AK Parti'nin eski topları Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun ayrı ayrı parti kuracağı gündeme düşünce siyaset kulisleri hareketlendi.

Özellikle Ali Babacan'ın resmi olarak parti kuracağını duyurması, gözleri AK Parti ve MHP'de yer bulamayan isimlere çevirdi.

Bir siyasi rüzgar esse, Zonguldak Merkez'de ilk akla gelen isim AK Parti'nin kurucu İlçe Başkanı Halit Gülay oluyor.

Duruşu nedeniyle AK Parti'de bir türlü istediği noktaya gelemeyen Halit Gülay'ın adı, bu kez Ali Babacan'ın partisi için geçiyor.

MHP İl Başkanlığı'ndan ayrıldıktan sonra özellikle yerel seçimlerdeki tavırlarıyla MHP'den tamamen kopan Metin Soydaş, olması gerektiği gibi MHP'den istifa etti. İstifasını "Gördüğüm lüzum üzerine" şeklinde açıklayan Soydaş'ın, yeni bir partide birinci adam olması mümkün değil.

Bu iki isim de Zonguldak siyasetinin yıpranmış isimleri.

Yeni parti, yeni isimlerle yola çıkmalı.

Eski, yıpranmış isimlerle yeni parti olur mu?

Üstelik bu isimler "Babacan" değiller!

Daha Babacan isimler bulmak lazım.

Ereğli'de AK Parti'den dışlanınca Büyük Birlik Partisi'ne geçen eski Belediye Başkanı Hüseyin Uysal, hızını alamayıp Ali Babacan'ın partisine gider mi?

Eski Milletvekili Ercan Candan, Ahmet Davutoğlu ile mi, yoksa Ali Babacan ile mi hareket eder?

Faruk Çaturoğlu siyaseten boş durur mu?

Ahmet Davutoğlu mu, Ercan Candan mı der?

Özcan Ulupınar, bu sıkışıklıkta böyle bir girişime tevessül eder mi?

Ancak saydığımız isimlerin içinde, yeni bir partiye ivme kazandıracak tek isim Özcan Ulupınar'dır.

Siyasete döneceğine ihtimal vermiyorum.

Üreticiye kol kanat olmak...

Zonguldak Belediyesi, yol kenarlarında, kaldırımlarda ürettiği ürünleri satan insanları zabıta marifetiyle kaldırıyor.

Biz, yol ve kaldırım işgaline kesinlikle karşıyız.

Ama üretim yapan insanların, müşteriye daha kolay ulaşmasını sağlamak zorundayız.

Üretimi teşvik etmek için bu kolaylığı sağlamak, hepimiz için bir vatandaşlık görevi olmalı.

Efendim; bu satıcıların bazıları, halden aldıkları ürünleri satıyormuş.

Bu işin kolayı var.

İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, üreticinin bahçesine gider; gerçekten üretim yapıyor mu bakar.

Kendisine bir üretici belgesi verir.

Bu üretici belgesi olmayan, gelip orada satış yapamaz.

Eğer halden ürün alıp satarsa, belgesi iptal olur.

Sorunu çözmek bu kadar basit.

Ama biz balıkçıya, mısırcıya, erikçiye, simitçiye yol verirken; bu toprağın insanına, ürettiği ürünü sattırmazsak olmaz.

Marketler kaldırım işgal ederken göz yumarsak, çay ocakları yola taşarken ses çıkarmazsak, ürettiği ürünü satana müdahale etmek olmaz.

Bu sorun sadece Zonguldak Belediye Başkanı Doktor Ömer Selim Alan'ın sorunu değildir.

Tüm ilçe ve belde belediyelerinin sorunudur.

Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş'ın, İl Özel İdaresi, Belediye Başkanları, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile görüşerek bu soruna köklü bir çözüm bulmasını bekliyoruz.

Zonguldak insanının ocaklarda ölmesine, zabıtalar tarafından itilip kakılmasına göz yumamayız.

Zonguldak Milletvekilleri Polat Türkmen, Ahmet Çolakoğlu, Hamdi Uçar, Deniz Yavuzyılmaz ve Ünal Demirtaş'tan da insanımıza sahip çıkacak tavır bekliyoruz.

Çok güzel hareketler

Son dönemde Zonguldak Merkez'de çok güzel hareketlere tanık oluyoruz.

"Medya okur yazarlığı", çağımız insanı için çok gerekli hale geldi.

Zonguldak'ta herkes Pusula okur yazarı oldu, ama bakın ben size neler anlatayım.

Bazı internet sitelerinde köprünün yıkılmamasıyla ilgili haberler görüyorum.

Çünkü o internet sitesi, köprünün altından yayın yapıyor!

Aynı site, çok katlı otoparkla ilgili sağa sola mesaj atıyor.

Bir başka site, belediye başkanına sürekli yağ çekiyor.

Devam eden inşaatın ruhsat sürecinde sorun çıkmasın diye.

Kimisi otobüsünü, kimisi gemisini yüzdürmenin derdinde.

Biz "Kendini değil, kentini düşünen gazete" deyince rahatsız oluyorlar!

Ama işin özü bu.

Doğru okuyup, doğru yazmak lazım.

Yazılanları kaldırmamak lazım!