Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Çufalı hocam!

Tıp Fakültesi'nde stent olmadığı için bir Zonguldaklı öldü. Ama ben dönere takıldım.

Duydum ki siz, döner sermayeden aylık 19 bin lira para alıyorsunuz!

Üç rektör yardımcısı da fena bir para almıyorlar.

Bizim Hayri Bulazar bile döner sermayeden para alıyormuş iyi mi?

Bu paralar devletin size tanıdığı bir hak olabilir!

Ama siz, Tıp Fakültesi'nde doktorlar, çalışanlar döner alamazken döner alamazsınız!

Tıp Fakültesi'nde para yok diye dönerinizi Diş Fakültesi'ne de kaydıramazsınız!

Rektör, 3 yardımcısı ve Genel Sekreterin aylık döner sermaye parası neredeyse 50 bin lirayı buluyor.

Yani 50 stent parası!

Siz stent yokluğundan insanlar ölürken, o paraları alıp güle güle yiyemezsiniz hocam!

Sizin döner sermayeden para almanız kanuni olabilir.

Ama insanlar ölürken yaptığınız şey ahlaki değil, insani değil.

Aylık 30 bin lira kazanıyorsunuz! Paranızda gözümüz yok.

Ama aldığınız paranın hakkını verin. Biz önceki rektörlerin dönerlerini bilmezdik! Nasıl döner yediklerini bile bilmezdik!

Siz Zonguldaklınız! Böyle yapmamalıydınız.

Döneri Tıp'dan Diş'e kaydırmak size yakışmadı!

19 bin liralık döner parası size hiç yakışmadı.

Vali bana soracak değil ya!

Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş, Hollanda'ya bir gezi düzenledi. Gezinin görünen amacı Çaycuma'da kurulacak olan Sera OSB idi. Ancak geziye maden mühendisi, ithal kömür tüccarı filan da katılınca kafalar karıştı. Yani koskoca Vali Hollanda'ya kimi getireceğini bize soracak değil ya!

Ama ben olsam, Hollanda'ya sera incelemeye gideceksem Teoman Papila yerine kardeşi Ali Papila'yı getirirdim. Çünkü çiftliği olan, tarım ve hayvancılık yapan Ali Papila!

Mesela Maden Mühendisi Zekai Aktan'ın yerine İl Tarım Müdürü Cemalettin Çataklı'yı getirirdim. Tarımla ilgili gezide Tarım İl Müdürlüğü'nden birini mutlaka yanıma alırdım. Hatta Çaycuma İlçe Müdürünü bile!

Ama koca Vali! Kimi getireceğini bize soracak değil ya!

Gazeteciliğimiz sorgulanırken!

Tam da gazeteciliğimiz sorgulanırken yaptığımız haberleri görüyorsunuz değil mi?

Göçük Pusula'da!

Kaza Pusula'da!

Tıp Fakültesi'nde yaşanan skandal Pusula'da!

Zonguldak'ın en büyük yangını ilk önce Pusula'da!

Okunma oranlarına bakınca, kimin gazeteci olup olmadığı daha iyi anlaşılıyor!

Kıssadan Hisse: Kriz yönetimi!

Dul bir kadının çok güzel bir kızı vardı. Herkes talipti kıza, ancak annesi beşyüz bin mehir istiyor, asla daha aşağı inmiyordu. Kıza aşık bir oğlan vardı, tüm gücüyle ancak üçyüz bin biriktirebilmişti. Babası durumu gördü, oğlana; "Getir bakalım şu üçyüz bini. Gidip kızı isteyelim" dedi. Oğlan umutsuzdu, baba bilge.. Kızın evine vardılar. Baba, kızın annesine; "Söyleyeceklerim bitmeden, sözümü kesme" dedi: "Kızını oğluma istiyorum, bu da mehir olarak yüz bin."

Kadının suratı asıldı. Adam devam etti: "Seni de kendime istiyorum, bu da senin mehrin, yüz bin."

Kızın annesinin yüzüne bir tebessüm yerleşti. "Allah mübarek kılsın, hayırlı olsun" dedi. İşlem tamamdı. Komşuları, kadını sıkıştırdılar; "Hani beşyüz binden bir kuruş inmem diyordun" diye.

Kadın dedi ki: "Toptan satışla perakende satış fiyatı her zaman değişir."

Oğlan da babasına sordu: "Öteki yüz bini ne yaptın baba?"

Babası cevapladı: "Onu da anana verdim, ikinci evliliğe razı olması için..."

İşte; kriz yönetimi, uzmanlık ve tecrübe gerektiren bir iştir.