Şimdi bu sözü alıp, nerelere getireceksiniz, bilmiyorum.
Ama böyle bir söz var...
Bu sözün doğruluğunu geçtiğimiz gün bir magazin kulisinde test ettik!
İki karga, bir "leş"e çullanmış!
"Leş"in üzerinde yakalanan iki karga, topu amca kargaya atmışlar!
Hem de ne "top" atmışlar!
"Biz yapıyoruz ama o da yapıyor!"
Rahmetli annem, "Soy çeker, .ok kokar" derdi!
Yeğenler böyleyse, amca ile baba da farklı değildir!
Neyse, bu konuya tekrar geleceğiz!
50 yaşından sonra bizim payımıza karga kovalamak düştü!
Yazıyı, Zonguldak yöresine ait bir türküyle bitirelim:
"Zonguldak'ın üstünden karga geçiyo karga
Kız ben seni sevmiyom, dalga geçiyom dalga
A benim söm söm yarim, ah a benim güzel yarim
Bi yolcuk öpsem yarim, bir kere sarsam yarim
Öpmeyle birşey olmaz, bi yolcuk sarsam yarim"

Çömelen çömelene...
Bize ilişkilerimiz konusunda laf söyleyenlerin, sonrasında gidip çömeldiklerini görmekten büyük keyif alıyorum!
Bir de çok çabuk çömeliyorlar!
Azıcık dik durabilseler...
Çömelmek zorunda kalmayacaklar!
Ben "çömeliyorlar" diyorum!
Siz ne demek istediğimi gayet iyi anlıyorsunuz!
Bunlar da kargalar gibi sürüyle hareket ediyor, bir "leş" buldu mu, hepsi birlikte oluyorlar!
Onu da anladınız işte!

Kıssadan Hisse: Kuzuların derisi...
Rivayete göre; Şam Valisi Esat Paşa, sıfırı tüketir ve hazine boşalır. Büyük sıkıntıya düşer. Danışmanları, çare olarak Şam'daki dokumacılara fazladan vergi koymasını tavsiye eder.
Bu tavsiye üzerine Esat Paşa danışmanlarına,
"Böyle bir vergi koyarsak, ne kadar gelir elde ederiz?" diye sorar.
"Elli veya altmış kese altın elde ederiz" derler.
Bunun üzerine Esat Paşa, "Bu insanlar zaten zar-zor ayakta duruyor. Bu vergiyi nasıl ödeyecekler?" diye sorar.
"Evlerindeki altınları ve mücevherleri satarlar, Paşam" diye cevap verirler.
Esat Paşa, "Ben bu meblağı daha güzel bir yöntemle elde etsem, nasıl olur?" diye sorar. Danışmanları sessizliğe bürünür...
Ertesi gün Paşa, Müftüye bir davet göndererek, "Gece gizlice buluşalım" der. Müftü, gece Paşanın yanına gelir. Paşa, "Müftü Efendi! Bize ulaşan bilgilere göre özel hayatında şeriata aykırı davranıyor ve evinde gizlice içki içiyormuşsun. Bu durumu İstanbul'a bildirmem gerek. Ancak 'önceden seni haberdar edeyim' dedim" der. Bunu duyan Müftü Efendi, Paşaya yalvarmaya başlar. İstanbul'a haber vermemesi için Paşaya bin mecidiye vermeyi teklif eder. Paşa kabul etmez. Müftü, iki katını teklif eder. Paşa yine kabul etmez. Sonunda 6 bin mecidiyede anlaşırlar.
Sonraki gün Esat Paşa, Kadı Efendiyi davet eder. "Kadı Efendi! Rüşvet aldığın ve makamını şahsi menfaatin için kullandığına dair güvenilir kaynaklardan elimize bilgi ulaştı" der. Bu sefer Kadı Efendi, Paşaya yalvarmaya başlar. "Aman efendim, beni görevimden almayın, insanlara rezil olurum" diyerek Müftü Efendi gibi Esat Paşa ile pazarlığa başlar. Kadı ile de 6 bin mecidiyede anlaşırlar.
Sonra sırasıyla defterdar, karakol komutanı, esnaf ağası ve büyük zenginleri tek tek davet eder. Bu operasyonun sonunda Esat Paşa tam 200 kese mecidiye altını toplar. Arkasından danışmanlarını çağırır, "Şam halkına vergi koyduğumu falan duydunuz mu?" diye sorar. "Hayır Paşam, duymadık" derler. "Bakın hiçbir vergi koymamama rağmen 50 yerine 200 kese mecidiye altını topladım" der. Danışmanları, "Bunu nasıl yaptınız Paşam?" diye sorduklarında, "Kuzuların derilerini yüzmektense, koçların yünlerini kırkmak daha iyidir" cevabını verir.