Devrek TSO&[#]8217;da iki grup yarıştı. Gruplardan birinin lideri Mehmet Oktay, diğerinin lideri Haldun Hacıkulaoğlu idi. Hacıkulaoğlu, meslek grubu seçimlerinde sandıkta kaldı. Hacıkulaoğlu ile hareket edenler, Mehmet Oktay&[#]8217;ın listesinden Ertan Civak&[#]8217;a başkanlık teklif ettiler. Aynı listeden bir ismi daha ikna edip yönetimi ele geçirdiler. Buraya kadar her şey normaldi. TSO Başkanı seçilinceye kadar kamuoyunun hiç tanımadığı Ertan Civak, odaya yasal olarak teslim etmesi gereken evrakları teslim etmeyince, seçilme yeterliliğini kaybettiği konuşuldu. Bu durum Ertan Civak&[#]8217;ın TSO Başkanlığı&[#]8217;ndan düşmesi anlamına geliyor. Sorun, bugün-yarın bir şekilde çözülecek. Ertan Civak, dün gelişmeleri yalanlayan bir açıklama gönderdi. Hem de &[#]8220;TSO Yönetim Kurulu Başkanı&[#]8221; sıfatıyla&[#]8230; &[#]8220;Acaba bu açıklama doğru mu?&[#]8221; diye teyit etmeye çalıştık. Devrek TSO&[#]8217;nun böyle bir açıklamadan haberi yoktu. Gerisini siz düşünün&[#]8230;

Bahtsız bedevi misali&[#]8230;

Zavallı Zonguldak. Bahtsız bedevi gibi&[#]8230; Yıllar sonra adam gibi bir asfalt görecekti.

Gökyüzünün dibi delindi. Her yer battı. Bir uğursuzluk var, bu kentin üzerinde. Ne yapsak olmuyor. Okutsak mı, üfletsek mi? Kurşun döktürsek mi? Koca bir şehri okutamayacağımıza, üfletemeyeceğimize, kurşun döktüremeyeceğimize göre, Zonguldak adına Belediye Başkanı Muharrem Akdemir&[#]8217;i göreve çağırıyoruz. Ne olur, bir okun başkan. Kır şu şanssızlığı.

Kıssadan Hisse: Göz çukuru&[#]8230;

Halinden yoksul olduğu anlaşılan bir adam, deniz kenarında oltayla balık tutuyordu. Tesadüfen oradan geçmekte olan ülkenin padişahı, bu gariban adamla ilgilendi ve ona, "Oltana ben burada iken ilk takılan şey ne olursa sana onun ağırlığınca altın vereceğim" dedi. Biraz sonra oltaya takıla takıla ortası delik bir kemik takıldı. Hükümdar balıkçıya, "Ne yapalım, şansın bu kadar, oltana ağır bir şey takılmadı" diyerek alıp sarayına götürdü. Saraya varınca adamlarına, balıkçıya elindeki kemiğin ağırlığınca altın vermelerini emretti. Kemiği terazinin kefesine koydular, öbür kefesine de altın koymaya başladılar. Beş, on, yirmi, elli diyerek altınları koydular, ama kemik yerinden oynamıyordu. Görünüşte dört-beş altını zor tartar göründüğü halde, tahminlerin on misli üzerinde altın koydular, kemik bana mısın demedi. Altını doldurmaya devam ettiler, terazinin kefesi doldu-taştı, ama kemik tarafı yerinden kımıldamıyordu. Bunda bir sır olduğunu anladılar. Bir bilgeyi çağırıp bu sırrın ne olduğunu sordular. Bilge, kemiği eline alıp şöyle bir baktıktan sonra şu açıklamada bulundu: "Bu kemik açgözlü bir insanın göz çukurudur. Siz bunu tartmak için bütün hazineyi koysanız, yine yerinden oynamaz. Çünkü doymaz. Ama bir avuç toprak bunu doyurur."

Nitekim bir avuç toprak alıp terazinin kefesine koydu ve kemik yukarı kalkıverdi.

Günün Fıkrası: El arabası&[#]8230;

Temel&[#]8217;in bir koyunu varmış, bir türlü gebe kalamıyormuş. Temel, düşünmüş-taşınmış ve nam salan koçun sahibi İdris ile konuşmaya karar vermiş. İdris, &[#]8220;Tamam, koyunun koçum ile çiftleşebilir, ama 5 liranı alırım&[#]8221; der. Bunu seve seve kabul eder Temel ve ertesi sabah koyununu el arabasına oturtur, İdris`in yolunu tutar. Koyun ile Koç çiftleşir. Ama Temel tedirgindir, &[#]8220;Ya gebe kalmazsa?&[#]8221; diye sorar: &[#]8220;Koyunun gebe olduğunu nereden anlayacağım?&[#]8221;

İdris, &[#]8220;Sabah kalktığında eğer ayakta ise gebe değil, eğer yatıyorsa gebedir&[#]8221; der. Sabah olur. Temel koşarak gider ağıla, ama koyun ayaktadır. Oflayıp yine el arabasına koyunu koyup İdris´in ağılına gider. İdris bu sefer 3 TL alır. Aynı şeyi söyler İdris: &[#]8220;Ayakta ise gebe değil, yatıyorsa gebe...&[#]8221;

Sabah olur, ancak yine koyun ayaktadır. Yine gider İdris´in ağılına ve bu sefer ona acıyan İdris 1 TL´sini alır ve hayvanlar yine çiftleşir. Takip eden gün Temel telaşından hiç ağıla gitmek istemez ve karısı Fadime´ye seslenir: &[#]8220;Şu ağıla bi baksana koyun ne alemde, ayakta mı, yatıyor mu?&[#]8221;

Fadime gider, bir zaman sonra geri gelir. Temel sorar: &[#]8220;Eee, koyun ne durumda, ayakta mı yatıyor mu?&[#]8221;

Fadime gülerek cevap verir: &[#]8220;Ne ayakta, ne de yatıyor, el arabasına binmiş seni bekliyor...&[#]8221;

Günün Sözü:

Parayı kazanmadan harcamaya nasıl hakkımız yoksa, mutluluğu da üretmeden tüketmeye hakkımız yoktur.

Bernard Shaw