Gazeteci Seyfi Boyraz’ın Özgür Halkın Sesi internet sitesinde “İşte Akın Kavi ve cüruf gerçeği” başlıklı yazısı şöyle:

İŞTE AKIN KAVİ VE CÜRUF GERÇEĞİ
Prensip olarak gazeteci meslektaşlarımla kişisel konularda polemiğe girmeme gibi bir karar almıştım.
Defalarca başka gazeteciler tarafından köşe yazılarında eleştirilmeme rağmen hep susmayı tercih ettim.
Ama bir arkadaşımız var ki bazen isim vererek, bazen ima ederek hakkımda sallamakta ısrar ediyor.
Sanırım cevap vermiyorum diye de meydanı boş buluyor.
Ben öyle bu arkadaş gibi ima edip, ortaya da yazmayacağım.
Bahsettiğim kişi Akın Kavi.
Son zamanlarda cüruf meselesi üzerinden şahsımı hedef alıyor.
Neymiş efendim ben cüruf firmasına danışmanlık yapmışım.
Neymiş efendim ben Akın Kavi’yi ve Elmas TV’yi Basın Konseyi’ne şikayet etmişim.
Akın Kavi’yi Basın Konseyi’ne şikayet eden Ege Doğa Geri Dönüşüm şirketinin sahibi Erdoğan Erdem’dir.
Aslında Akın Kavi’nin bana saldırmasının nedeni cüruf veya Basın Konseyi’ne şikayet edilmesi değil.
Akın Kavi’nin bana saldırmasının nedeni benim cüruf firmasına danışmanlık yapmam da değil.
Asıl mesele Ali Rıza Tığ ve Pusula Gazetesi’nin ortaya çıkardığı ve şantaj iddiasına konu olan dekontlar.
Akın Kavi bu dekontların benden çıktığını düşünüyor.
Tıpkı Basın Konseyi’ne benim şikayet ettiğimi düşündüğü gibi.

Bugüne kadar susmam, Akın Kavi ile polemiğe girmemem, korktuğum anlamına, birşey bilmediğim anlamına gelmesin.
Ben Akın Kavi le Elmas TV’de de çalıştım.
Ama benim ekmek yediğim tekneye tükürmek gibi bir karekterim yok.
Çalıştığım yerde yaşananlar, çalıştığım yerde kalır.
Çok iyi sır saklayan birisiyimdir.
İnsanların sırlarını, şahsi meselelerime, özellikle de mesleğime konu etmem.
Ama bakıyorum, aylardır izliyorum, Akın Kavi’nin şahsım ve sözkonusu cüruf ile ilgili yazdıklarını okuyorum.
Akın Kavi bu işi mahalle kavgasına dönüştürmek için elinden geleni yapıyor.
Bu iş mahalle kavgasına dönerse, herkesin kirli çamaşırları da ortalığa saçılır.
Benim kendi adıma bir kaygım yok.
Madem mahalle kavgası çıkarmak istiyorsun, hodrimeydan.
Herkes eteğindeki taşı döksün.

Gelelim cüruf meselesine.
Cüruf firması bu bölgeye geldiğinde, koşa koşa gidip ilk haberi yapan ve cürufu öven Elmas Tv ve Akın Kavi’dir.
Bugün cüruf tesisini kapattırmakla övünen Akın Kavi, kendi deyimiyle cüruf firmasından röportaj için 200 bin lira  para almış.
Bunu ben iddia filan etmiyorum, zira bu Akın Kavi’nin kendi açıklaması.
Cüruf firmasının tanıtımını yapan ve cürufu ilk olarak zararsız olarak kamuoyuna duyuran Elmas TV’dir.
Elmas TV’nin 14 Ekim 2021 tarihinde, Ege Doğa Geri Dönüşüm AŞ. Müdürü Durmuş Oral ile yaptığı 10 dakika 12 saniyelik röportaj hala internette duruyor.
Yasa gereği bu görüntüler RTÜK kayıtlarında da var.
Cüruf firmasının yetkilisi Durmuş Oral’ın açıklamasını Elmas TV şu şekilde kamuoyuna sunuyor;
‘Ereğli’de faaliyet gösteren Ege Doğa Geri Kazanım Anonim Şirketi Genel Müdürü Durmuş Oral Elmas Televizyonu mikrofonlarına konuştu. Ereğli Demir Çelik Fabrikası’ndan çıkan cürufu tesislerinde işleyerek geri dönüşüm sayesinde çöken yol, köprü, bataklıkların kurutulması ve dolgu malzemesi olarak kullanmayı planladıklarını belirten Oral; “Bizim kullandığımız cüruflar tehlikeli atık grubunda değildir, tehlikesiz atık grubundadır. Çevreye hiçbir şekilde zararı yoktur. Hatta bu işlerin yapılması ile birlikte çevreye faydalı bir yapı malzemesi olarak da adlandırabiliriz” dedi.’
Elmas TV’nin haberine göre cüruf 2021 yılında neymiş?
Çevreye hiçbir şekilde zarar vermezmiş.
Cüruf tehlikeli atık gurubunda değilmiş.
Çöken yol, köprü, bataklıkların kurutulması ve dolgu malzemesi olarak kullanılırmış.
Yani Sayın Akın Kavi, cüruf firmasından kendi itirafıyla 200 bin lira, kimi iddialara göre ise 2 milyon liradan fazla para alınca cüruf sütten çıkmış ak kaşık oluyor.
Bakar mısınız gazeteciliğe, haberciliğe…
Cüruf firması para verdiği sürece, cüruf çevreye, doğaya ve insanlara bir zarar vermiyor.
Cüruf firması para verdiği sürece, cüruf tehlikesiz atık.
Ama cüruf firması para vermeyince, cüruf en tehlikeli atık oluyor.
Para vermeyince cüruf çevre ve doğayı katleden bir atığa dönüşüyor.
Yani Akın Kavi’nin cüruf karşıtlığı gazeteciliğe ve haberciliğe değil, cüruf firmasının para verip vermemesine bağlı.
Bu bir iddia değil.
Ben iddia etmiyorum.
Gerçeği yazıyorum.
Söylediklerimin gerçek olduğunu anlamak için yapmanız gereken şey çok basit.
Girin internete.
Google’ye ‘Elmas TV, cüruf, Erdoğan Erdem, Erdemir’ yazın ve çıkan sonuçların tarihlerine bakın.
Sayın Akın Kavi ve Elmas TV, 14 Ekim 2021 tarihinde 200 bin lira karşılığında cüruf firmasının müdürü ile yaptıkları röportajdan kaç ay sonra cüruf firması hakkında haber yapmaya başlamış.
14 Ekim 2021 tarihinden sonra, cüruf firması aleyhinde çıkan haberin tarihi arasında kaç ay var?
Elmas TV ve Akın Kavi 1 yıla yakın süre neden cüruf meselesine sessiz ve tepkisiz kamış?
İşte tüm bu soruların cevabı haberlere konu olan dekontlarda saklı.
Sadece dekont değil, cüruf firmasının sahibi Erdoğan Erdem ile yapılan WhatsApp yazışmaları da var.
Erdoğan Erdem’in bir gazeteci ve Akın Kavi’ye açtığı şantaj davasının dosyasında bu yazışmalar ve banka dekontları mevcut.
Hatta Çoşkunoğlu meselesindeki ses kayıtlarında da Akın Kavi’nin cüruf firmasından 200 bin dolar istediğini itiraf ettiği konuşuluyor.
Bir gazetecinin, bir firmaya, bir iş insanına, bir siyasetçiye danışmanlık yapması gayet doğal ve etik bir durum.
Bir gazetecinin bir firmadan para alarak, o firmayı tanıtması da gayet doğal.
Ama bir gazetecinin para alıp tanıtımını yaptığı firmayı, para vermediği zaman eleştirmesi, hedef haline getirerek ısrarlı yayınlar yapması sizce ne kadar etik ve ahlaki?..
Hazır konu açılmışken ben buradan Vergi Dairesi başta olmak üzere devlet yetkililerine sesleniyorum ve göreve davet ediyorum.
Sayın Akın Kavi 14 Ekim 2021 tarihinde Elmas TV’de yayınlanan Ege Doğa Geri Dönüşüm AŞ müdürü Durmuş Oral’ın açıklamaları karşılığında 200 bin lira tanıtım bedeli aldığını söylüyor.
Lütfen açıklar mısınız?
O tarihte Ege Doğa Geri Dönüşüm AŞ’ye, Elmas TV tarafından kesilen 200 bin liralık bir fatura var mı?
Yine Elmas TV tarafından söz konusu firmaya kesilen 20 bin lira ve 50 bin lira tutarında kesilen faturalar var mı?
Cüruf olayını ve cüruf firması ile olan ilişkimi açıklamış oldum sanırım.
Şimdi Sayın Akın Kavi, bir taraftan Zonguldak Valisi Sayın Osman Hacıbektaşoğlu’na cüruf
tesisi kapattığı için teşekkür ediyor.
Sayın Valiye methiyeler düzüyor.
‘Devlet yanımda, devletle iyi ilişkilerim var’ görüntüsü veriyor.
Diğer taraftan Zonguldak Milletvekili Sayın Muammer Avcı’yı kendine kalkan olarak kullanıyor.
Devlet bu durumun farkında.
Devleti kandırmak her babayiğidin harcı değil.
Devlet kanmaz.
Devlet uyumaz.
Devleti öyle valisine, kaymakamına süslü kelimeler yazarak kandıramazsın.
Ama maalesef milletvekili Muammer Avcı bu durumun farkında değil.
Kendini kullandırıyor.
Bakın Elmas TV ve Akın Kavi Ak Parti İl Başkanı Mustafa Çağlayan’a yapmadığını bırakmadı.
Sistematik olarak yazıyor.
Muammer Avcı’ya bu kadar yakın olan birisi, Ak Parti İl Başkanı’nı itibarsız hale getirecek, sistematik olarak her gün gündeme taşıyacak, siz milletvekili olarak sessiz kalacaksınız…
Bunun iki açıklaması olabilir.
Ya bu yazıları milletvekili Muammer Avcı yazdırıyor yada Muammer Avcı’nın Akın Kavi’ye bilmediğimiz bir gebeliği var.
Milletvekili Sayın Muammer Avcı bu durumu iyi analiz etmeli.
Kendini kullandırmamalı.
Veya bir basın kuruluşunu bu şekilde kullanmamalı.
Eğer iki taraf da kendini bu şekilde kullandırmakta ısrarcı olursa, bunun Zonguldak’a zarara olur.
Zonguldak insanına zararı olur.
Yazımın başında da dediğim gibi bir gazeteci olarak bir başka gazeteciyi yazmaktan keyif almıyorum.
Bu işin mahalle kavgasına dönüşmesini de istemiyorum.
Elmas TV’de bir süre çalıştım.
Elmas TV’de ekmek yedim.
Ama Akın Kavi mahalle kavgası çıkarmakta ısrarlıysa, bu kavgadan kaçacak da değilim.
Ben öyle Sayın Kavi gibi isimsiz, ima ederek yazmam.
Bugün olduğu gibi bundan sonra da isim vererek yazarım.
Bu mesleği kuralına göre yapacaksın.
İma ederek, isim yazmayarak, belge sunmadan insanları zan altında bırakmak bu mesleğin etik olmayan tarafıdır.
Onun için Sayın Kavi’yi de bu mesleği etik olarak yapmaya davet ediyorum.
Milletvekilini arkana alıp, sadece onun çıkarlarını gözeterek gazetecilik yapamazsın.
Devlete selam çakıp, devletin bürokratlarına süslü kelimelerle methiyeler düzerek devleti kandıramaz, milleti de buna inandırmazsın.

Kaynak: Haber Merkezi