Ben bir şey yazınca, hemen şovenistlikle suçlanıyorum.

Umurumda da değil.

Yazmaya devam edeceğim.

Bu kentin hırsızları, her gün gözümüzün önünde...

Bunlar isim ve kılık değiştirseler de, biz tanıyoruz onları...

Bunlar, oda başkanı olarak da çıkıyorlar karşımıza...

Zonguldak sorunları için kafa yoruyor sanıyorsun, arkadan kendi sorunlarını çözmeye çalışıyorlar.

Bunlar belediye başkanı oluyor, kentin sorunları yerine kendi sorunlarını çözmeye çalışıyorlar.

5 yıl görevden uzak kalsalar, çalamadıkları yıllara ağlıyorlar.

Rant büyük olunca, hırsız nitelikli olunca, bunların il başkanları, milletvekilleri, bürokratları bile oluyor.

Öyle olunca, kaçağı-göçeği görmüyor, parayı bulunca köçeğe dönüyor!

O da köşeyi dönüyor.

Ama ölen, gariban bu toprağın insanı oluyor.

Bakın, iki can daha gitti kaçak ocakta...

Okuyun...

Hz. Ali anlatıyor:

"Bir gün Ömer'i, binekli olarak ve telaş içinde, hızlı hızlı giderken gördüm, 'Ya emire'l-müminin nereye gidiyorsun?' diye sordum. 'Devlete ait develerden biri kaçmış, onu aramaya gidiyorum' diye cevap verdi. O zaman ben, 'İnan ki, senden sonra bu milleti idare edecek olanlara ağır bir yük bırakıyorsun! Herkes senin yaptığını yapamaz!' dedim. Bunun üzerine şöyle konuştu:

Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselamı, hak peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, Fırat kenarında bir oğlak kaybolsa (yahut bir kurt bir koyunu kapsa) korkarım ki kıyamet gününde onun bile hesabı Ömer'den sorulur! Kenar-ı Dicle'de bir kurt kapsa koyunu, gelir de adl-i ilahi Ömer'den sorar onu!"

Peki, bu kaçak maden ocaklarında yitip giden canların hesabı kimden sorulacak?

Çevre ve Şehircilik, Cumhuriyet Başsavcılığı...

Arkadaşlarım, internet sitesine, Kilimli sahiline bir mikser tarafından beton artığı döküldüğü yönünde bir haber yapmışlar.

Zonguldak il genelinde sahillere çöp-hafriyat dökmek serbest olduğu ve cezai bir işlem uygulanmadığı için kabak bizim başımıza patladı!

İnternet sitemize gelen yorum şöyle:

"Ali Rıza Tığ, araba benim, senin fazla sesin çıkmaya başladı. Seni birileri iyi benzetemedi, bizi onlarla karıştırma. Adam ol, akıllı ol koçum." (Enver Şen)

Bu Enver Şen kim, bilmiyorum, ama "kamyon benim" dediğine göre, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü bu kişiye cezai işlem uygulayarak, haddini bildirmelidir.

Tehdide gelince...

Ona da Cumhuriyet Başsavcımız bakar herhalde.

Yorum yayında!

Ben suç duyurumu yapmış olayım!

Enver de, o kadar "Şen" olmasın artık!

Kıssadan Hisse: Yolsuzluğa karşı ilginç bir yöntem...

Mozambik'te çok zengin bir adam, şehirdeki yoksullardan kurtulmak istiyormuş. Çok yüklü miktarda paranın üstüne zehir sürerek, fakirlere dağıtmak üzere bir yardım kuruluşuna göndermiş. Bir süre sonra şehrin en önemli işadamı, milletvekili, danışmanı, genel sekreteri, bir müteahhit, üç belediye başkanı ve beş muhtar ölmüş! Fakirlerden kimseye bir şey olmamış!

Kod adı: Pk 69

Bir önceki dönemde başlamıştı bu uygulama!

Akşamdan mektubu koyuyorsun postacının kutusuna!

Yarın öğlene kadar o mektup üzerindeki adresi bulup konuyor masaya!

Ne güzel bir sistem, değil mi?

Postacının kod adı: Pk 69!

Biraz araştırdım!

Mesela, niye 61 değil?

Ya da niye 67 değil?

31 de değil! Hatay ile ilgisi yok!

Bayburt ile de ilgisi yok!

Ama kod adı: Pk 69!

Günün Fıkrası: Aynı kurumda çalışmıyorum...

Genel müdür, öğle paydosunda yeni atandığı kurumun lokalinde fıkra anlatıyor, çevresindekiler kahkahalarla gülüyordu.

Grupta anlatılanlara kayıtsız kalan birini farkeder ve sorar:

"Sen neden gülmüyorsun, anlamadın mı espriyi?"

Aldığı cevap:

"Ben sizin kurumunuzda çalışmıyorum."