Zonguldak'ın Ereğli ilçesine bağlı Kandilli beldesinde cezaevi yapımı için keşiflerde bulunuldu.

Kandilli'nin tam olarak neresi düşünüldü, bilmiyoruz ama güzel olan her yeri incelendi.
Kandilli'de bulunan varagel alanı da bu kapsamda gezildi. Dünyada iki tane olan varagelden birisi Kandilli'de bulunuyor.
Zonguldak'ın Ereğli ilçesinde siyaset yapan Batu Müftüoğlu, bu varagelin turizme kazandırılması için öneride bulundu.
Facebook sayfasından paylaşım yaparak yetkilileri göreve davet etmişti..
Bizde bunu haberleştirdik, haber oldukça ilgi gördü.
İçinde bulunduğumuz Turizm Haftası'nda (15-22 Nisan) güzel bir öneriydi.
Endüstriyel mirası da korumak adına güzel bir çalışma olabilir.
Haberin hemen ertesi günü aynı alanlarda "cezaevi" için keşiflere çıkılması nasıl bir tesadüf!
Bari Turizm Haftası'nda yapılmamış olsaydı. Kandilli'de turizme kazandırılacak güzel alanlar varken, neden cezaevi düşünülüyor?
Sayın Valimiz Mustafa Tutulmaz'ın turizme büyük önem verdiğini biliyoruz. Buralar turizme kazandırılması gerekiyorken, cezaevi keşfi nedir?
Varagel ile ilgili bilgiler şöyle:
"Dünyada 2 varagel var. Eskiden madencilerin kullandığı bir teknoloji olan bu varagellerden bir tanesi Şili'de. Sewell Mining Town isimli bir kentte. Yılda binlerce turist bu varageli görmek için binlerce dolar harcıyorlar ve güzel bir turistik aktivite gerçekleştirebiliyorlar. Ayrıca şehir, UNESCO tarafından 'Dünya Mirası' olarak belirlenmiş durumda.
İkincisi de hemen yanı başımızdaki Kandilli'de. Senelerce kaderine terk edilmiş, hurdacıların parçalarını çaldığı bi endüstriyel miras... Yıllarca bir-iki proje yapılsa da hala istenen şekilde korunamıyor. UNESCO'nun haberi bile yok bu değerden. Bence Avrupa'dan varagel görmeye o kadar yol giden Avrupalı insanları oralara göndermeyelim. Başarılı bir projeyle ülkemize getirelim.,"
Batu Müftüoğlu'nun düşüncesi böyle... Turizme önem veren Valimiz Mustafa Tutulmaz'a çağrıda bulunuyoruz.
Cennet gibi bir beldeye cezaevi yapmak ya da yapmayı düşünmek turizme vurulacak en büyük darbe olur.

'Yazdıklarına katılıyorum'

Bundan önceki köşemde "Gazeteciler İkiye Ayrılır: Çalışanlar ve Çalanlar" başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
Yazım, gazeteci arkadaşlardan çok büyük ilgi gördü, eleştirenler de oldu.
"Sinop Pusulası" adlı gazetenin İmtiyaz Sahibi Murat Yılmazel aradı.
Köşe yazım, "Anadolu'nun Sesi'nde" yayınlandı, yani bütün gazeteler ve yerel basının yayınlandığı internet sayfasında yer aldı.
Sadece Zonguldak'ta yokmuş böyle gazeteciler, her ilde varmış. Hatta ulusal basında da varmış.
Neyse... Beni bu yazımdan dolayı inceden eleştiren Bahattin Arı Ağabeyim, şunları yazmış:
"Öznur Hanım, arada Ali Rıza Bey köşesinden diyor ya 'alın size köşe yazısı' diye... Sende öyle yaptın herhalde... Kızdırdılar, sende 'vur abalıya' mı yaptın? Yazdıklarına katılıyorum.
Ama kent ilişkisinin ve gazetecilerin bu hale gelmesinin nedenleri, meslek örgütlerimizin, siyasetin, bürokrasinin, ticaretin, üretimin ve tüketimin kısaca her şeyin meta haline geldiği bir dönemde bunlara şaşırmamak lazım.
Sen kentte emek veren ve bunun karşılığını bir biçimde alan noktadasın. Olumludan bak, yeni Öznur'lar yaratalım.
Rol modelsin, o nedenle bırak çalsınlar haberleri, kullansınlar. Kurum olarak oturmuş bir yapıdasın. Devam... Kolaylıklar diliyorum."
Teşekkür ederim Bahattin Ağabey... Ben meslekte yeni arkadaşlara elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum, yeter ki istekli olsunlar. Söylediklerini dikkate alacağım.