Zonguldak'ta gazeteci, gazeteciyi hedef göstermeye devam ediyor.

Kentte bir gazeteci, neredeyse başka bir gazeteci yüzünden görevini yapamayacak duruma gelecek.

Bu her ilde böyle mi?

Yoksa Zonguldak'ta biraz daha mı fazla?

Gazeteciler, haber üretmek yerine, habercilik yapmak yerine diğer gazetecinin arkasında dolanıyor.

Tabi ki bunların hepsi gazeteci değil, kendini gazeteci sananlar da var.

Bir de şöyle bir durum var ki...

Her önüne gelen "gazeteciyim" diye yırtık yerden fırlar gibi çıkıyor meydana...

Gazeteci; belediye başkanını eleştiriyor, milletvekilini eleştiriyor, bürokratı eleştiriyor.

Bunu fırsat bilen gazeteci kılığındaki kişiler de, siyasiyi ya da bürokratı eleştiren gazeteciyi eleştiriyor.

Gazetecinin görevi; kamu yararına, vatandaşın haklarını savunan haber yapmaktır.

Gazetecilik, başka bir gazetecinin yaptığı haberler üzerinden birilerine yağcılık yapmak değildir.

Ya siz bu işi bilmiyorsunuz, ya da biz bilmiyoruz!

[*] [*] [*] [*]

AK Parti Zonguldak Milletvekili Hamdi Uçar, aday ve proje tanıtım toplantısında, Zonguldak Belediyesi'ni eleştirmek amacıyla "Zonguldaklı olmaktan utanıyorum" diyor.

Pusula, bunu haber yapıyor, gündem oluyor.

Neredeyse "haberi yaptık" diye Pusula çalışanlarını linç edecekler.

Sen de git kardeşim, Hamdi Uçar'ın eleştirdiği belediye başkanından, siyasetçiden görüş al, haber yap...

Ama arkadaşlar bunu yapmak yerine, gazeteciyi eleştiriyor.

Bir de bu gazetecilere uyan siyasetçiler var.

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş gibi...

Kendisini köşesinden eleştiren Pusula Gazetesi İmtiyaz Sahibi Ali Rıza Tığ'a tahammül edememiş, ağır sözler kullanmış.

Haddini aşan sözler etmiş.

Sayın Demirtaş, bir gazeteci sizi eleştirebilir, sizin ikinci döneminiz, ama bu işleri hala öğrenemediniz.

Yanınızdaki Deniz Yavuzyılmaz, siyasette acemi olmasına rağmen sizden daha profesyonel çıktı.

Milletvekili Yavuzyılmaz, Üzülmez Deresi'ne çizmelerle indiğinde en sert dille eleştirilmişti.

Yavuzyılmaz, bu eleştirilere hiç sesini çıkarmadı.

Sayın Demirtaş, bence bu konuda Yavuzyılmaz'dan ders almalı.

Sayın Demirtaş, Ali Rıza Tığ'a "şantajcı ve iftiracı" demişsiniz ya!

Bu gazeteden 15 kişi ekmek yiyor.

Bu 15 kişi, şantajdan ve iftiradan mı evine ekmek götürüyor?

Maaşlarını, şantaj ve iftira üzerinden kazanılan paralardan mı alıyor?

Çoluğu-çocuğu olanlar var, ailesini geçindiren insanlar çalışıyor burada.

Ayıp değil mi, size yakışıyor mu bu kadar kişiyi töhmet altında bırakmak?

Gazetede işler sizin dediğiniz gibi şantaj ve iftira üzerinden yürümüyor.

Herkes işini en iyi şekilde yapmaya çalışıyor.

Araştırarak, emek vererek haber yapılıyor.

Siz, rahat koltuğunuzda oturarak, çay-kahve içerek okuduğunuz bir haber, önünüze gelene kadar nasıl bir emek veriliyor, biliyor musunuz?

Gazetecilik işi bizim, onu bize bırakın.

Batı Karadeniz Bölgesi'nde en çok takip edilen, siyasetin kalbinin attığı Ankara'da akredite olan ve en çok ciddiye alınan bir gazetede eleştirilmek zorunuza gitti sanırım.

Yeri geldiğinde sizi telefonla arayıp değişik, konularla ilgili görüşlerinizi alıp haber yapıyorum.

Haberleriniz en az 5 bin okunuyor.

İyi haber yapınca "iyi" de, eleştirince "kötü" mü olduk?

Siz de siyaset mi yapacaksınız, Ankara'da devlet memurluğu mu yapacaksınız?

Buna karar verin ve onu yapın.

Belediye başkan adayınız Parti Meclisi'nde görüşülürken marketten alışveriş mi yapacaksınız?

Kanepede uzanıp televizyon mu izleyeceksiniz?

Onu yapın.

Gazeteci aradığında, soru sorduğunda, "Saat 18.30 olmuş, ben mecliste değilim, evdeyim" mi diyeceksiniz?

Onu deyin!

Facebook'ta yağdırdığınız hakaret dolu sözleri haber yapanlara da ne demeli?

Zonguldak medyasında en çok rahatsız olduğum konulardan biri de bu...

Hatta bizim hallerine üzüldüğümüz gazeteciler bile bu sözleri almış, haber yapmış.

Kimseye üzülecek gibi değil, bir kez daha görüyoruz.