Zonguldak Havalimanı'nda hareketli günler yaşanıyor.

Uçak seferlerimiz var, insanlar İstanbul'a uçuyor.

İstanbul'dan Zonguldak'a uçuyor.

THY bilet fiyatlarını düşürdü...

Atlas Global de, "Tek rakibim Türk Hava Yolları" diyerek, Zonguldak Havalimanı'na girdi.

Her şey iyi giderken, geçtiğimiz pazar günü hava muhalefeti sebebiyle İstanbul-Zonguldak uçak seferi iptal edildi.

Önce bir saat ertelendi, sonra üç saat ertelendi, hava muhalefeti geçmeyince sefer iptal edildi.

Hava muhalefeti...

Şiddetli yağmur yağmıştı, hava muhalefeti vardı.

Ancak Kastamonu uçağı kalkmıştı.

Bizim Zonguldak yolcuları da, Kastamonu uçağına bindirildi.

Uçağın iptal edilme sebebinin hava muhalefetinden kaynaklanmadığıyla ilgili bilgiler geldi.

Yağmur yağınca havaalanı pisti, iniş yapmak için uygun durumda değilmiş.

Pistin iki kenarında bulunan hendeklerin açık olması gerekiyormuş.

Suyun gider yapması için gerekli olan hendekler kapalı olunca, yağan yağmur da pistte birikmiş, bu nedenle pist iniş için uygun değilmiş.

Evet, bu da bir hava muhalefetinden kaynaklanan sorun...

Ancak o hendeklerin kapalı olması kimin suçu?

Bunu düzeltmek çok zor mu?

"Uçak seferlerimiz başladı" derken, sevinirken, hala pist sorunlarıyla mı uğraşacağız?

Gerek Havaalanı Müdürü, gerek diğer bürokrat ve milletvekillerimizin konuyla ilgilenip sorunun çözülmesini talep ediyoruz.

Ağzımızın tadı kaçmasın...

Maalesef canımızı koruyamıyoruz!

Zonguldak'ta kaçak ocaklarda ölümler sürüyor.

Kaçak maden ocakları can almaya devam ediyor.

Ekmek parası için yerin altına giren ve hayatıyla ödeyen madencilerimiz...

Kentin en büyük sorunlarından birisi...

Temelinde işsizlik ve geçim sıkıntısı yatıyor.

Devlet kaçak ocaklara müdahale etmedikçe, ölümlerin sonu gelmeyecek.

Vali Erdoğan Bektaş, kaçak ocaklarda yaşanan kazalar ve ölümlerle ilgili önemli açıklamalarda bulunmuştu.

Kaçak maden ocaklarıyla ilgili devletin önemli yaptırımları olması gerektiğini, bu ölümlü kazalara artık "dur" denilmesi gerektiğini vurguladı.

Aynı şekilde İl Emniyet Müdürü Ahmet Metin Turanlı da, kaçak ocaklar konusuna eğilmişti.

Turanlı'nın 10 Ocak 2019'da kaçak ocaklarla ilgili yapılan çalışmalarla ilgili bir açıklaması şöyleydi:

"Biz sadece verileri toplarız.

Bu şehirde çokça insan hayatını riske sokacak kaçak ocak olduğunu biliyoruz.

Gördük, müdahale ettik. Şimdi epey bir toparlanma oldu.

İnşallah TTK'nın alacağı arkadaşlarla aynı zaman rödevans sahiplerinin de belki ihtimal dahilinde onlarda çaba gayret gösterirlerse bu işlerde biraz saha kolaylaşma olur.

'Süreç içerisinde bu işe müdahale edilir, çözülür, çözülebilir' diye düşünüyorum. Biz o anlamda vatandaşın hayatını zorlaştırmaya, mağdur etmeye, onları itip-kakmaya dahi bir şeyimiz yok. Canını ve malının korumakla ilgiliyiz. Devletin bize yüklemiş olduğu bir görev var. Onu yapmakla gereğini yapmakla ilgiliyiz."

"Canını ve malının korumakla ilgiliyiz" kısmını okuyunca, tüyleriniz diken diken oldu mu sizin de?

Can korunamıyor maalesef, kaçak ocaklarda canlar gidiyor.

Kaçak ocaklarla ilgili Zonguldak'ta bir "Maden Konseyi" kurulması düşüncesi vardı.

Zonguldak eski Baro Başkanı Av. İbrahim Kerem Ertem, madencilik ve madenciler ile ilgili çıkarılacak kanunlarda söz sahibi olabilmek için kentteki kurum ve sivil toplum kuruluşlarına, "Maden Konseyi" kurmak için çağrıda bulunmuştu.

Maden Konseyi üzerinde durulmalı...

Valilik, Emniyet ve TTK Genel Müdürlüğü başı çekerek, bu konsey kurulmalı.

Bence geç bile kalındı...