Güzel bir türkü dinlerken, yüreğimin kapıları sallanır.
Kilidi, menteşesi pas tutmuş kapılar, türkünün sözleri ve sazın ritmiyle sarsılır.
Bir dost sohbetindeyiz.
Öğretmen Fırat Kılav sazın teline vurdukça, sözün zirvesine çıktıkça, bambaşka bir dünyaya gidiyoruz.
Yüreğimizdeki kapılar başlıyor sarsılmaya...
Sanki sazın telleri yüreğimize takılı...
Anadolu'nun ezilen ozanlarının sazından bugüne ulaşan ezgiler yakıyor yüreğimizi...
Bizi geçmişe götürüyor.
Sonra bu güne!
Sonra çok uzaklara götürüyor.
Fırat Hoca'ya, "Hocam, nedir bu işin hikmeti?" dedim!
Fırat Kılav, "Müzik, uçak bileti gibidir. İnsanı bir yerden alır, başka bir yere götürür" dedi.
Biz bu nedenle sık sık Fırat Kılav Hoca'dan bilet alıyor, başka dünyalara gidip-geliyoruz.
Sazına, sözüne, yüreğine sağlık Fırat Hocam...

Aşağılık da bir seviye! Bu, çukur bile değil!
Baseni yere yakınlarla ilgili takıntımı biliyorsunuz.
Bununla ilgili fırsat buldukça, araştırmalar yaparım.
Son okuduğum yazı şöyleydi:
"Boy kompleksi nedeniyle dünyaya bakış açılarını anlamsız şekilde nefretle dolduran bu kişiler, inanılmaz hırslı olurlar ve başkalarına zarar verirler. En ufak bir olayda dahi haklı çıkmak, üstün gelmek onların zaferidir. 'Ben de varım' demelerinin yoludur."
Şimdi şöyle geçmişe doğru gidersek, benim sorun yaşadığım tiplerin hemen hepsi bu tarife uyar!
Boy kısalığından çok bacak kısalığı sendromudur bunun adı!
Bunlar kıskanç olurlar!
Benim yaşadığım en büyük sorun budur.
Baseni yere yakın olanlar, bana rakip olabilmek için olabildiğince çirkinleşirler!
Biz bunu sorun etmeyiz!
"Allah vergisi" der, geçeriz!
Ne yapalım yani!
Boylarını uzatıp, popolarını yerden kurtaracak halimiz yok ya!
Bakın, en son biri; kıskançlığından, kompleksinden nasıl da takip ediyor bizi!
"Aşağılık" da bir seviyedir!
Hatta çukur bile!
Bu, çukur bile değil!
Bu arada; Hitler'in, Napolyon'un hep kısa boylu olduğu ve insanoğlunun başına ne geldiyse kısa boylu (baseni yere yakın) heriflerden geldiğine dikkat çekilir.
Baseni yere yakın olanın ağırlık merkezi de yere yakındır. Zira popo, insanda büyük bir kütleyi teşkil etmektedir. Bu özellik de, poposu yere yakın kişilere en zorlu virajları bile zorlanmadan alma yeteneği kazandırır.
Bu konuda yazılacak-okunacak çok şey var!
Ben sizi böyle kısa kısa bilgilendireceğim!

Meğer her şey silah ruhsatı içinmiş!
Zonguldak'ta silah ruhsatı almak isteyen bir niteliksiz dolandırıcı, tehdit edildiği iddialarıyla dosyasını büyütüyor. Ancak bu kişinin silah ruhsatı alması da mümkün görünmüyor. Her sorunu aşılsa, vergi borcunu nasıl aşacak?
Hem bu işin önü böyle aşılırsa, arkasını kim toplayacak?
O zaman siyasetçiler de, "Şuna da verelim, buna da verelim?" derse, ne olacak?
Millete "puştluk" yapıp, parasını ödemeyeceksin, sonra artistlik yapacaksın, adam sana laf söyleyince, "Bana küfür etti, karıma da etti" diye utanmadan ifade vereceksin.
Sonra da silah ruhsatı bekleyeceksin.
İddiaya girmiş arkadaşlarıyla!
"Ben bu silah ruhsatını alacağım" diye!
Ben de iddia ediyorum... Bu kişi silah ruhsatını alamayacak!
Ne iş yaptığı belli olmayan bir kişiye silah ruhsatı verilir mi?
Alsın da görelim bakalım!