Zonguldaklının nefes alabileceği bir yer olan "Manolya Park"ın resmi açılışı önceki gün yapıldı.

Açılışa; Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş, Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan başta olmak üzere protokol üyeleri katıldı.

Açılış, kahvaltılı program ile yapıldı.

Kahvaltı, hoş sohbet içinde geçti.

Vali Bektaş ve Belediye Başkanı Alan, Manolya Park hakkında açıklamalarda bulundular.

Vali Bektaş, Başkan Alan'a döndü ve dedi ki:

"Aslında Manolya Park da belediyenin işiydi.

Belediye hudutlarına İl Özel İdare'nin girmesi normal değildir.

Öyle ya da böyle girilmiş.

Bütün işler devam ediyor.

Yine belediyenin ilgi alanına girer miyiz, ben gönüllü olmam.

Zorunlu olursa gireriz.

Belediye bir sebeple bu işi yapamıyorsa; otururuz, konuşuruz, gireriz.

Bu işin yetkilisi, sorumlusu kimse işten öyle randıman alabiliriz.

İl Özel İdare'nin şehir parklarını 'kontrol, denetleme, iyileştirme' diye bir yapılanması yok."

Yani, "Manolya Park, Zonguldak Belediyesi'ne yakışırdı" demek istiyor.

Oysa ki, belediye bu projeye dahil olmadı.

Dahil olmamasının mutlaka bir sebebi vardır.

Dönemin Belediye Başkanı Muharrem Akdemir de bu konuyla ilgilenmedi.

Belediye Başkanı Ömer Selim Alan'ın konuşmalarından anladım ki...

Manolya Park'ta gözü kaldı.

Parkla ilgili beklemediğimiz sözler de söyledi.

Belediye Başkanğ Alan, "Keşke orayı Zonguldak Belediyesi işletseydi. Gönül isterdi ki, bizim dönemimizde olsaydı, bizim tarafımızdan yönetilseydi" açıklamasını yaptı.

Başkan Alan, Manolya Park'ı zaten sıkı takip ediyormuş.

Sonra da dedi ki:

"İnşallah ilerleyen zamanda güzel işletiriz, Zonguldak Belediyesi olarak."

Manolya Park, Başkan Alan'ın gönlünde yatan aslan, bunu öğrenmiş olduk.

Kim bilir, belki ilerleyen zamanlarda Manolya Park'ı belediye işletir.

Aman dikkat et 'küt' diye gidersin!

"Ateş odunu yakıp kül ettiği gibi haset de iyilikleri öyle yer bitirir."

Ebu Davud

Haset edene "hasit" denir.

Karaciğerden mide spazmına, adale kasılmalarından tiklere sebebiyet verir, birçok rahatsızlığın temelinde haset vardır!

Haset için "çekememezlik" de diyebilirsiniz. Başkalarına karşı duyulan hazımsızlık hissidir.

Kişi, kendisinde olmayan faziletlerden, meziyetlerden, başarılardan kederlenir.

Başkalarının maruz kaldıkları musibetlerden sevinç duyar.

Onlara bahşedilmiş nimetten huzursuzlanır, kıskanır, iç homurdanmalar yaşar.

Bir kısım psikanalizciler, haset duygusunu belli aşamalara ayırır ve şöyle bir sıralama ile ele alırlar:

1- Değişik rekabet hisleriyle dışa vuran kıskançlık...

2- Hazımsızlığa hazımsızlıkla mukabele şeklinde ortaya çıkan çekememezlik...

Ve artarak hezeyana dönüşen haset hissi...

Potansiyel kıskançlık duygusu önceden sezilerek...

Hoşgörü, tahammül, kendi meziyet ve mevhibelerine yönlendirmek suretiyle terbiye edilebilir.

Hasede dönüşmesi önlenebilir.

Eskiler bu hale "daü'l-udal" derlerdi.

İflah olunmaz bir sağlık sorunu olarak görürlerdi.

Gerçekten bugün modern bilim, haset illeti ile dolu bir beynin kumanda ettiği vücudu normal çalışma seyrinden çıkararak, değişik hastalıkların patlak vermesine sebep olduğunu ortaya koydu.

Karaciğerden mide spazmına, adale kasılmalarından tiklere sayılamayacak kadar çok rahatsızlığın temelinde bu ruhi bozukluğun yattığı anlaşıldı.

(Alıntı)

Anladın mı taş kafa!

Dikkat et "küt" diye gidersin.