Miras paylaşımıyla ilgili en sık karşılaşılan sorunlardan biri, mirasçılar arasındaki yasal hakların yeterince bilinmemesi veya yanlış anlaşılmasıdır. Bu yazıda, miras paylaşımı ve mirastan mal kaçırma konusunda bilinmesi gereken önemli noktalara odaklanacağız.

MİRAS PAYLAŞIMI NASIL YAPILIR?

Mirasbırakan, vefatının ardından uygulanması için sağlığında malvarlığı üzerinde çeşitli tasarruflarda bulunabilir. Bu tasarruflar arasında vasiyetname, miras sözleşmesi ve mirasçı atama gibi yasal olarak öngörülen ölüme bağlı tasarruf şekilleri yer almaktadır. Mirasbırakanın bu tasarruflarını gerçekleştirebilmesi için ilk adım, yasal mirasçıların belirlenmesidir. Ancak, mirasbırakan, mirasını yasal mirasçılar arasında eşit bir şekilde dağıtmak zorunda değildir. Belirli kişilere daha az veya daha fazla miras bırakabilir; hatta yasal mirasçı gruplarına girmeyen kişileri dahi mirasçı olarak atayabilir. Önemli olan saklı payları olan mirasçıların saklı paylarına tecavüz edilmemesidir.

TÜRK HUKUKUNDA MİRASÇILAR KİMLERDİR?

Türk Medeni Kanunu'na miras paylaşımı için üç mirasçı zümresi tanımlanmıştır. Bu zümreler, miras hukukundaki miras bırakanın varislerini belirleme sürecinde kilit bir rol oynamakta ve miras paylaşım oranlarının belirlenmesine yardımcı olmaktadır.

·        Birinci Zümre Mirasçılar, miras bırakanın birinci derece mirasçılarını içerir. Miras bırakanın çocukları, torunları ve onların alt soyu bu zümreyi oluşturur. Çocuklar arasında eşit miras paylaşımı yapılırken, vefat etmiş çocukların yerine, kendi alt soyu her derecede halefiyet yoluyla geçer.

·        İkinci Zümre Mirasçılar, miras bırakanın ikinci derece mirasçıları, ana ve babasını içerir. Ana ve baba eşit haklara sahip olup, vefat etmiş ana ve babanın yerine, kendi alt soyu her derecede halefiyet yoluyla geçer. Yani, miras bırakanın ana ve babası hayatta değilse, mirasçılar arasında kardeşleri ve kardeşlerinin alt soyu bulunur.

·        Üçüncü Zümre Mirasçılar, miras bırakanın 3. derece mirasçıları, büyük anne ve büyük babalarını içerir. Eğer miras bırakanın birinci zümredeki çocukları ve torunları, ikinci zümredeki ana ve babası hayatta değilse, üçüncü zümrede bulunan büyük anne ve büyük babalar mirasçı olacaktır. Eğer bu kişilerde vefat etmişse miras devlete geçer.

·        Sağ Kalan Eşin Mirasçılığı: Sağ kalan eş, miras bırakanın kan hısımı olmadığı için zümre mirasçısı olarak kabul edilmez. Ancak, sağ kalan eş, diğer mirasçı zümrelerinden bağımsız olarak kendi başına bir mirasçı konumundadır. Eşin miras payı, hangi zümre ile mirasçı olduğuna bağlı olarak değişiklik gösterir.

MİRASTAN MAL KAÇIRMA DURUMUNDA YAPILMASI GEREKENLER

Miras malının kaçırılması durumunda neler yapılması gerektiği konusunda genellikle bağışlama amacı taşıyan sözleşmelerin, örneğin satış veya ölünceye kadar bakma gibi, görünüşte yapılarak malın gizlenmesi şeklinde ortaya çıkan durumlarla karşılaşılabilir. Bu tür durumlarda, mirasçılar, muris muvazaası davası açarak kaçırılan malları terekeye dahil edebilir ve miras paylaşımı hukuki bir şekilde gerçekleştirebilirler. Muris muvazaası davası, mirasbırakanın mal varlığını azaltma amacıyla gerçekleştirilen hileli işlemleri engellemek için kullanılır ve bu sayede mirasçıların hakları korunmuş olur.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptal Davası: Miras malını kaçırma amacını temsil eden muris muvazası, miras bırakanın mirasçıları aldatarak mal varlığını saklama amacını taşır. Miras bırakan, asıl niyeti olan bir malı bağışlamak yerine, satış veya ölünceye kadar bakma gibi sahte işlemlerle devretmiş gibi gösterir. Bu durumda, mirasçılar muvazaalı tasarrufların geçersizliğini tespit etmek ve mahkemeden bu işlemlerin iptalini talep etmek amacıyla muris muvazaası davası açabilirler.

Tenkis Davası: Tenkis davası, miras bırakanın yaşarken gerçekleştirdiği ölüme bağlı tasarrufların, özellikle vasiyetname veya miras sözleşmesinin, mirasçıların saklı paylarını zedeleme veya ihlal etme durumunda başvurulan hukuki bir süreçtir. Bu dava, miras bırakanın tasarruflarının adil olmayan bir biçimde mirasçıların saklı paylarına müdahale ettiğini düşünen varisler tarafından başlatılır.

Tenkis davası, mirasın adil ve yasal bir şekilde paylaşılmasını sağlamak adına kullanılan önemli bir hukuki yoldur. Miras bırakanın tasarrufları incelenir ve saklı payların korunması temin edilerek mirasçıların hakları güvence altına alınır.

Miras paylaşımı süreci karmaşık olabilir, bu nedenle bir miras avukatı veya hukuk bürosu yardımı almak önemlidir. Uzmanlık alanındaki bilgi ve deneyim, mirasçılara doğru yönlendirmeler sağlayabilir. Türkiye'de miras paylaşımında doğru adımları atmak ve yasal hakları korumak için bilgi sahibi olmak, sağlıklı bir sürecin anahtarıdır.

Kaynak: Haber Merkezi