Çocuktum, babam rahmetli ile gece onbir sularında Karadeniz posta vapuru Anafarta ile İstanbul&[#]8217;a giden dostunu uğurladıktan sonra eve dönerken şimdiki Camlı Köşk&[#]8217;ün orada gemiye doğru bağırarak galiz küfürler eden bir adama biz de yaklaştık.


Su katılmamış tipik bir Karadeniz uşağı idi. Yanında, kucağında uyuyan yavrusuyla sinmiş bir eşi vardı. Birkaç denk ve bir de inek göç manzarasını tamamlıyordu. Babam merak etti. Etrafındakilere ne olmuş?


Laz uşağını gemide yanıltmışlar, Ereğli&[#]8217;de inecekmiş, Ereğli diye Zonguldak&[#]8217;a çıkmış. Karaya ayak basınca &[#]8216;aymış&[#]8217;, ama iş işten geçmiş, gemiye dönmesinin imkânı yokmuş. Çaresizlikten vapura sövüyor.


Yaşlı Karadenizlilerin hepsi bilir, şimdikiler cennette yaşıyor.


Bu hurda gemilerin ambarlarında insanların nasıl bir sefalet içinde hayvanlarıyla yerde yolculuk ettiklerini ayrıca uzun uzun anlatmak lazım.


Deniz de dalgalıysa, ambarların kapakları kapalı. Temiz yemeğe ve giyime alışmış insanlar deniz tutmasından, havasızlıktan, pislikten perişan oluyor.


Bunlara güverte bileti kesilirdi ve tıka basa ambara doldurulurlardı. İşte böyle bir hayhuy içinde gemisi Zonguldak Mendireğinden dönünce &[#]8220;burası Ereğli midur&[#]8221; diye sorunca birisi de &[#]8220;Ereğli&[#]8217;dir&[#]8221; demiş.


Yakın zamana kadar kömür şirketimize Ereğli Kömürleri İşletmesi denirdi. &[#]8220;He&[#]8221; deyenin de belki de aklı ona gitmiştir.


Babam adamın kolunu tuttu.


&[#]8220;Az dur beni dinle&[#]8221; dedi.


Adam: &[#]8220;Ne yapacağusun git başımdan&[#]8221; diye terslendi.


Babam:&[#]8220;Ereğli&[#]8217;de ne yapacaktın?&[#]8221;


Adam: &[#]8220;Orada tanıdıklarım vardı. Bağ bahçe edeceğtum&[#]8221; dedi.


Babam: &[#]8220;İsyan etme bunda da bir hayır vardır. Sizler hasım sahibi insanlarsınız. Hasımların seni Ereğli&[#]8217;ye gitti biliyorlar. Seni orada da bulup intikamlarını alırlar. Şimdi konuşalım lafımı kesme&[#]8221; dedi.


&[#]8220;Zonguldak Ereğli&[#]8217;den çok bereketli. Buradaki Maden Şirketi&[#]8217;nde her zaman işe girebilirsin. Dağlar tepeler ormanlar boş. İşine gelen yerde evini yapar, etrafını da çevirirsin. Sen şimdi Yeni Cami&[#]8217;nin yanına gel; helâsı, suyu var. Dükkânım oraya yakın. Gündüz sana bir dam altı buluruz hadi&[#]8221; dedi.


Orada insanlardan kimileri de sevabına bunların denklerini aldılar, ineğini kovdular, caminin yanına getirdiler.


Babam bu adamın durumunu Çarşı Karakolu&[#]8217;na da anlattı, bekçiler de tebelleş olmamışlar.


Bir zaman sonra dükkânımızda adama rastladım. Aklımda kaldığına göre madende işe girmiş, çalıştığı ocağa yakın orman içlerinde ev yapmış, ahır yapmış. Karadeniz insanı ya&[#]8230; Zamanla posta başı olmuş. Eşi her laz kadını gibi Müslüman, doğurgan, çalışkan, babama aşırı derecede kadirşinas, nur yüzlü bir kadındı.


Konuşmalarını ve giyimlerini değiştirmediler. Hiç pis giyinmediler. Onca sene sonra adam memleketine gitmiş ve öldürmüşler.


Karısı, öğüt veren babama; &[#]8220;Kanının hesabını muhakkak soracağım katili mapushaneden çıkınca. Dört oğlum var biri babasının intikamını alacaktır. Ali Amca boş yere nefesini harcama sen bu işleri bilmezsin&[#]8221; dediğini duydum.


Kadın ailesini Zonguldak&[#]8217;tan bilinmeyen yerlere taşıdı. Babama ulaşan dedikodular da katil aftan yararlanıp hapisten kurtulmuş. Kadının oğulları katilin izini sürmüşler ve İzmir&[#]8217;de onu &[#]8216;haklamışlar!&[#]8217; Cinayet şahitsiz olduğundan kim vurduya gitmiş.


Kan davası, az da olsa kıvırcıklarda da vardı. Çoğunlukla Çaycuma&[#]8217;nın köylerinde olurdu. Fakat Zonguldak&[#]8217;a göç eden Karadenizlilerin ekserisinin kan davası korkusu vardı. Zonguldak hafta geçmez cinayet haberleriyle çalkalanırdı. Bizim dükkânın sokakları Teksas Filmleri gibiydi. Çok şükür o günler artık yok.


Şimdi siz yukarıda anlattığım hikâyede &[#]8220;Yahu Ereğli yerine Zonguldak&[#]8217; çıkılır mı?&[#]8221; dersiniz. Olur olur, bakın size bir hatıramı anlatayım.


[*][*][*]


Allah rahmet etsin; ruhuna her sabah okumaya gayret ettiğim, hepimizin dostu Avukat Yılmaz Perçinel Didim&[#]8217;deki sitenin başkanlığını yapıyordu. Siteye çok emeği ve hakkı geçmiştir.


Bizim de orada evimiz var gideceğiz. Yılmaz dedi ki &[#]8220;ben de gideceğim beraber gidelim&[#]8221;. Canıma minnet. Yılmaz eşi Seval&[#]8217;le çok hoş sohbet, zevk sahibiler. Ballandıra ballandıra anlatmasını sever, damak tadı süper. Gezmesini sever, her yerleri bilir. Azıcık da iddiacıdır. Zonguldak&[#]8217;ın hak yemez avukatlarından olduğundan servet edinemedi.


Ford 20 M makaslı siteyşin bir arabam var. Tıkış tıkış doldurduk. Sabah çok erken yola çıktık. Ben direksiyonda, yanımda Yılmaz, muhabbetle Ankara Polatlı&[#]8217;yı geçiyoruz. Yılmaz her şehrin özelliklerini anlatıyor.


Bu yolları onlarca kez gidip gelmiş. Ben onun direktifleriyle sürüyorum. Afyon&[#]8217;dan sonra &[#]8220;buradan&[#]8221; dedi. Yolumuz üzerinde Denizli var. Ben de birkaç kere bu yollardan geçtiğimden, onun burada dediği yola devam ederken &[#]8220;Yılmaz, bu yeni mi açılan yol bana biraz yabancı geldi&[#]8221; dedim. &[#]8220;Ben bu yolları gözü kapalı biliyorum devam et&[#]8221; dedi. Arkada çocuklar uyuyor. Ha babam de babam, ben Denizli&[#]8217;ye yakın aklımda olanlarla geçtiğimiz civarlarda uyum sağlayamıyorum. &[#]8220;Yahu Yılmaz kızma ama yol üzerindeki tabelalar sanki başka yerlere gidiyormuşum gibi&[#]8221; dedimse de beni payladı. Derken &[#]8220;nah&[#]8221; der gibi Uşak tabelası çıksın mı? Biz mecburen Uşak&[#]8217;a girdik, meydan da bir pastanenin önüne park ettik. Kahvaltı yapıyoruz ama gülmekten durabilmek ne mümkün. Yılmaz gücenecek diye cıvıtamıyorum. Kabahati karayolları tabelalarını dikenlere yükledik.


Her şeyde var bir hayır. Uşak&[#]8217;tan Denizli&[#]8217;ye gitmek için ara yollardan sora sora geçiyoruz. Anadolu&[#]8217;nun bu güzel münbit kasabalarını ecdadımıza dualar ederek geçiyoruz.


Yol dar fakat çok güzel. Ağırdan, doya doya seyrederek, meyve bahçelerinden, bağlardan, bostanlardan nefis meyvelerini yiyerek, yurdum insanlarıyla kaynaşarak geçerek Denizli istikametinin ana yoluna vasıl olduk.


Allah razı olsun rahmetli Yılmaz&[#]8217;dan, yanıldı da böyle güzel bir gezimiz oldu.


Erken öldü çok arıyorum, hatırlıyorum.


[*][*][*]


Kandiller gelmeye başladı, biraz da ölümünüzü düşününüz. Kuran-ı Kerim&[#]8217;i hatırlayınız. Müslüman olduğunuza şükrediniz, huzurlu olursunuz.


Cemreler düştü. Tabiat canlanacak, kuşlar bülbüller şakırayacak. Kırlangıçlarım gelecek, sevinçten binamızın etrafında çığlık çığlığa pırıl pırıl dönecekler. Yuvalarını onarıp kuluçkaya yatacaklar.


Biraz ukalalık edeyim. Bizim zılbıt (hodan) dediğimiz kökten pişiriniz. (Bu yemek çok lezizdir. Ustalık ister.) Kuzu ıspanaklarımız var. Bartın&[#]8217;ın Dervandazı aklı karalı mancarı var. Marullarımız, pazılarımız, darı mancarımız, kara kabaklarımız (sütlü pişiriniz) yöremize ait nefis gıdalardır. Turfanda, sera sebzesi almayınız, köylü pırasası daha lezizdir. Market sütü ve yoğurdu sanaldır, köylününki organiktir. Marketlerde kazıklanmayınız&[#]8230;


Bu kadar peşrev yeter!


Hepinize sağlık ve mutluluklar dua ederim.