Zonguldak’ın bitip tükenmek bilmeyen ulaşım sorunuyla ilgili açıklama yapan AK Parti Zonguldak Milletvekili sevgili dostumuz Özcan Ulupınar olayı, “müteahhit talihsizliği” olarak yorumlamış.


Bu konuda Özcan Ulupınar ile aynı düşüncede değilim.


Müteahhitten çok “politikacı talihsizliği” yaşıyoruz biz.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çekirdek kadrosu içinde bir Zonguldaklı olsaydı, o isim mutlaka bakan olurdu.


Ve hükümet üzerinde etkili olurdu.


Şimdi biz bu talihsizliği kırmaya çalışıyoruz.


Kiminle?


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Pınarhisar Cezaevi’nde yattığı dönemde Kırklareli Cumhuriyet Başsavcısı olan Hüseyin Özbakır’la...


Hüseyin Özbakır, bu dönem AK Parti Zonguldak Milletvekili…


İnşallah kentin sorunlarını Ankara’ya taşır, sorunlara çözüm arar.


Zonguldak teşvik kapsamına alınır, Filyos Projesi hayata geçerse, kentin önü açılır.


Yoksa Türkiye, 2023’de doğru hızla yol alırken, Zonguldak, nüfus ve ekonomi bakımından geriye gitmeye devam eder…


Bir şans daha var.


Siyasette hep şanslı olan Özcan Ulupınar’ın bu kez Zonguldak için şans olması...


Aslında bir politikacıda ne ararsanız, Özcan Ulupınar’da o var.


Çalışkan, dürüst, tok, genç…


Geriye ne kalıyor?


Aklını kullanıp, tüm enerjisini Zonguldak’a harcaması…


7 Haziran’da ilahi ikazı aldığını düşünüyorum.


Bu ikaz ona yeter.



Ziyaret işlerini bitirelim mi?



Muhtar seçildi, ziyaret…


Belediye Başkanı seçildi, ziyaret…


Milletvekili seçildi, ziyaret…


Kaymakam atandı, ziyaret...


Emniyet Müdürü atandı, ziyaret…


Vali atandı, ziyaret…


Sonra dön başa, iadeyi ziyaret…


Geçti mi sana altı ay…


Zaten 7 Haziran seçimlerinden sonra yapmamış mıydık bu ziyaretleri?


Şimdi 1 Kasım genel seçimlerinin ardından bu ziyaretler neyin nesi?


Seçimin tekrarı yapıldı, ziyaretin de tekrarı yapılıyor.


Peşine iadeyi ziyaretin tekrarları yapılacak.


Ne kadar zengin bir ülkeyiz biz?


Ne kadar boş zamanımız var?


Oysa bu zaman dilimini, önümüzdeki dönem yapılacak projelerle geçirebilirdik.


Bir şey daha çekiyor dikkatimi bu ziyaretlerde…


Adam nitelikli dolandırıcılıktan hapis yatmış.


Mecliste en ön sırada boy gösteriyor.


Devletin 1 numarasından 100 numarasına kadar fotoğraf çektirip sosyal medyaya atıyor. İnsan olan, bu fotoğrafları görünce insanlığından utanıyor.


Peki, bu vekillerin danışmanları ne iş yapar?


Şimdi diyeceksiniz ki: “Zaten o isimleri danışmanlar kabul ediyordur.”


O zaman ne yapalım? Ya vekil kabul ediyorsa? Neden hep gelen gideni aratıyor?


Neden, neden?



Nankör…



İyilik gördüğü kimseye hainlik yapan, aldığı yardımı inkâr eden, nankör, tuz-ekmek düşmanı… Tüm bu sıfatları taşıyan, iyilikbilmez kişiye “nankör” deniyor.


Dün iki ayrı dostla telefon görüşmesi yaptım.


İlki aradı, “Gördün mü nankörü?” dedi.


İkincisi de, “Bak sonunda ona da nankörlük yaptı” dedi.


Gördüğü iyiliğin altında ezilip, onun intikamını alma uğraşına giren zavallı, nankörlük hastalığına yakalanmıştır artık.


Hepinize geçmiş olsun…


Peki, sırada kim var?

Onu arayana söylerim