Gün içinde,
Okumalar yaparken,
İlginç bir önermeye rastladım.
‘Bir ülke veya kentin gelişmişliği kaldırımların yüksekliği ile anlaşılır’ şekline bir önerme.
Çok ilgimi çekti.
Bir yerleşim yerinin,
Medeniyete olan yaklaşımı,
Bu şekilde anlaşılabiliyormuş.
Mesela,
Avrupa kentlerinde,
Kaldırım yüksekliği 9-11 cm arasında değişiyormuş.
Türkiye’de ise,
30 cm’ye kadar çıkabiliyor.
Tabi bunda,
Yayalara tanınan,
Geniş kaldırımlarda katılabilir.
Bu nokta,
Medeniyet ölçüsü ne biliyor musunuz?
Kaldırım yüksekliğine bağlı,
Araç otoparkları…
Yani Avrupa’da,
Bir yere parke etmek yasak ise,
Park edilmiyor.
O kenti yönetenler,
Haliyle araçlar çıkar, çıkmaz derdi olmadığı için,
Yaya konforu için kaldırımları yola daha yakın yapıyor.
Engelli rampaları,
Görme engelli vatandaşlar için ulaşım parkurları…
Şimdi dönüp Zonguldak’a bakalım.
Muharrem Akdemi döneminde,
Gazipaşa’ya ‘babalar’ dediğimiz taşlar koyulmuştu.
Gerçekten de,
30 cm buluyordu.
Öte yandan,
Yağmur yağdığında,
Taşa bastığınızda,
Paçanıza suyun gelip gelmemesi de bir medeniyet ölçüsüymüş.
Zonguldak’ta,
Her iki manzara da var.
Ve bir kentin medeni ölçüsü,
Uyarı levhalarının azlık veya çokluğuna göre de belli oluyor.
Fevkani’den sonra,
Yapılan yolun oraya bakalım.
Hatta Fevkani yıkılmadan önceki dönemi de hatırlayalım.
Fevkani’ye park yasağı levhaları olmasına rağmen,
Bazen iki sıra park oluyor.
Fevkani’nin yerine yapılan yolda,
Bilme kaç tane otopark yasağı tabelası var.
Buna rağmen,
İki sıra otopark oluyor.
Zonguldak Belediyesi’nin önünde bulunan kaldırım,
Belki 30 cm’den fazla.
Medeni yöneticilerden başlamak lazım aslında.
Ama onlar,
Bu ara medeni durumlarını çok önemsiyorlar.
Neyse!
Zonguldak’ın sloganını buldum.
Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!
Yasa dışı otoparka,
Alengirli işlere,
Torpile,
Mülakata devam…
* * * * * * * * *
Zonguldak Belediyesi,
İşçi alım başvuruları devam ediyor.
Liyakat diye bağırıp,
Mülakat var diye cırlayanlar,
Adrese teslim işçi alımı yapacaklar.
‘Hak’ deyince ‘gak’ anlayanları,
Çıplak gözle izleyebiliyoruz.
Sahi,
İl Özel İdaresi işçi alımı için,
Cırlayan birileri vardı.
Omurgayı,
Doğru kelamı çok severdi.
Karakterden bahsederdi.
Yazsın iki satır şimdi de,
Bizde görelim yahu!
Ama diyemezler.
Yapılan röportajın,
Tahsilatı henüz yapılamamıştır.
O yüzden,
Bir şey yazacaksa,
Biraz bekler.
Alamazsa,
Öyle yazar.
Adamına göre kadro açılması,
Herhalde tarihte bir ilk.
Batuhan mı işe alınacak?
Yaz kızım, “İletişim Fakültesi mezunu. Ama Selçuk Üniversitesi mezunu. Fener Lisesi’nden de mezun olsun. Kilolu olsun. Saçlarına jöle sürsün. Yüzükleri olsun. Siyah rengi sevsin. Galatasaraylı olsun. Kaşları kara olsun. Sakal bıraksın”.
Şartname aynen de böyle.
Daha ne yazalım?