Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, "Bu nasıl finans krizidir ki finans sektörü kar ediyor ama piyasada ciddi bir talep daralması ve ciddi bir sektörel daralma üretimde yaşanıyor. Bunu anlamak mümkün değildir" dedi.
Akyıldız, hükümetin tutumu, maaş zamları ve KEY ödemeleri konularını değerlendirdi.
Ankara´dan Zonguldak´a gelen Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, son dönemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Ülkenin içerisinde bulunduğu şartlarla gidişatın olumlu olmadığını belirten Akyıldız, şöyle konuştu: "Olaya iki boyutlu bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu görüntünün birinci boyutu ülkemizin içerisinde bulunduğu şartlar. Sosyal şartlar, siyasal şartlar, kültürel şartlar, ekonomik şartlar. Gidişatı itibarıyla hepimizi rahatlatan şartlar değil. Bu olumsuz gelişmelerden sınırlarımızdaki en
uçtaki insanımızın başkentteki insanımıza kadar herkesin etkilendiğini ve yine 7´den 70´e kadın erkek çoluk çocuk etkilendiğimizi ifade ediyorum. Gelişmelerin değerlendirmesini yapmak ve bu çerçevede olaylara bakmak mümkün. Ancak bizim konumuz kamu çalışanları."

SOSYAL DEVLET 72 MİLYONDAN SORUMLUDUR
Anayasanın 2. maddesi gereği devletin sosyal devlet olarak öne çıktığını söyleyen Bircan Akyıldız, sosyal devletin 72 milyon insandan sorumlu olduğunu bildirdi. Ancak hükümetin ciddi bir sorumluluk üstlenmesi gerekirken ayrımcılık yaptığını öne süren Akyıldız, şunları söyledi: "Türkiye Cumhuriyeti Devleti anayasasının ikinci maddesi ´ülkede anayasa başlangıç hükümlerinde yer alan insan haklarına saygılı demokratik laik sosyal bir hukuk devletidir´ Prensibini dikkate aldığımızda devletin sosyal devlet
olma özelliğini öne çıkartmaktadır. Sosyal devlet 72 milyon insanın tamamından sorumlu olan devlettir. 72 milyon insanın doğumundan ölümüne kadar tüm ihtiyaçlarını karşılama noktasında sorumluluğu olan devlettir. Aç ve açıkta olan insanın olmaması gereken ve bunun sorumluluğunu taşıyan devlet demektir."
Akyıldız, bu anlamda çok ciddi sorumluluk üstlenmesi gereken devletin, sosyal güvenlik yasasında bile uygulamalarında ayrımcılık yaptığını söyledi.
Kamu çalışanlarının bu konuda ciddi sorunlarının ortaya çıktığını anlatan Akyıldız, şunları anlattı: "Bu sorunların giderilmesi için yaptığımız müracaatlar uygulamanın eksik ve yanlış olan noktalarındaki gelişmeler, bu yüklerin mali boyuttaki ekonomik boyuttaki yüklerin artmasına sebebiyet veren gelişmeler bizleri zor durumda bırakmaktadır. Bu nedenle sosyal devlet anlayışını hakim kılabilecek olan uygulamaların yeniden gözden geçirilerek ciddiye alınması ve uygulamaları sosyal tarafların fikirleri ve
görüşleri de alınarak yeniden başlatılması gerektiğine inanıyorum. Bu anlamda siyasi idarenin ´küstüm oynamıyorum´ politikasını bırakıp bir an evvel ekonomik sosyal konseyin toplantıya çağırılarak bu konseydeki değerlendirmeler ışığında gündem oluşturulması ve oluşturulacak olan gündeme sırasına göre de ekonomik sosyal konseyde konuların gözden geçirilmesini zorunlu görüyoruz."
Birinci sırada görüşülmesi gereken konunun elbette sosyal güvenlikle ilgili konu olduğunu anlatan Akyıldız, sözlerine şöyle devam etti: "Bunun içerisinde emeklilik ve genel sağlık sigortası öne çıkmaktadır. Bunları değerlendirirken siyasi idare sosyal sorumluluğunu bilmek zorundadır. Ancak bu güne kadar uygulamalarda yük dar ve sabit gelirlilerin üstüne yıkılmıştır. Devletin karşılaması gereken bir takım sorumlulukta açığın kapatılması kara deliğin kapatılması olarak ifade ediliyor. Sosyal güvenlik
sistemine devlet katkısını açık olarak görmek veya kara delik olarak görmek bize göre en büyük ayıptır."

2010 YILI BÜTÇESİ
Ekonomik gelişmelerdeki uygulamaların daha vahim olduğunu söyleyen Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, 2010 yılı bütçesinde kamu çalışanlarının olmadığını söyledi. Krizin faturasının dar ve sabit gelirlilere kesildiğinin çok açık ve net olarak görüldüğünü ifade eden Akyıldız, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ekonomik gelişmelerdeki uygulamalar çok daha vahim. Ekonomik gelişmelerin devlet açısından en önemli göstergesi merkezi idare bütçesidir. 2010 yılı için hazırlanan bütçe TBMM´ye sunulmuştur. Bu bütçede
sosyal devlet yoktur. İşin ilginç tarafı bu bütçede kamu çalışanı da yok. O yüzden biz bütçedeki rakamların değerlendirilmesi TBMM´nin ilgili komisyonlarında görüşülürken konular ve genel kurulda görüşülürken konular yeniden değerlendirmeye tabi tutulmalı. Bu nedenle kriz sonrası sürecin yaşandığı dönemde krizin faturasının kime kesildiği çok net olarak görülmekte dar ve sabit gelirliye yük bindirilmektedir. Bizim buradan beklentimiz krizin faturasının adil bir şekilde dağıtılması dar ve sabit gelirlinin
mutlaka desteklenmesi ve bunun mutlaka bütçeye yansıtılması gerekli. İlgililerimizin ve yetkililerimizin en üst düzeyde ifadeleri Türkiye bu krizden ya etkilenmeyecek ya da teğet geçecekti. Ama ilginçtir ki krizin ne şekilde geçtiğini en iyi vatandaş bilmektedir."
Akyıldız, 100 binin üzerinde iş yerinin kapatıldığı, 1 milyon 200 bin çalışan kayıtlı işçinin işini kaybettiği bir ekonomik gelişmeyle karşı karşıya olduğumuzu söyledi. "Bunun neresi teğet geçmiştir" diye soran Akyıldız, bu ifadeyi kullanan yetkili ağza bunu sormak gerektiğini söyledi.

ZAMLARDAN UTANIYORUZ
Hükümetin utanılan yüzdeliklerle maaş zammı verdiğini söyleyen Bircan Akyıldız, bu zamları ifade etmekten utandıklarını anlattı. Bankerlerin yıllık bilançolarını yüzde 40 üzerinde kapattığını anlatan Akyıldız, piyasaların canlandırılmasının talep artışına bağlı olduğunu daha önce de söylediklerini ifade etti. Dünyanın krizden talep artışı ile kurtulduğunu söyleyen Akyıldız, şöyle konuştu: "O maaş zamlarının yüzdeliğini utanmazlarsa siyasetçilere bırakıyoruz. Onlar ifade etsin. Biz utanıyoruz, bizim
ağzımıza yakışmıyor. Kamu çalışanları emekliler dul ve yetimler bu krizden en büyük yükü çekerek çıkmak zorunda kalmışlardır. Krizi finans krizi olarak anlatmaya çalışmışlar ama çok ilginf konseydeki değerlendirmeler ıç bir şey faturayı dar ve sabit gelirli öderken bankalar, bankerler yüzde 40´ın üzerinde yıllık karla bilançolarını kapatmışlardır. Bu nasıl finans krizidir ki finans sektörü kar ediyor ama piyasada ciddi bir talep daralması ve ciddi bir sektörel daralma üretimde yaşanırken finans sektörü
kar ediyor. Bunu anlamak mümkün değildir."
Türkiye Kamu-Sen olarak şubat ayından bu yana "piyasaların canlandırılmasının talep artışına bağlıdır´ dediklerini anlatan Akyıldız, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu yüzden talep artışını karşılamak için devletin mevcut emisyon hacmini yüzde 3 olan ve dünya ortalaması yüzde 6 olan emisyon hacmini yüzde 1 artırarak ciddi bir şekilde harcama çeki projesini hayata geçirmeyi ve bu projeyle 5 milyon ailenin aylık 1 milyar TL, yıllık 12 milyar TL´lik finans kaynağının da emisyon hacmi genişletilmesiyle
karşılanarak uygulamaya konulmasını ve yansımalarıyla birlikte yaklaşık 40 milyar TL´lik bir ekonomik genişlik kazandırılmasının uygun olduğunu söylemiş kampanyalara ortak olmuştuk."
Ücret konusunda zam artışı uygulaması dışına çıkarak farklı bir yöntemle maaşlara zam yapılmasını istediklerini belirten Bircan Akyıldız, Toplu İş Sözleşmesi masasında Başbakan´ın sendikaları hiçe saydığını öne sürerek şunları söyledi: "Ücret artışı konusundaki değerlendirme, zam artışı uygulaması noktasındaki değerlendirmenin dışına çıkarak farklı bir yöntemle ücretlerimize zam yapılmasını istedik. Bunun birinci noktası harcama çeki projesinin uygulamaya konulmaması nedeniyle bize göre kadük kalan
ekonomik destek bir anlamda bunu destekleyecek olan ve seyyanen gerçekleştirilecek olan bir zam talebiydi. Başbakan´ın, Toplu Görüşmelerden Sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu´nu alarak İstanbul´da yaptığı bir açıklama vardı. 375 sayılı kararname. Bu kararname ile ilgili açıklama yaparken Başbakan, Toplu Görüşme Masası´nda bulunan sendikaları hiçe sayarak silindir gibi ezme hevesiyle bu zamları, bu ücret artışlarını, ´biz yaptık, sendikaların bu konuda hiç desteği yoktur´ diyerek bir de hava atarak
uygulamaya koyduğu 375 sayılı kanun hükmünde kararnamenin uygulamanın devam ettirilmesini istedik. Çünkü Başbakan, ´Bu uygulama 2012 yılına kadar devam edecek. Özellikle ek ödeme, yan ödeme, bir takım destek ödemelerinin arasındaki eşitsizlik ortadan kalkacak. Eşit işe eşit ücret uygulaması gerçekleştirilecek. Böylece adalet sağlanacak´ demişti. Bu uygulama için de ´2012 yılı sonuna kadar da kaynak sorunu yok´ demişti. Biz şimdi bunun devam ettirilmesi konusunda ayrı ayrı artışlar yapılmamasını herkese 110
TL´lik bir artış sağlanmasını istedik."
Maaş zammı olarak verilen yüzde 2+2´lik payın Başbakan´ın talimatıyla yüzde 2,5+2,5 olarak artırıldığını anlatan Akyıldız, Başbakan´a teşekkür edecek halleri olmadığını söyledi. Uzun süredir gelir dağılımındaki adaletsizliği gidermenin mücadelesini verdiklerini ifade eden Akyıldız, sözlerine şöyle devam etti: "Karşılaştığımız rakam yüzde 2+2 olunca parasal boyutta pazarlık yapmanın anlamsız kalacağını bildiğimiz için bizim anlaşma sağlayamayacağımızı ifade ettik. Tartışmaya girmedik. Ertesi günkü toplantı
da Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, ´Ya biraz pazarlık etseydik. Ba onseydeki değerlendirmeler ışbakan çok üzüldü. İşçilere 2010´da yüzde 2,5+2,5 verdik. Memurlara yüzde 2+2 olmaz. Başbakanın talimatıyla bunu yüzde 2,5+2,5 yaptık´ dedi. Yani Sayın Başbakan bize acımış. ´İşçilerden az zam yaptım´ diye, yarım puan artırmış. Bizim başbakana teşekkür edecek halimiz yok. Bu rakamlarla başbakana teşekkür edilmez. Türkiye´de 7 senedir yaşadıklarımızın, 7 senedir ülkedeki gelir dağılımındaki adaletsizliklerin ortaya
koyduğu sonuçlar teşekkürü değil ama ciddi bir bedduayı gerektirmektedir. Gelir dağılımındaki adaletsizlikler nedeniyle gayr-i safi milli hasıladan hakkımızı alamıyoruz. Hakkımızı helal etmiyoruz."


KEY ÖDEMELERİNİN MUHATABI HÜKÜMETTİR
KEY ödemelerinin kangren haline döndüğünü söyleyen Bircan Akyıldız, kendilerine konunun muhatabının Ziraat Bankası Genel Müdürü olarak gösterildiğini, Genel Müdürü ziyaret ettiklerinde de ilginç bir durumla karşılaştıklarını ifade etti. Ziraat Bankası Genel Müdürü´nün de KEY alacağının olduğunu anlatan Akyıldız, şöyle konuştu: "KEY hesaplarının ödenmesi konusunda bir şeyler yapıldı. Ya eksik ödendi ya hiç ödenmedi. Konunun muhatabı olarak bize Ziraat Bankası Genel Müdürünü gösterdiler. Genel Müdürü
ziyaret ettik. İlginçtir genel müdür bile KEY hesabındaki parasını alamayanlardan, ismi bulunmayanlardan. Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş´un da ismi yok. O da para alamayanlardan. Peki bu işin muhatabı kim? Muhatabını arıyoruz. Hazine müsteşarlığına gidiyoruz. ´Biz muhatabı değiliz´ diyorlar. Hiç kimse sorumluluk üstlenmek istemiyor. Hiç kimse konunun muhatabı olmak istemiyor. Ama bize göre bu konunun muhatabı siyasi iradenin kendisidir. O yüzden bu sorunu çözmek zorundadır."
Toplantıda Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Salih Alemdar´ın yanı sıra Türkiye Enerji Sen Genel Sekreteri Ahmet Özcan ve sendika üyeleri de hazır bulundu
Editör: Pusula Gazetesi