
Ana muhalefetten,
Daha gerçekçi,
Ayakları yere basan,
Komik olmayan söylemler beklerdik.
Ama,
‘Sana söz yine baharlar gelecek’ seçim sloganı gibi,
Havada kalan bir kampanya ile karşı karşıyayız.
Seçim döneminde,
Cumhur İttifakı,
Vatandaşın önüne uçak gemisi koydu.
Yani somut,
Elle dokunulur bir propaganda aracı.
Uçak gemisi propaganda aracıydı.
Millet ittifakı ne yaptı?
‘Bahar’ dedi.
‘Çiçek’ dedi.
‘Böcek’ dedi.
Bir şair gibi,
Romantik bir şiir yazdı.
Halbuki bizim toplum şiirden çok anlamaz.
Çok da sevmez.
İki kampanya arasında,
Bir fark olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
Kırmızı kart meselesi de böyle.
Yahu bir de,
Her kaleme,
Üç haneli zamlar yapmamış gibi,
Ekonomik buhranı protesto etmek için,
Tahsin Erdem de eyleme katılmaz mı?
Zam yaparken,
Elindeki kart kadar yüzü kızarmayan Erdem,
Güya zamları protesto etti.
Zonguldak’ın en pahalı kahvaltısını,
CHP’lilere,
Kilise’de yediren Osman Zaimoğlu’nun yüzü,
Elindeki kart kadar kızarmadı.
Öyle ki,
Geçtiğimiz günlerde,
AK Parti İl Başkanı Mustafa Çağlayan’ı makamında ziyaret eden,
Tahsin Erdem,
Bir daha ki buluşmada,
Mustafa Çağlayan’a kırmızı kart mı gösterecek?
Çağlayan’ın yanına kartla mı gidecek?
Vallahi şovdan başka bir şey yapmıyorsunuz.
CHP Genel Merkezi,
Sahne şovlarını seven,
İki kişiyi Zonguldak’ta bulunca,
Fırsatı kaçırmamış.
Assolistimiz Zaimoğlu,
Ve,
Ecevitimsi Tahsin Erdem!