Sevgili Pusula okuyucuları;

Bundan böyle her Perşembe bu sayfada sizinleyiz.

Geçen haftaki yazım Atilla Öksüz&[#]8217;ün &[#]8220;CHP Kongresinden Notlar&[#]8221; haberine, internet sitesinde yaptığım bir yorumdu. Atilla kardeşim sağ olsun, bunu köşe yazısı yaptı.

Öncelikle yazıma yorum gönderen üç arkadaşa da teşekkür ederim.

Bunlardan yazılarımı özleyen Hasan Akın ve Ergin Erdem&[#]8217;e sevgilerimi, beni eleştiren Ankara&[#]8217;dan Hüsnü Bey&[#]8217;e de saygılarımı sunuyorum

Bu köşede elimden geldiğince kişilerle tartışmak niyetinde değilim. Ama soyadını vermeyen Hüsnü Efendi, Halkevleri, Mükellefiyet Uygulaması, İkinci Dünya Savaşı&[#]8217;nda halkın çektiği sıkıntılar ve AKP iktidarının diktatörlük özlemi konularını gündeme getirmiş.

Bu konular bugünlerde, özgürlük şapkası takmış dinci bezirgânlarca sık sık dile getirildiğinden birer paragrafla değineceğim.

Öncelikle Halkevleri, Hüsnü Efendi&[#]8217;nin dediği gibi, hiçbir zaman &[#]8220;mezhepçi, ayrılıkçı&[#]8221; olmadı. Tam aksine, &[#]8220;tasada ve kıvançta ortak bir ulus&[#]8221; yaratmaya katkıda bulundu. Halkevleri, bu ülkenin geçmişindeki az sayıda, &[#]8220;alın akı&[#]8221; diyebileceğimiz bir kurumdur.

Halkevleri sayesinde cumhuriyetin o zayıf, yoksul günlerinde çok olumlu şeyler yapıldı. Bir avuç gönüllü aydın, köylerde sağlık taraması yaptı. Her köye bayrak götürüldü. Fakirlere temel ihtiyaç malzemeleri dağıtıldı. Her şeyden önemlisi bu halk; tiyatro, müzik, klasik dünya edebiyatı, halk edebiyatı, okuma-yazma, el sanatları, yurttaşlık hakları gibi aklınıza ne gelirse, Halkevleri sayesinde tanıştı. Kısaca Halkevleri, bugünkü modern yaşamımızın kapılarını açan koçbaşı oldu.

İkinci Dünya Savaşı süresince bu halk gerçekten çok sıkıntı çekti. İnönü ve CHP karşıtları bunu sık sık, &[#]8220;ekmek karneye bağlandı, şeker bulamadık, kahve bulamadık&[#]8221; diye dile getirirler. Yokluk ve yoksulluk savunulamaz elbette. Yokluğu paylaşmada adaletsizlikler de olmuştur mutlaka.

Ama sizin çevrenizde yok edici bir savaş yaşanıyorsa, milyonlarca insan-asker-sivil ölüyorsa, ülkeler bir biri peşine çöküyorsa biraz insaflı olmak gerekmez mi? Sonuçta İnönü&[#]8217;nün söylediği gibi, &[#]8220;Evet, çocuklar şeker bulamadılar, ama babasız kalmadılar.&[#]8221; Yani canlar yitirilmedi.

Mükellefiyet uygulamasına gelince; bu uygulamaya karşı çıkmamak mümkün değil. Bu uygulamanın sonuçları, her vicdanı, her yüreği kanatır elbette. Yanlışa &[#]8220;yanlış&[#]8221; demek gerekir. Kömür üretirken, insan yaşamını ve onurunu tüketmeyi kimse savunamaz.

Bugün bu ülkede bayrak dalgalanıyorsa, ezan okunuyorsa, insanlar iş-aş bulabiliyorsa,

pasaportunuz-kimliğiniz varsa, yani devlet iseniz, ulus iseniz, başta Mustafa Kemal ve onun partisi olan CHP sayesindedir. Yaptıkları yanlışları söyleyelim, daha iyisini de yapma iddiasında olalım. Ama küfür etmeyelim. Düşman bellemeyelim

&[#]8220;Direniş ve Örgütlenme&[#]8221; yazımdan alınan CHP&[#]8217;lilere de bir cümle;

Bu ülkede bugün sağcılar, mücadele ve örgütlenme metotları konusunda ne biliyorlarsa, solculardan, sosyalistlerden öğrendiler. Çünkü uzun yıllardır entelektüel alanın hakimi pozitivist solcu aydınlardı. Sağın entelektüelleri ve sanatı yeni biçimleniyor. Yani neyi, nasıl yapacağınızı bilmek kolay... İkincisi, İstiklal Savaşı yıllarını, kimin arkasında hangi güçlerin olduğunu, o olumsuz koşulları düşünün. Ve savaşı kimin kazandığını da&[#]8230; Yani moral bozmaya gerek yok.

Herkese, bu tavanın tüm balıklarına esenlikler dilerim&[#]8230;