Zonguldak'ın en önemli projelerinden biri de Lavuar Alanı...

Hayata geçmesi için bekleniyor.

Hayata geçtiğinde kente farklı bir hava gelecek.

Gerçi 2010 yılından bu yana projede birçok değişiklik yapılsa da...

Tam 10 yıl oldu yıkılalı, 10 yılda bir projeyi hayata geçiremedik.

Ne belediye başkanları gördü bu proje; Secaattin Gonca, İsmail Eşref, Muharrem Akdemir, Ömer Selim Alan.

Son gelen Belediye Başkanı Ömer Selim Alan ise Lavuar Alanı Projesi'ni hayata geçirmek istiyor.

Ben hep diyorum; Başkan Alan, Lavuar Alanı Projesi'ni hayata geçirirse, tarihe adını altın harflerle yazdırır.

Çünkü halk bunu bekliyor.

10-15 yıldan beri bekliyor.

Zonguldak Nostalji Facebook Grubu, Lavuar Alanı Projesi'yle ilgili bir paylaşım yaptı.

Paylaşım aslında tam olarak Zonguldak'ı yönetenlerle inceden dalga geçer gibiydi.

Bence tam yerinde bir değerlendirme olmuştu.

Paylaşıma ağlayalım mı, gülelim mi, bilemedim!

Lavuar Alanı ile ilgili paylaşımdan kısa bir kesit şöyleydi:

"Yapılan projeler, vaatler, kaybedilen zaman ve paralelinde yerinde sayan kent imajı ister istemez, kentini seven insanlarımızın aklına çılgın düşünceler getiriyor.

O çılgın düşüncelerden biri, bu alan bunca yıl boş kalacağına tarla sürülüp ekilseydi kent ve yurt ekonomisine katkı sağlamaz mıydı?"

Biz de bu haberi internet sitemizde, "Lavuar Alanı hıyar bahçesi oldu" diye yorumladık.

Yani yıllardır üzerinde çalışılan bir proje var ve hayata geçirilemiyor.

En iyisi ne yapılsın, hıyar bahçesi olsun.

En azından toprak ziyan olmamış olur. Serserisi, ayyaşı orada alem yapacağına...

Ya da çöp yığını olacağına....

Hıyar bahçesi olsun daha iyi.

Konfüçyus-hedef

Konfüçyus, bazı insanlara bir şey öğretmenin en iyi yolunun bunu örneklerle göstermek olduğunu biliyordu.

Bu yüzden sınıfın tam karşısına geçti. Eline bir vazo aldı, tüm öğrencilerin görebileceği şekilde vazoyu havada tuttu.

Diğer elinde bir elma vardı.

Öğrencilerin meraklı bakışları arasında, elmayı vazonun içine bıraktıktan sonra, vazoyu yere koydu.

Ve şöyle dedi:

"Elmayı vazodan çıkarmayı başaran öğrenci, elmayı yiyebilir."

Çocuklardan biri acıkmıştı, ilk o davrandı ve elini vazonun dar ağzından içeri soktu.

Elmayı yakaladı, çıkarmaya çalışıyor, ama başaramıyordu.

"Elimi çıkaramıyorum!" dedi.

Konfüçyus, şöyle dedi:

"Elmayı sıkı sıkı tutmaktan vazgeçmediğin sürece, elini çıkarman mümkün olmayacaktır."

Çocuk elmayı elinden bırakmak istemiyordu; ama sonunda zorunlu olarak bıraktı.

Elini vazodan çıkardığında, yüzünde şaşkınlık okunuyordu.

"Elmanın vazodan nasıl çıkarılabileceği konusunda sizin bir fikriniz var mı?" dedi çocuk.

Konfüçyus, vazoyu yerden alıp ters çevirdi. Elma vazonun içinden yuvarlanıp avucunun içine düştü.

Çocukların hepsi gülmeye başladı. Aslında o kadar basit bir şeydi ki bu!

Konfüçyus, "Fakat bu, göründüğü kadar basit değil" dedi.

Elmayı havada tutuyordu konuşurken.

"Bazen bir şeyi gerektiğinde bırakabilmek, zor bir iştir.

Onu bırakabilmek de bir beceridir.

Eğer bir şeyi zorla tuttuğunuzda, ulaşmak istediğiniz şeyi engellediğini görüyorsanız, o zaman onu özgür bırakmalısınız.

Eğer yanlış bir şey yapıyorsanız, o zaman buna son vermelisiniz.

Eğer kendinize ve başkalarına karşı dürüst davranmıyorsanız, bu hilekarlığı hemen durdurmalısınız.

İşte, ancak o zaman hedefinize ulaşabilirsiniz."