Binali Yıldırım, Ulaştırma Habercilik ve Denizcilik Bakanı iken Zonguldak'a gelerek Karabük-Zonguldak demiryolu hattını hizmete açtı.

Hatta o aralar görevde olan AK Parti Milletvekili Hüseyin Özbakır, halka 'hızlı tren' sözü vermişti.

Vatandaş da 'hızlı tren geldi' diye seviniyordu.

'Hızlı tren'in geldiği falan yoktu.

Tren seferleri başladığı o günden beri; yani 2016 yılından beri, Zonguldak'ta tren yolculukları bir eziyet.

Ek seferler konulacaktı, konulmadı.

Vagonlara eklemeler yapılacaktı, yapılmadı.

Devlet Demiryolu Zonguldak Yetkilileri 4'lü DMU'ların geleceğini ve vatandaşın rahatlayacağını açıklamıştı.

Ne bu iyileştirmeler yapıldı, ne de yapma çabasına girildi.

Özellikle yaz aylarına girmemizle beraber tren daha çok tercih edilir oldu.

Sahil şeridi olduğu için millet denizlere akın ediyor.

Göbü, Türkali, Filyos yolcusu daha çok tren kullanıyor.

İnsanlar hafta sonu 'Bir keyif yapayım' diyor.

Yollarda rezil oluyor, evine öyle geri dönüyor.

Trene binmek için erkenden istasyonda olmak gerekiyor.

Yoksa ayakta gidersiniz, iki vagonda yer bulmak çok zor.

Hele ara istasyonlardan binerseniz zaten oturma gibi bir şansınız yok.

Yanınızdaki yolcu ile akraba olup inersiniz trenden.

Bir de mevcut seferlerde şu sorunlar meydana geliyor:

Sefer yapan trenlerden bazıları arızalı...

Her yaptığı seferde ulaşacağı yere gecikmeli ulaşıyor.

Bize şikayetler geliyor, bire bir bunu yolculukta yaşadım.

Sayın DDY Yetkilileri, hiç yerel basını okumaz mısınız?

Bu tren seferlerinin rezilliği ne olacak?

Sağır sultan bile duydu, bir çözüm üretmeyi düşünüyor musunuz?

Özellikle hafta sonları vatandaşlar büyük sıkıntı çekiyor.

Bir hafta sonu Allah aşkına istasyonlara bir bakın.

Ya da basına bir açıklama yapın, neden tren seferlerinde bu sorunlar yaşanıyor?

Yıkılacak bina listesi nereden geldi?

AKM karşısındaki iki tescilli binadan birinin belediye tarafından yıkımı gündeme geldi.

Anıtlar Kurulu olaya müdahil olarak son anda yıkımı engelledi.

Biz de bunu haber yaptık.

Ben bu konuyu köşeme de taşımıştım.

Dün Başkan Muharrem Akdemir'e bu konuyu sordum.

Kendisi yaptığı açıklamada şunları söyledi;

"Bizde yaklaşık 76 yıkılacak bina tespit edildi. Bu binalar tescilli binalardır. İlgili arkadaşlar bunu gözden kaçırmış. Bilerek tescilli bina yıkılır mı? İlgili arkadaşlar bizi uyardı, hemen durdurduk zaten. Çalışan arkadaşlarımızın hızlı hareket etmesi yüzünden oldu. Yoksa Tabiat ve Koruma Kurulu'ndan tescilli binayı bizim çalışanlarımız yıkmaz."

Bu açıklamayı nereden tutsanız elinizde kalır?

Yıkılacak binaların listesi gelmiş bir yerden.

Liste mi yanlış geldi, yoksa liste doğru geldi de uygulamada mı bir yanlışlık oldu?

Yetkililer bununla ilgilenmiyor.

Bizim yazdıklarımızla, yaptığımız haberlerle daha çok ilgileniyorlar.

Burada bir görev zafiyeti olmuş, belli.

Kurum yetkilileri lütfen bunlarla ilgilensinler.

Gazetecinin bayramı falan yok!

24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı günü.

Basın Bayramı ne demek?

Hiç bayram havasında geçen bir günümüz yok.

Basın o kadar sevilmez bir hale gelmiş ki, insanlar basından, basın mensuplarından nefret ediyorlar.

İnsanlar kendilerini eleştiren haberlere tahammül edemiyorlar.

Gerçi kendini öven, çalışmalarını anlattığımız haberler için hiç teşekkür etmezler.

Yaptığımız haberler yüzünden tehditlere ve şiddete maruz kalıyoruz.

Ya da adımıza davalar açılıyor...

Mahkemelerde uğraşıyoruz.

Basın özgürlüğümüz yok, basın özgürlüğü sözde kalıyor.

Hele ki Zonguldak'ta gazeteci örgütleri işine geldiği gibi davranıyor.

Şiddet gören ya da tehdit edilen gazeteci kim olursa olsun ya da kim tarafından şiddet gördüyse, bunlara bakılmaksızın kınama yayınlanmıyor.

Bu bütünlük sağlanamadıkça bir örgütlenmeden de bahsedemeyiz.

Gazetecinin bayramı falan yok!