Bir aile dostumuzla yaptığımız bir sohbette, kömür kentimizin Türkiye ekonomisine doğrudan sağladığı enerjiden ayrı, dolaylı yollarla verdiği imkanlar, akla zarar icraatlar insana ister istemez "sen neymişsin be Zonguldak" dedirtiyor...

Zonguldak kömürünün, Türk ve dünya ekonomisine sağladığı enerji ve ayrıdan termik santrallerinden üretilen elektriğin bölge fabrikalardaki üretimde katkılarını zaten bilmeyen yok...

Peki...
Tekirdağ rakısının Zonguldak'la ne bağlantısı olabilir...
Türkiye'deki ilk sinemanın Zonguldak'la nasıl bir bağlantısı olabilir...
Ortasından Bağdat Caddesi geçen 'Caddebostan'ın Zonguldak'la nasıl bir bağlantısı olabilir...

Aile dostumuz 'Ercan Çelik' öğretmen bu konuyu kaleme almış ve bir makale hazırlamış...
Bir sohbet esnasında vesile oldu ve gündeme bu yazı geldi.
Noktasına, virgülüne dokunmadan paylaşıyorum ve son paragraflarda bahsi geçen konunun Zonguldak ile tarihsel bağlantısını özetliyorum...

ZONGULDAK'TA KÖMÜR TEKİRDAĞ'DA RAKI...

Şimdi bu başlıktan sonra, soru şu sevgili dostlar: Ne alakası var canım...!?
Var, hem de bal gibi var. Yani bizce var. Gerisi sizin takdiriniz efendiler...
Biz de bilmiyorduk da, bilgi bilgiyi kovaladı, bakın neler öğrendik.
Sarıcazade Ragıp Paşa, ll. Abdülhamit'in Başmayincisi. Hem de oldukça girişimci bir Paşa. Hem de ne girişimcilik ne girişimcilik.

1890'lı yıllar...1836'dan itibaren çıkarılan Zonguldak kömürleri elli yıldır çıkarılmakta, yani 19. yy'ın sonlarına gelinmiş. O zaman da bugünkü gibi müteahhit de denilen taşeron firmalar çıkarmakta kömürü. İşte bu taşeron firmalardan biri de Sarıcazade Ragıp Paşa'nın kömür işletmeleri.
Hem de karlı bir iş olsa gerek. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Öğreten'in 2007 tarihli ZKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 3. cilt, 5. sayıda 139-178 sayfaları arasında yayımlanan makalesinin 148. sayfasında aynen şu cümleler geçmektedir.
"216 numaralı ocak önce 127 ve 129 numaralı ocaklarla birleşmiş, sonra Alacaağzı mevkiinde Armutçuk, diğer adıyle Karameşelik'te bulunan 137, 216 ve 169 numaralı ocaklar birleşerek 216 numara üzerine işlem yapılan bir kömür maden ocağı haline gelmiş ve 31 Temmuz 1901 tarihli resmi işlem gereğince Ragıp Paşa'nın Hanımı Kamile Hanım tarafından işletilmeye devam edilmiştir... Ayrıca Sarıcazadeler'de de madencilik sektörüne karşı bir ilgi gözlemlenmiştir......." İşte birçok ocak işletmesi Sarıcazade Pagıp Paşa ve mahdumlarının...
Gelelim bizim asıl amacımıza. Peki, bizim kömürün ne ilgisi var Tekirdağ rakısıyla? Var efendim var hem de doğrudan var bizce...
1901 yılında Tekirdağ Umurca Çiftliği'nde ilk rakı fabrikamız kurulur. Adı da "Umurca Rakı Fabrikası" olarak konur. Bu Osmanlıdaki ilk rakı fabrikasıdır. Peki kim kurmuştur bu fabrikayı? Tabi ki Sarıcazade Ragıp Paşa. Hani şu bizim memlekette kömür ocakları olan Paşa işte. Zonguldak kömüründen kazandığını Tekirdağ rakısında harcamamış mıdır? Yani şimdi hiç yok mudur şimdiki Tekirdağ rakısında bizim de tuzumuz. Vardır elbet vardır. Hem de her yudumunda keyifle hatırlayacağınız kadar vardır beyler. Şerefinize...

OSMANLI'DA İLK SİNEMA...

Durun daha bitmedi...
Yeter demeyin, daha anlatacaklarımız var. Bilin bakalım, Osmanlının ilk sinema salonunu kim yaptırıyor? Bildiniz: Sarıcazade Ragıp paşa. Ne zaman? 1914 yılında. Nerede: İstanbul Taksim'de...
Binanın Mimarı Giulio Mongari. Bina ilk olarak "Majik Sineması" adıyla hizmete giriyor. 1944'te " Türk Sineması", 1946'da "Yeni Taksim Sineması" ve 1964'te"Venüs Sineması" olarak da bu tarihe geliyor. 1971'den sonra da Devlet Tiyatrosu'nun oyunlarını sergilediği "Taksim Sahnesi" olarak kültürümüze hizmet veriyor. 2008'de boşaltılan binanın yaklaşık doksan yıllık sanat kapısı bir daha açılmamak ve alışveriş merkezi yapılmak üzere ebediyen kapanıyor.
Sözün kısası Zonguldak kömürü neredeyse bir yüz yıl kültür hayatımıza nefes veriyor, katkı sağlıyor. Ne dersiniz haksız mıyım?

CADI BOSTANI OLUYOR CADDEBOSTAN...

Bitmedi....
Laf lafı açıyor ya...
Ragıp Paşa 1906 yılında o günkü Cadı Bostanı'nda bir köşk yaptırıyor. Köşk de ne köşk hani... Saray yavrusu... Köşke de faytonlar rahat gelip gitsin diye İstanbul Şehremaneti (İstanbul Belediyesi) köşkten Kadıköy'e bir de cadde yaptırınca Cadı bostanı oluyor Caddebostan.

Şimdi sizce de yok mudur acaba Cadı Bostanı'ndaki köşkün harcında Zonguldak kömürünün kumu, çimentosu ya da Caddebostan kaldırımlarında bir tutam da olsa bu memleketin tuzu? Bizce vardır efendim... Bizce vardır...

Biz gittik gittik buralara kadar ulaştık şimdilik. Sizin kömürünüz kimi zaman hoş sohbetli sofralarınızda bir kadeh rakı, unutulmaz anılarıyla bir Türk Filmi ya da Müsahipzade Celal'in kahkaha dolu bir oyunu olarak çıkıverdi-çıkıverir karşınıza. Ne güzel dostlar ne güzel...
Hadi bizden bu kadar.
Sürç-i lisan ettik affola...

Eylül 2010 Zonguldak
Ercan Çelik

ZONGULDAK VERDİ, KARŞILIĞINDA NE ALDI?

Hani emeğin başkenti deriz ya...
Karaelmas...
Madenci şehri...
Kömürkent...
İşçi şehri Zonguldak...

Övünürüz, gurur duyarız, uğruna şehitler verdiğimiz zengin kömür yataklarımızdan...
Alın teri dendiği zaman tereddütsüz yeraltında çalışan maden işçileri başı çeker...Almadan vermek, paylaşmak güzel sözler...
Karşındakinin mutluluğuyla mutlu olmak gibi bir şey aslında... Zonguldak'a birebir uyan bir söz...
Hep mutlu ettik, verdik... Verdik...
Şimdi mutlumuyuz?

Çıkartılan kömürün ne kadarlık bölümü şehrimizde yatırım olarak kullanılmış...
Kazancın ne kadarı şehre kazanım olarak bırakılmış...
Enerjisini kömür kentten alan Türkiye sanayisi, hak edişinin geri ödemesinin ne kadarını finansa etmiş...
Ben sorunun cevabını biliyorum...
Ama söylemem...

SARICAZADE RAGIP PAŞA VE ZONGULDAK...

Ragıp Sarıca Paşa; Sultan II. Abdülhamit döneminde Yıldız Sarayı'nda başmabeyincilik görevinde bulunmuştur. Ragıp Sarıca Paşa, halen Yunan hudutları içerisinde bulunan Eğriboz'da 1857 yılında doğmuş ve Mülkiye Mektebi'ni bitirdikten sonra devlet hizmetine girmişti.1908 yılına kadar Yıldız Sarayı'nın güvenilir bir mensubu olan Ragıp Paşa, devlet memuriyeti yanında ticaretle de uğraşmıştır. Kardeşi ise padişahın doktorluğunu yapmıştır. Beyoğlu'nda birbirine yakın Anadolu, Rumeli ve Afrika hanlarını yaptırmıştır. Tekirdağ'da Umurca Rakı Fabrikasını kurmuştur.

Debdebeli yaşantısı, büyük bir serveti vardı. Önemli sayıda gayrimenkul edinmişti. Son derece zevkli ve bilgili olan paşa, yaptırdığı büyük binalarda zevkini ve kültürünü simgelemiştir. Sultan II. Abdülhamit döneminin bu varlıklı ve zevkli paşası 1908 Meşrutiyeti'nden sonra padişahın Selanik'te Alatini Köşkü'ne gönderilmesini müteakip Rodos'a sürgün edilmiştir. Sürgünde mide kanserine yakalanmıştır. Tedavi için İsviçre'ye gitti. Dönüşünde de çok yaşamadı, Çiftehavuzlar'daki köşkünde 1920 yılında vefat etti.
Cadı Bostanı'ndaki (Caddebostan) köşk 40.000 altına mal olmuştur.

Sarıcazade Ragıp Paşa II.Abdülhamid'in Baş Mabeyincisidir. Şirket, 1900 yılında Kozlu, Kandilli ve Alacaağzı'nda elde ettiği ocakları alarak kurulmuştur. Türk sermayesiyle kurulmuş en önemli müessesedir. Modern tesislerle havzada kömür üretimini sürdürmüş ve komisyoncular aracılığıyla çıkardığı kömürü satmıştır.

Ragıp Paşa, Kozlu'ya geldiğinde hiç bir yerli madenci sermayelerinin azlığı sebebiyle deniz seviyesinden aşağı kömür çıkaramıyordu. Kozlu'da sadece Gürcü Panos ve Petro Gregoviç ocakları kuyu ile su altı (deniz seviyesinden aşağı) kömürü çıkarıyorlardı. Ragıp Paşa bunu fırsat bilerek 20 metreden daha aşağıdaki kömür tabakalarının imal hakkını Bahriye Nezareti'nden bir ruhsat ile alıp 17 mevkiinde 140 metre derinliğinde maden kuyusu açmıştır.

Ragıp Paşa, satın aldığı ocaklarda üretimi arttırmak için ocaklar çevresinde önemli çalışmalar yapmıştır. Bunlar sayesinde ve bir de saraya yakınlığından dolayı havzanın tamamen Ereğli şirketi Osmaniyesi'nin tekeline geçmesini önlemiştir.

KANDİLLİ VARAGELİ...

Zonguldak'ta kömürün bulunuşundan sonra madenciliğin ilk başladığı bölge Kandilli (Armutcuk) bölgesi olarak bilinir. Bölge madenlerinden çıkan kömürün nakliyesi sarp kayalıklı kıyı bandından zor şartlarda deniz vasıtalarına yüklenmesiyle mümkün olmuştur. 1880'li yıllarda inşa edildiği tahmin edilen ve şimdi Türkiye Taşkömürü Kurumu'na (TTK) ait varagelin (eğimli arazilerde vagonların çift yönlü taşındığı nakliyat yolu), beklide Zonguldak'ın dış dünyaya bağlanan ekonomik iskelesi olmuştur. Osmanlı döneminde de, deniz kenarına inmekte kullanılan ve bugün bile çalışan payton vinci varagel), denize malzeme indirip, denizden malzeme çıkarmakta kullanılmış ve 2007 yılında hurdaya satılan 1919 yılı yapımı vinçten sonra kaderine terkedilmiştir...

Kandilli Beldesi sakinleri, yaklaşık 150 metrelik tepeden sahildeki madene 130 yılı aşkın süredir işçi ve malzeme nakli gerçekleştiren, atıl durumdaki raylı sistemin turizme kazandırılması için seferberlik balatmış ve bugün varagelin tekrar ortaya çıkmasını sağlamışlardır.

Yardımcı kaynaklar...
Zonguldak Nostalji
zonguldaknostalji.com
Ercan Çelik