Bazı küçük jestler, basit yaklaşımlar size bir mukayese şansı verir.


Olay, küçük ve önemsiz gibidir.


Ama fikri anlamda toplumdaki zihinsel körlüğü ve nasıl muamele gördüğünüzü daha iyi anlamanızı sağlar.


Sıradaki olay, tam da buna güzel bir örnek.


Zonguldak’ın merkezinden ilçelerinin en uç noktalarına kadar toplumsal gerçeklerimizi, tembelliğimizi, bu kente olan ihanetimizi özetleyen bir olay.



Haber şöyle:


Zonguldak’ın en önemli değerlerinden birisi olan, 5 bin maden şehidinin anısına yapılan ve zamanla çeşitli sebeplerle kötü bir görünüme bürünen Maden Şehitleri Anıtı, CHP Milletvekili Adayı Deniz Yavuzyılmaz’ın çabası ve önderliğiyle vatandaşlar tarafından yenilendi.


Seçim öncesinde çevre düzenlemesi yapılan anıtta eksik olan levhalar tekrar yaptırılarak yerlerine konuldu.



Anıtın Zonguldak’ın vazgeçilmez bir değeri olduğunu vurgulayan Deniz Yavuzyılmaz diyor ki;


“Daha önce seçim sürecinde Maden Şehitleri Anıtı’nda bir onarım ve iyileştirme çalışması yapmıştık. Daha önce dökülen levhalar vardı.


Onları onarıp yerlerine takmıştık.


Ancak, 5 bin maden şehidimizin birçoğunun isimlerinin yazılı olduğu levhalar hali hazırda bulunmuyordu.



İsimleri tespit ettik ve levhaları tekrar hazırlattık.


Hazır hale geldi ve halkımızla birlikte bir araya gelerek yerlerine yapıştırıyoruz.


Bu aşamadan sonra anıtımızdaki çalışmamız tamamlanmış olacak.


Burada görünen her bir levha, bizim için bir can demek.


Bu dünyadan ve Zonguldak’tan göçmüş bir aile demek.



Burada bulunan levhalar, cennete göç etmiş olan maden şehitlerimizi temsil ediyor.


Bu anıta sahip çıkmak, daha güzel hale getirmek, yeni ve daha güzel bir alana taşımak madenci evlatları olarak bizim en büyük arzumuz.


Madenci kardeşlerimizin de sorunları halen devam ediyor.


Bir toplu sözleşme süreci yaşanıyor.


Bu süreçte madencilerimizin eşit işe-eşit ücret taleplerinde direnmelerini istiyoruz.


Bizler de kendilerinin her zaman destekçisiyiz.


Taşın altına sadece elimizi ve gövdemizi değil, başımızı koyarak günün 24 saatinde çeşitli yerlerde olurken, yerin metrelerce altında çalışan kardeşlerimizin hayallerini ve isteklerini gerçekleştirmek zorundayız.”



O anıtın açıldığı günü çok iyi hatırlıyoruz.


Bırakılan karanfilleri…


Duygulu konuşmaları…


Ya sonrası…


Lahana!



Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun başında uzun yıllardır Genel Müdürlük yapan, bu kurumun parasını yöneten, maaşını tıkır tıkır alan, ama beş bin maden işçisinin isminin yazılı olduğu o şehitliği adam edemeyen, sürekli bakımını yapamayan Genel Müdür Burhan İnan iyi okusun…


Oradaki maneviyata saygı göstermeyen, mermer parçası olarak bakan Sayın İnan ve TTK’da “yöneticiyim” diye geçinenler iyi okusun…



Bu kentte “Belediye Başkanıyım”, “Emekli öğretmenim”, “Cumhuriyetçiyim”, “Atatürkçüyüm” veya başka unvanlarla gezen, halktan toplanan fahiş su paraları ve verilmeyen hizmetin karşılığında toplanan paralarla bir sürü lüzumsuz harcama yapan, incik-boncuk işlere harcama yapan Muharrem Akdemir iyi okusun…

“Ben bu kentin Belediye Başkanıysam, bu şehitliği korumak, kollamak ve güzelleştirmek benim görevim, namusum olmalı” diyemeyen Akdemir iyi okusun…

“Zonguldak’takiler hadi alıştılar buradaki kötü manzaraya, ama dışarından gelenler bize ne der?” diye düşünmeden bu kentte nefes alıp veren, ülke ülke gezen Akdemir iyi okusun…


Ve Zonguldak Belediyesi’nin Meclis üyeleri, “Maden şehitliği bu durumdaysa biz neden burada Belediye Meclis üyesiyiz arkadaş?” diye sormayan, akıl etmeyen ve sade bir vatandaşın çaresizliği ile mazeretlere sığınan Meclis üyeleri iyi okusun…



Geçmişten bu güne maden şehitlerinin kanıyla beslenen, lafa gelince aslan kesilen, ama işçi sınıfının namusuna, hatırasına bile sahip çıkma cüreti gösteremeyen, sorumluluk almayan Genel Maden İşçileri Sendikası’nın yöneticileri iyi okusun…



Ve Kent Konseyi…


Böylesi bir ayıba seyirci kalan, diğerleri gibi hayıflanmanın ötesine geçmeyen ve hiçbir yaptırım gücü olmayan, memur gelmiş, memur giden ve sivilleşememiş, Zonguldak Kent Konseyi’ne selam olsun!



TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi...


Oda Başkanı Erdoğan Kaymakçı…


Diğer yöneticiler…


“Kimse yapmaz ise, biz yaparız” demeyen Maden Mühendisleri Odası…

Önemli ve anlamlı günlerde o anıtın gövdesinden bir bir düşmüş madencilerin isimleri önünde açıklamalar yapan, ama bir levhayı yapıştırmaya yanaşmayan maden mühendisleri…

Onlar da iyi okusun!



Daha düne kadar yaşanan ve yarın öbür gün devam edebilecek ayıp karşısında tiyatro seyircisi gibi bakan, Zonguldak Valiliği, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne selam olsun…



Ve diğerleri…


Daha niceleri…


Onlar da iyi okusun…


Bir daha, bir daha iyi okusunlar…


Bu kentten nemalanan, ama bu veya benzeri ayıplara sırt çeviren, bu kentin onuruna, şerefine, ekmeğine, acısına, hüznüne ihanet edenler iyi okusun…



Demek ki, bürokrasi torbası içinde kedilerle boğuşmaya gerek kalmadan yapılabiliyormuş.


Demek ki, hiçbir bahaneye sarılmadan, hiçbir mazeret üretmeden, “Siz yapmıyorsanız, biz yaparız” denilebiliyormuş.


Demek ki, yanlış olan çok şey, yanlış olan çok kimse varmış.


Olay aslında bu kadar basit…


Boş verin Deniz Yavuzyılmaz’ın siyasi kimliğini…


Bırakın politik düşüncelerini…


Ne yaptığına bakın.


Nasıl yaptığına bakın.


Para değil, pul değil!


20 gönüllü vatandaş ile bu kenti ayıptan kurtardıkları için teşekkür ediyoruz.


Şimdilik tabii ki!



Orası yarın öbür gün yine sökülüp dökülürse, birileri utanır da el atar mı, bilemiyorum.


Bence atmazlar!


Onların kimisi sağcı…


Kimisi solcu…


Kimisi ortayolcu…


Kimisi ortaoyuncu…



İşte Zonguldak bu…


Bu yaşananlar, meseleyi, Zonguldak gerçeklerini özetlemek için yeterli.


Aynen böyle…


Her konuda aynı olduğumuz için aşamıyoruz bazı şeyleri…


Teşekkürler Deniz Yavuzyılmaz…


Teşekkürler katkı veren herkes