Yerel seçimler öncesi kulislerde değişik isimler konuşulmuyor.

Hep aynı isimler geliyor gündeme.

Mesela, MHP&[#]8217;nin şu anda Ali Uzun&[#]8217;dan daha iyi bir aday çıkarabilme şansı yok.

MHP&[#]8217;nin en çok oy alabileceği (seçimi kazanabileceği demiyorum) aday Ali Uzun&[#]8217;dur. Elbette MHP&[#]8217;den aday olabilirse&[#]8230;

İkinci sırada da hırsından bir kez daha belediye başkan adayı olmak isteyen Secaattin Gonca gelir.

AK Parti&[#]8217;den aday olma şansı bulunmayan Gonca&[#]8217;nın en çok oy alabileceği (seçimi kazanabileceği demiyorum) parti MHP&[#]8217;dir. Elbette MHP&[#]8217;den aday olabilirse&[#]8230;

MHP yöneticileri, arkasında halk desteği olmayan CHP&[#]8217;li Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir&[#]8217;e sürekli destek veriyorlar. CHP, Muharrem Akdemir&[#]8217;i aday yapmayacak.

MHP bu formülü de zorlasın.

Sonucu görsün.

AK Parti&[#]8217;nin anketini gördüm!

AK Parti Genel Merkezi tarafından belli büyüklükteki belediyelerin bulunduğu bölgelerde anketler yapılmış.

Hem belediyeler değerlendirilmiş, hem de muhtemel adaylar.

Zonguldak anketinde manipülasyon yapılmış.

&[#]8220;Mani&[#]8221;pülasyonda &[#]8220;Acılık Lobisi&[#]8221;nin izleri görülüyor.

Ama yöneticiler bu manipülasyonun farkına varmışlar.

Diğer yerlerde sonuç beklendiği gibi çıkmış.

Şimdi yeni anket bekleniyor.

Heyecan dorukta&[#]8230;

(Ankette Yusuf Yılmaz&[#]8217;ın adı yok. İlgilenenlerin dikkatine)

Kıssadan Hisse: FİNCAN TAKIMI

Yırtık pırtık paltolar giymiş iki çocuk
kapımı çaldılar:
"Eski gazeteniz var mı bayan?"
Çok işim vardı. Önce &[#]8220;hayır&[#]8221; demek istedim, ama ayaklarına
gözüm ilişince sustum. İkisinin de ayaklarında eski sandaletler
vardı ve ayakları su içindeydi. "İçeri girin de, size kakao yapayım"
dedim. Hiç konuşmuyorlardı. Islak ayakkabıları halıda iz bırakmıştı.
Kakaonun yanında reçel, ekmek de hazırladım onlara, belki dışarıdaki
soğuğu unutturabilir, azıcık da olsa ısıtabilirdim minikleri. Onlar şöminenin
önünde karınlarını doyururken, ben de mutfağa döndüm ve yarıda bıraktığım
işlerimi yapmaya koyuldum. Fakat oturma odasındaki sessizlik dikkatimi çekti
bir an ve başımı uzattım içeriye. Küçük kız elindeki boş fincana bakıyordu...
Erkek çocuğu bana döndü, "Bayan, siz zengin misiniz?" diye sordu. Zengin mi?
"Yo hayır!" diye yanıtlarken çocuğu, gözlerim bir an ayağımdaki eski terliklere
kaydı. Kız elindeki fincanı tabağına dikkatle yerleştirdi ve
"Sizin fincanlarınız,
fincan tabaklarınız takım"
dedi. Sesindeki açlık, karın açlığına benzemiyordu.
Sonra gazetelerini alıp çıktılar dışarıdaki soğuğa. Teşekkür bile etmemişlerdi,
ama buna gerek yoktu. Teşekkür etmekten daha öte bir şey yapmışlardı.
Düz mavi fincanlarım ve fincan tabaklarım takımdı. Pişirdiğim patateslerin
tadına baktım. Sıcacıktı patatesler, başımızı sokacak bir evimiz vardı,
bir eşim vardı ve eşimin de bir işi... Bunlar da fincanlarım ve fincan
tabaklarım gibi bir uyum içindeydi. Sandalyeleri şöminenin
önünden kaldırıp, yerlerine yerleştirdim. Çocukların
sandaletlerinin çamur izleri, halının üzerindeydi
halâ. Silmedim ayak izlerini. Silmeyeceğim
de. Olur, unutuveririm ne denli zengin
olduğumu...

(Alıntı)

Günün Sözü:

İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor. Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.

W.SHAKESPEARE