Sinemalı yıllar…


HALKEVİNDEN BELEDİYE SİNEMASINA…

Ekonomik özgürlük mü sanat ve kültürü getirir yoksa, sanat ve kültür mü ekonomik özgürlüğü, tam olarak net cevaplanmış bir soru değil ama sanırım Zonguldak için ekonomik özgürlük sanatı ve kültürü getirmiştir. Kömürün getirdiği zenginlik orta doğuda halen hüküm süren petrolün getirdiği zenginliğe eşdeğerdi Zonguldak kömür şehrinde. 20. yüzyılın ilk yarısından itibaren yaşantısını ve yaşam tarzını değiştirdi, göç aldı, göçle birlikte imkanları, teknolojiyi, sanatı ve sanatçıyıda aldı.
1933’de Halkevinin açılmasıyla kültür ve sanat faaliyetlerinin de kapısı açıldı, ekonomik açıdan iş ihtiyacını karşılamak için kapı içeri alınan insanla birlikte, sanatsal düşüncede içeri alınmış oldu. El işleri, eğitimler, tiyatrolar, sergiler ve toplantılar Halkevlerinin asli görevleriydi. Sinemalarda bu faaliyetler arasında yerini aldı. Halkevi salonunda başladı Zonguldak’ın sinema günleri, sezonun filmleri ilk bu salonda buluştu, işte bu yüzden önemlidir Belediye Sineması. 1951’de Halkevinin kapatılarak Zonguldak Belediye’sine devredilmesiyle aynı salonlar Belediye Sineması olarak gösterime devam etmiş, o atmosferin bugünlere taşımasında köprü olmuştur. Zonguldak Belediye sinemasının akibetinin ne olacağı bugün için belirsizliğini korumaktadır. Salon özelleştirildikten sonra sinema kapatılmış ne olacağı belirsiz bir şekilde kaderine terkedilmiştir. Dileğimiz tekrar Zonguldak halkının talepleri doğrultusunda eski renkli sinema günlerine geri dönmesidir.


EKİ SİNEMA SALONLARI…

Zonguldak sinema salonu sayısı bakımından zengin şehirdi bir zamanlar. Özel sinemalarıdan ayrı, Üzülmez, Dilaver, Kilimli, Kozlu, Yayla, Çatalağzı gibi merkez ilçeye bağlı bölgelerde, işçiye ve ailesine yönelik sosyal ve kültürel aktiviteler için, hem sinema hem de tiyatro salonu olarak kullanılan geniş salonlar vardı. O salonlarda yerli-yabancı filmler, Zonguldak´a gelen tiyatro oyunları izlenirdi. O zamanki adıyla EKİ (Ereğli Kömürleri İşletmesi) sinemaları, bugünkü adıyla TTK´nin (Türkiye Taşkömürü İşletmesi) bu kültürel hizmetleri artık çok gerilerde kaldı. Kömür üretiminin teknoloji ve politik manevralarla düşmesiyle, Zonguldak kömür havzaları birer birer kapanmaya ve özelleştirilmeye başlanınca, kültürün de ruhuna rahmet okundu ve 1985 yılında faaliyetlerine son verildi. O hizmetlerin hiç biri kalmadı ama, Zonguldaklının ve maden işçisinin derdi artık film ve tiyatro izlemek değildi zaten.
Vizyonda hangi filmler varsa ilk EKİ sinemalarında oynardı, kovboy filmleri, macera filmleri, polisiye, aşk, dram hatta hiç unutmuyorum, 1974 dünya kupası belgeseli bile EKİ sinemalarında vizyona girmişti o zamanlarda, belgesel kavramı bile bilinmezken.
EKİ sinemalarına parayla giremezdiniz, kurumda çalışan biri veya aile ferdi olmanız yeterliydi. EKİ Sosyal hizmetler müdürlüğünden alınan ‘Paso’ yu bağlı olduğunuz sinema salonuna giriş yaparken (bizim bağlı olduğum sinema Yayla Sineması) kapıdaki Ahmet amca veya Humur amcaya göstermeniz yeterliydi. kapıdaki amcanın arada sırada pasoları inceleyip kıllık yaptığı olurdu ama genelde pek sorun çıkmazdı illaki bir formül bulunurdu, Zonguldak ve EKİ, şehirle bütünleşmiş bir aile gibiydi zaten.
Benim çocukluğumda bağlı olduğumuz sinema salonu Yayla sinemasıydı, Çocuklar için pazar günleri 10.00 matinasını hiç kaçırmazdık, Hamit Aga’nın işlettiği kantinden sade Ankara gazozu ve tostumuzu alır koltuğa oturur keyifle filmimizi seyrederdik. Filmi seyrederken film bandı kopması gibi aksaklıklar da ve yine film akışında konusuna bağlı oluşan kahramanlık ve benzeri sahnelerde alkış ve ıslık çığlıkları ile yerimizden fırlar, makinist-makinist diye hep bir ağızdan bağırırdık, kalın siyah çerçeveli gözlüğü, elinde piposu ve Sherlock Holmes kıyafetli ‘Pipo Burhan’ lakaplı makinist Burhan Amca ışıkları yakıp filmi durdurur üst kattaki film odasının küçük penceresinden kafasını çıkarıp ‘Ne bağırıyorsunuz lan… keserim filmi…! ’ diye bağırırdı, bizlerde kuzu gibi tekrar oturur çıtımızı çıkartmadan filmi kaldığımız yerden seyretmeye devam ederdik.


ZONGULDAK SİNEMA SALONLARI…

Sinema salon sayısı bakımından zengin bir şehirdi Zonguldak, Halkevi sinemasından sonra sayısı çoğaldı, o yıllarda sesli film çok azdı, siyah-beyaz sessiz ve altyazılı filmler ağırlıktaydı. Bazı sessiz filmler sahne önünden canlı piyano performansı ile desteklenerek gösteriliyordu, her sinema salonunda bir piyano sahne arkasında hazır bulunurdu, sinemalarda ışık yansıtıcı lamba olarak da karpit lambası kullanılıyordu. Zaten sinemalar daha çok toplantı, tiyatro, gösteri ve konser ağırlıklı çalışmaktaydı.

ZEVK SİNEMASI;
Şimdiki emral çarşısının olduğu yerde 1933’te açıldı. Bu sinemayı en son ‘Yaşar Oğuz’ çalıştırdı.
KOZLU KİLİSE SİNEMASI;
Kısa süre önce Kozlu’da yıkılan Kilise binasıda bir dönem sinema olarak çalıştırıldı.
KONAK SİNEMASI;
Şimdiki Maliye binasının arka sokağında Konak iş hanında Avukan Fuat Arıkan’nın işlettiği sinema.
LALE SİNEMASI;
Şimdiki Vakıfbank soğuksu şubesinin olduğu yerde bulunuyordu.
YENİ LALE SİNEMASI;
Şimdiki Genel Maden İşçileri Sendikası’nın bulunduğu yerde, Fevzi Erses’in işlettiği sinemaydı.
FERAH AÇIK HAVA SİNEMASI;
Soğuksu’da (Terakki Mahallesi) açık hava sinemasıydı. Ferah Sineması Avukat Fuat Arkan’ındı kapatıldıktan sonra postane oldu.
YILDIZ SİNEMASI;
Acılık’ta eski cezaevinin yanında bulunan kapalı sinemaydı. Sahibi Fevzi Erses’di.
GÜNEY AÇIK HAVA SİNEMASI;
Soğuksu’da (Terakki Mahallesi) açık hava sinemasıydı.
MELEK - YENİMELEK VE ÖZMELEK SİNEMASI;
Soğuksu’da ( Terakki Mahallesi) Melek Sineması, daha sonra adı değişti Yeni Melek Sineması oldu.
BÜYÜK SİNEMA (KÖPRÜ ALTI SİNEMASI)
Fevkani Köprü altında kapalı sinemaydı.
ZEVK AÇIK HAVA SİNEMASI;
1971 Yılında açıldı, kapalı Zevk sinemasının yanında açılan Açık Hava Sinemasıydı.
HİLAL, HAVUZLU - ŞELALELİ AÇIK HAVA SİNEMASI;
Şimdi GMİS’in bulunduğu binanın arkasında Hilal Sineması vardı. Türkiye’de içinde havuz olan tek sinemaydı. İçinde dekor olarak şelaleler akardı, sahibi; İsmail Hilalcı idi, açık hava sinemasıydı, yazın büyük rağbet görürdü
GÜROL SİNEMASI;
Soğuksu’da bulunan kapalı sinemaydı.
AKAY AÇIK HAVA SİNEMASI;
Şimdiki GMİS’in bulunduğu binanın arkasında Hilal Sineması’nın arkasındaydı.
SİTE AÇIK HAVA SİNEMASI;
Şimdiki site Şanal Ekmek Fırınının arkasında, Mehmet Çağan’nın işlettiği sinemaydı.
(Zonguldak sinema salonları bölümü yardımcı kaynak.: Çetin Sezgin).


ÇEKİMLERİ ZONGULDAK’TA YAPILAN FİLİMLER…

1962 , ‘Şehirdeki Yabancı’
1968 , ‘Kadın Asla Unutmaz’
1978 , ‘Yaşam Kavgası’
1996 , ‘Ekmek’
2013 , ‘Kelebeğin Rüyası’

1962 , ‘Şehirdeki Yabancı’
Halit Refiğ’in yönetmenliğini üstlendiği, başrollerini Nilüfer Aydan, Göksel Ersoy, Reha Yurdakul ve Erol Taş’ın rol aldığı, gerçekçi akımın bir temsilcisi olan Türk filmidir.
Vedat Türkali’nin öyküsünü yazdığı filmin oyuncularından Nilüfer Aydan Moskova Film Şenliği Şeref Diploması Ödülünü kazanmıştır. 9 Mayıs 2008 tarihinde film 11. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde açılış filmi olarak tekrar gösterilmiştir.
Filmde, İngiltere’den Zonguldak’a dönüş yapan mühendis Aydın’ın maden ocağında işçilerin haklarını savunan mücadelesi anlatılmaktadır. Film çekimleri sonrasında oyunculardan Göksel Ersoy’un bir TV programında Zonguldak ile ilgili şu sözleri dikkat çekmiştir. ‘Çok yerlerde güneşin batışını seyrettim ama Zonguldak’taki güneşin batışını hiçbir yerde izlemedim’.


1968 , ‘Kadın Asla Unutmaz’
Orhan Aksoy’ün yönetmenliğini üstlendiği, başrollerini Hülya Koçyiğit, Ediz Hun, Selma Güneri ve Ahmet Mekin’in paylaştığı, çekimleri Zonguldak’ta yapılmıştır, konusu Zonguldak´ta okuyan lise öğrencisi Nevin ile İstanbul´da tanışıp aşık olduğu Üsteğmen Erol´un öyküsü.


1978 , ‘Yaşam Kavgası’
yönetmenliğini ve senaristliğini Halit Refiğ´in yaptığı, başrollerini Fatma Girik, Can Gürzap ve Ahmet Mekin’nin paylaştığı, çekimleri Zonguldak’ta yapılan film. Evli bir maden işçisi Reşit komşusu bir kadınla ilişki kurar. Olayı öğrenen karısı Emine, iki çocuğunu alıp evi terkeder ve Reşit´in babasına sığınır. Reşit, eşi gittikten sonra komşusu kadını evine alır ve birlikte yaşarlar. Emine, yalnız kaldığında yuvasını kurtarmak için fedakarlık yapmak gerektiğini anlar ve yuvasına döner.


1996 , ‘Ekmek’
Yönetmenliğini Ahmet Akıncı’nın üstlendiği, Başrollerini Fikret Hakan, Kazım Kartal, Demir Karahan ve Murat Soydan’ın paylaştığı, Zonguldak maden işçilerinin eyleme geçiş öyküsü. Özelleştirmeye karşı çıkan maden işçileri, ortak bir direniş sonucu "ekmek savaşı" verirler.
Not : "İş-Ekmek-Özgürlük" üçlemesinin ikinci filmi.


2013 , ‘Kelebeğin Rüyası’

Yılmaz Erdoğan´ın yazıp yönettiği şiirsel hayatı konu alan filmidir. Başrollerini Kıvanç Tatlıtuğ ve Mert Fırat´ın paylaştığı film, II. Dünya Savaşı döneminde Zonguldak´ta yaşayan genç şairler Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu´nun hayat hikayesini anlatıyor. O dönemde şairlerin Mehmet Çelikel Lisesinde edebiyat öğretmeni olan Behçet Necatigil´i de Yılmaz Erdoğan canlandırmaktadır.
Film, Eylül 2013 tarihinde, 86. Akademi Ödülleri´nde En İyi Yabancı Film dalında Oscar aday adayı olarak seçilmiştir.


İZ BIRAKAN FİLİMLER…

1950’li yıllar dünyada da sinemaların en çok rağbet gördüğü yıllardır, bu yıllarda renkli ve sesli sinema çekimlerinin emeklemeden yürümeye geçtiği yıllardır. Zonguldak bu yıllarda dünyayı kasıp kavuran sinema filmlerini salonlarında seyircisiyle buluşturan illerdendir. Avare, Herkül, Benhur, Roma İmparatorluğunun Çöküşü ve Rüzgar gibi geçti filmleri gişe rekorları kırmış ve haftalarca gösterimde kalmış filmlerdir. Zonguldak sinemalarında gösterime giren ilk renkli film Zeki Müren’in “ Hayat Bazen Tatlıdır “ filmidir bu filmde sadece şarkı sahneleri renkli oynamıştır.


Sinemalı yıllar, Zonguldak’ın ekonomik geri gidişine paralel olarak EKİ sinemalarının kapatılması ve yerini alan Televizyonlar, Video Recorder ve Video kasetlerin moda olması ile evlerin içine kadar girmiş sinema salonlarının sektörel olarak sonu olmuştur.
Sinemalar kapanıp geçiyor demeyin Elbette ki sinema ve tiyatrolar sadece insanın "kişisel doyumu" değildi;
Sanatın yapıldığı mekanlar, kolektif bir uyumu da beraberinde getiriyordu.
Sosyalleşiyor, çoğalıyordu insanlar.
Açık hava sinemaları, insan sinerjisinin yarattığı aydınlığı, yine insanlara eşit bir şekilde dağıtıyordu.
Çağdaşlaşıyordu ülke;
Modernleşiyordu.
Şimdi mi?
‘SON’


KENDİSİ KÜÇÜK, YÜREĞİ BÜYÜK ADAM, SENİ UNUTMADIK..

AYDIN BABAOĞLU (1954-2009)
1954 yılında Kdz. Ereğli de doğmuştur.80 santimetre boyundaki Aydın BABAOĞLU, 1970´li yıllarda Rüştü ASYALI´nın başrol oyuncusu olduğu Keloğlan filmlerindeki cüce Bicirik veya Bastıbacak, Pamuk Prenses ve 7 Cüceler filminde cücelerden Keloğlan ve Atını Seven Kovboy filminde Joe Dalton rollerini canlandırdı. Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler filmindeki rol arkadaşlarından ağabeyi Ayhan BABAOĞLU ise 1982 yılında vefat etmiştir.

Aydın BABAOĞLU Ereğli Demir ve Çelik Fabrikalarında işe girerek 1991´de buradan emekli olmuştur. Kanser hastalığına yakalan Aydın BABAOĞLU hastalığı sebebiyle 14 kiloya kadar düştü rahatsızlanarak kaldırıldığı Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde 31.03.2009 tarihinde kalp krizi sonucu vefat etti.


ROL ALDIĞI FİLMLER…

Pamuk Prenses ve 7 Cüceler 1970 (Keloğlan)
Keloğlan Aramızda 1971 (Bicirik)
Keloğlan 1971 (Bicirik)
Bicirik İş Başında 1971 (Bicirik)
Keloğlan´la Can Kız 1972 (Bicirik)
Atını Seven Kovboy 1974 (Joe Dalton)
Ben Bir Garip Keloğlanım 1976 (Bicirik)
Halk Düşmanı 1984 (Konuk Oyuncu)
Duvardaki Kan 1986 (TRT Dizisi Konuk Oyuncu)
(Aydın Babaoğlu bölümü yardımcı kaynak.: Gürdal Özçakır)


Zonguldak Nostalji
zonguldaknostalji.com