Karadeniz Ereğli&[#]8217;deki Cehennemağzı Mağarası&[#]8217;nın efsanesi bazı soruları da gündeme getirmektedir. Bu efsanevi coğrafyada mağara, kutsal bir mekân olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu coğrafyanın gerçek mekânı içinde Kerberos denen efsanevi bir köpek vardır. Köpek, bu mekânda kutsal olanı ifade etmektedir. Herkül, mağaraya inip bu köpeği yakaladıktan sonra Yunanistan&[#]8217;daki Troizen şehrine götürür. Troizen&[#]8217;deki kahin köpeği götürmesi için Herkül&[#]8217;e görev verir. Kutsal köpeğin Karadeniz Ereğli&[#]8217;den çıkarılışı, bu bölgenin kutsallıktan kutsal dışı bir mekâna dönüştürüldüğünün göstergesidir. Çünkü kutsal olan yabancının eline geçince kutsal dışı mekân ortaya çıkar. Kerberos mitolojik (efsanevi) bir devdir. Kerberos adlı köpeğin cinsiyeti efsanede yoktur. Dişi ya da erkek olup olmadığı belli değildir. Karadeniz Ereğli Cehennemağzı Mağarası efsanesi ise Ereğli Kaymakamlığı sitesinde şöyle açıklanmaktadır:

&[#]8220;Yunan mitolojisinin en çarpıcı öykülerinden olan Herkül´ün (Herakles) Cehennemin kapısını bekleyen üç başlı canavar köpek Kerberos´u yakalaması öyküsü de Ereğli´de geçmektedir. Yunan mitolojisine göre, Cehennemağzı Ereğli´dedir. Bu mitolojik açıklamadan binlerce yıl sonra, 1829´da yanan taşların ya da maden kömürünün Ereğli´de bulunması cehennem çağrışımı açısından ilginçtir! Ereğli, adını Herkül´den almıştır. Heracles´in ölüler ülkesine indiği zaman karşısına çıkan Kerberos ise ölüler ülkesinin bekçisidir. Yaşayanların içeri girmesini engeller, ölü ruhların da dışarı çıkmasına izin vermez. Herkül, Kerberos´u yeryüzüne çıkardığında salyasının toprağa düştüğü yerlerde zehirli bir bitki olan Akonit (haşhaş) yetişmeye başladığı söylenir. Kimileri bu otu Kaplanboğan olarak isimlendirir. Ancak Olimpos tanrıları Athena ve Hermeias, Hades´ten çaldıkları görünmezlik maskını Herakles´e vererek ölüler ülkesine görünmeden girmesini sağlarlar. (Acheron vadisinde yapılan kaçak kazılar sonucunda insan yüzüne oturan mermer bir mask bulunduğu anlatılır. Bu maskın 1980´li yıllara kadar Karadeniz Ereğli´de yaşlı bir vatandaşın evinde bulunduğu anlatılır.) Olimpos tanrıları dünyayı bölüştüğünde Homeros, İlyada´da şu satırlara yer verir. Posedion konuşur; "Dünya üçe bölündü, üçümüz de aldık payımızı, kura çekildi, köpüklü deniz düştü bana.. Sisli karanlıklar ülkesi düştü Hades´in payına..". Hades, ölüler ülkesinin tanrısıdır. İsmi görünmez anlamına gelir. Hades, ülkesinden hiçbir zaman dışarı çıkmaz ve diğer tanrılar gibi eğlencelere katılmaz. Yalnız yılda bir sağlığını kontrol ettirmek için Olimpos dağına Paian tanrıya gider... Argonautlar (Argo gemisi dönemin en hızlı gemisidir) seferine katılan yarı tanrı Heracles (Herkül), Acheron´a geldiğinde; Theseus´u kurtarmak için ölüler ülkesine girer ve arkadaşını kurtararak Kerberos&[#]8217;u da yeryüzüne çıkarır. Homeros´tan yaklaşık yüz yıl sonra dünyaya gelen (Mö.8.yy) antikçağın ilk şairi Hesiodos ise Kerberos´u; "Ekidna azgın bir canavar daha doğurmuş, adı dile alınmaz Kerberos´u Hades´in o tunç sesli, elli başlı o aman vermez yırtıcı köpeğini" diye anlatır ( http://www.karadenizeregli.gov.tr/goster. Erişim Tarihi: 14. 04. 2012)&[#]8221;.

Bazı kaynaklarda Kerberos&[#]8217;un üçten fazla başının olduğu da belirtilmektedir. Hesiode´a göre elli, Horace´a göre ise yüz başı vardı. Kuyruğu bir yılan olan ve sırtında sayısız yılanbaşı bulunan, ısırıkları zehirli bu köpek, Herakles´ün (Herkül) 12 görevi arasında yer alır. KerberosYunanca ´çukur (çok derinlerdeki, şeytani çukur) iblisi´ demektir. Yarı kadın yarı yılan Ekhidna ile dev Typhon&[#]8217;un oğlu olan Kerberos´un kardeşi Orthros´tur. Dev zincirlerle bağlı olan bu köpeğin görevi, yer altına giren ölülerin tekrar yeryüzüne çıkmalarını önlemektir. &[#]8220;Sadece beş kere yenilmiştir: Son görevi Kerberos´u yakalamak olan Herakles tarafından yakalanarak, müzik yeteneğini kullanan Orpheus tarafından uyutularak, Lethe ırmağındaki su yardımıyla Hermes tarafından uyutularak, Roma mitolojisinde, ilaçlı keklerle Aineias tarafından uyutularak, yine bir Roma masalında ilaçlı keklerle Psykhe tarafından uyutularak. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kerberos. Erişim Tarihi: 14. 04. 2012)&[#]8221;. Dev zincirlerle bağlı olan Kerberos, ölümlü bir yaratık olması gerekirken efsanede ölümsüzlük rolü üstlenmiştir. Kerberos&[#]8217;un Yunanca çukur iblisi olması, onun bereket tanrıçası olarak kabulünü de kolaylaştırıcı bir göstergedir. Dişilik bütün kültürlerde genellikle doğurganlık simgesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Köpeklerin doğurgan oluşu, bir batında altı-yedi yavru dünyaya getirmeleri, canlılar dünyasında bereketin simgesi olarak da kabulünü kolaylaştırmaktadır.

Theodor H. Gaster&[#]8217;in Thespis adlı Kabalcı yayınlarından 2000 yılında basılmış kitabının 303. sayfasında Kerberos&[#]8217;la ilgili bir atıf vardır. Tanrı &[#]8220;Anat&[#]8217;ın burada saydığı mitolojik canavarları henüz tanıyamıyoruz. Ola ki güçlü kancık it Kerberos&[#]8217;un semitik eşdeşiydi. Mezopotamya mitolojisinde cehennem tanrıçası Ninkarraka bir av köpeğinin ( ya da köpeklerinin) eşlik ettiğine dikkat edilsin ve Gelb bununla Hititlerin Nikarawas köpeklerini özdeşleştiriyor. Cehennem köpeği Töton folklorunda da ortaya çıkıyor&[#]8221;. Bu ifadelerde Kerberos&[#]8217;un semitik (Sami) eşdeşi köpeğin oluşu, bu efsanenin Sami kültürüyle ilişkisini de ortaya koymaktadır. Esasen bölgeye Fenikeliler, İbraniler ve Filistinliler Yunanlılardan önce gelmişler ve yerleşmişlerdir. Semitik (Sami) diller denilince; Arapça, Fenikece, İbranice, Akadca ve Süryanice gibi Asya-Afrika dilleri anlaşılır. Cehennem sözcüğü de semitik kültüre aittir. Cehennemağzı Mağarası&[#]8217;nda da bir dev olduğunu söyleyenler Yunanlı olmasa gerektir. Orasını kutsallaştıranların Ortadoğu kültüründen gelenlerdir, denilebilir.

Kerberos, dev bir köpek olarak kabul edilebilir. Ancak efsanelerde devler genellikle hantal ahmaklar olarak temsil edildiğinden, Herkül-Kerberos mücadelesinde elbette Herkül kazanacaktır. Bu efsane, bölge halkının kutsal coğrafyasının yabancılar tarafından kutsallıktan çıkarıldığını da açıkça göstermektedir. Çünkü kutsalı olmayan bir coğrafya, vatan değil, sadece bir toprak parçasıdır. Efsanenin Yunanlıların bölgeyi işgalleri kadar yaradılış olgusuna da gönderme yaptığı açıkça görülebilir. Çünkü Kerberos&[#]8217;un salyalarından zehirli bitkiler ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla Kerberos, bereket kültüyle ilişkili bir varlıktır. Kerberos&[#]8217;un dişi oluşu, onun bereket simgesi olduğunu da açıkça göstermektedir. Dişilik bolluk-bereketin simgesi olduğundan Herkül, bölgedeki bolluk-bereket tanrılarını başka yere taşıyan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Herkül, bölgeye katkı yapmamış, bölgenin bolluk-bereket tanrısını ganimet olarak kendi ülkesine (Troizen&[#]8217;e) götürmüştür.

Mircea Eliade Zalmoksisten Cengiz Han&[#]8217;a adlı Kabalcı yayınlarından 2006 yılında basılmış kitabının 49. sayfasında mağara ile ilgili şu bilgileri vermektedir. &[#]8220;Mağara hem öteki dünyayı hem de tüm evreni temsil eder. Mağaranın simgeselliğini ve dinsel işlevini kavramamızı sağlayan, ona karanlık bir yer olarak yüklenen ilk ve doğal değerden çok kutsal ve son tahlilde bütüncül; yani kendi içinde bir dünya oluşturan bir kutsal uzama girmenin sağladığı bir tecrübedir. Ritüel mağarası kimi zaman gece göğüne bir öykünmedir. Başka bir ifadeyle bir evren minyatürüdür. Bir mağarada yaşamak mutlaka gölgelerin arasına inmek anlamına gelmez; asıl ifade edilen, daha geniş ve birçok varoluş hâlini (tanrılar, iblisler, cinler, ölülerin ruhları vb.) kapsadığı, ayrıca servetler ve sayısız bilkuvve mevcudiyetle dolu olduğu için (kutsal yanlarından sıyrılmış define mağarası mitleri vb.) karmaşıklaşan başka bir dünyada yaşandığıdır. Ancak dinsel simgecilikleri somut, fiziksel ifadelerine indirgeyen 19. yüzyıl âlimlerinin doğacı yorumundan sonradır ki, mağaraların ve yeraltı tapım mekânlarının kozmik anlamı tek bir değere yani ölülerin ikametgâhına ve toprağın bereketinin kaynağına indirgenerek kısıtlanmıştır&[#]8221;.

Eliade&[#]8217;nin görüşüne göre Cehennemağzı Mağarası&[#]8217;nda defineler, iblisler, cinler, ölülerin ruhları vb. bulunmaktadır. Herkül de, Karadeniz Ereğli&[#]8217;de yaşayan halkın kutsal saydığı mağaradaki sırrı alıp başka bir yere taşımış ve bölgenin kutsal coğrafyasını; yani tanrılar, iblisler, cinler, ölülerin ruhları vb. yakalayarak alıp götürmüştür. Herkül&[#]8217;den sonra bölgede bir inanç boşluğu ortaya çıktığı da söylenebilir. Kendisinden korkulan Kerberos, artık orada yoktur. Cehennemağzı Mağarası&[#]8217;nın bir tanrısal mekân (kutsal mekân) olma özelliği yok olup gitmiştir. Kerberos&[#]8217;un ağzından akan salyalardan bitki yetişmesi inancı da Yunan kökenli olmaktan çok Ortadoğu kökenli bolluk-bereket anlayışını göstermektedir. Herkül, mağarada cehennemi koruyan Kerberos&[#]8217;u yakalayıp alıp götürmüştür. Kendisine verilen görevlerden birini başarıyla yerine getirmiş ve Yunan efsanelerindeki yerini almıştır. Mircea Eliade&[#]8217;nin Dinler Tarihine Giriş adlı Kabalcı yayınevinden 2003 yılında çıkmış kitabının 289. sayfasında aynı Herkül&[#]8217;ün yaptıkları şöyle anlatılmaktadır: &[#]8220;Herperid&[#]8217;lerin bahçesinden altın elmaları alabilmek için onları koruyan ejderhayı öldürmek ya da uyutmak zorunda kalır&[#]8221;. Efsanede önemli olan Herkül&[#]8217;ün kahramanlığın gerektirdiği sınavlardan başarıyla geçmesidir. Cehennemağzı Mağarası, o bölgede yaşayanlar için yasaklı bir alandır. O alana herkes giremez. Girdiği takdirde bir dev tarafından öldürülür. Yasaklı alan kutsal mekândır. Bütün kültürlerde kutsal mekanlara ancak belli ritüel davranışlar yapıldıktan sonra girilebilir. Ancak Herkül, bu yasaklı alana girmiş biridir ve bu efsane bir sınav efsanesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Yarı tarihsel bir efsane olarak görülebilir.

Kabalcı yayınevi tarafından 2007 yılında basılmış Mircea Eliade&[#]8217;nin Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi adlı kitabının birinci cildinde Herkül&[#]8217;ün Tanrıça Athena tarafından korunduğu ve yardım edildiği, Prometheus&[#]8217;u zincirlerinden kurtardığı, Zeus ve Amphitryon&[#]8217;un oğlu olarak iki babalı olduğu, kadın kılığına girebildiği, ağzında üç sıra diş olduğu, bir delilik anında karısını ve üç çocuğunu öldürdüğü yazılıdır. Ayrıca Meydan Larousse&[#]8217;da Fenike tanrısı Baal&[#]8217;in sureti olan Melkart adlı kahramanın maceraları da Yunanlılar tarafından Herkül&[#]8217;e atfedilmiştir. Meydan Larousse&[#]8217;da Herkül&[#]8217;ün çeşitli milletlerin kahramanı olduğu, elindeki lobutuyla savaştığı belirtilir. Fenikelilerin denizci bir kavim olmaları nedeniyle ticaret alanlarını karada ve denizde genişlettikleri, Anadolu kıyılarında Yunanlılarla çatıştıkları, Perslere yardım ettikleri göz önüne alındığında Cehennemağzı adlı mağara ve Kerberos adlı devin Fenike kökenli olması olasılığı da araştırmacılara açık bir alandır. Fenikeli Melkart&[#]8217;ın maceraları ile Herkül&[#]8217;ün maceraları birbirine karıştığından hangisinin nerede ve nasıl etkin olduğunu ortaya koymak da zordur. Sami (Semitik) kültürüyle Yunan kültürünün etkilerini belirleyebilmek için kültür tarihi araştırmaları yapılması da gerekmektedir.

Ortadoğu milletlerinin Yunanlılarla ilişkileri M.Ö. 3000-2000 yılları arasında sürelilik kazanır. Bundan sonra bölgeye Yunanlılar gelip giderler. Karadeniz bölgesinde Fenikelilerin ticaret bölgeleri daha sonra Yunanlıların eline geçer. Hatta Kozlu beldesi yakınlarında bugün Öküşne denilen yer, Fenike dilinden gelmektedir. Yunanca okyanus sözcüğü de öküşne sözcüğü ile ifade edilmektedir. Öküşne Fenike dilinde soğuk, karanlık, korkunç su veya deniz anlamlarındadır. Hades sözcüğü de Yunanca&[#]8217;ya Sami dillerinden geçmiştir. Yunanca Cehennem Tanrısı olarak bilinen Hades, Sami kökenli bir sözcüktür. Öküşne, Hades ve Cehennemağzı sözcükleri Yunan asıllı olmaktan çok Ortadoğu (Sami) kültürlerine has sözcüklerdir. Cehennemağzı Mağarası öyküsünde de cehennem köpeği Kerberos efsanesinde iki kültürün karşılaşması ve Yunan kültürünün baskın çıkması söz konusudur. Fenike kökenli efsane Yunan kültüründeki efsane ile birleşerek içinden çıkılmaz bir hâl almış görünmekle beraber, mağara efsanesi bölgede Fenike kültürünün yerini Yunan kültürünün aldığının göstergesi olarak düşünülebilir.

Meydan Larousse&[#]8217;da Kerberos, cehennemin bekçisi olan canavar olarak tanımlanmaktadır. Oysa onun canavar değil, dev olarak ifade edilmesi gerekir. Canavar, can alıcı anlamındadır. Fakat dev, hantal ahmak olarak görüldüğünde Herkül, deneme sınavını bu hantal ahmağı yakalayarak geçmiştir. Bu dev, kimine göre elli kimine göre yüz başlı bir köpektir. Efsane Hristiyan kültür çevresindeki eserlerde üç başlı, ejderha kuyruklu ve sırtı yılanbaşlarıyla kaplı olarak temsil edilmektedir. Efsane, Yunan kültür emperyalizmini de açıkça ortaya koymaktadır. Cehennemağzı Mağarası ile ilgili efsanenin daha başka yönlerinin ortaya çıkarılması için dinler tarihi, kültür tarihi vb. türde araştırmalara ihtiyaç vardır. Sonuç olarak, Cehennemağzı Mağarası ile ilgili efsane iki kültür karışımı bir efsanedir, denilebilir.