Sivil toplum örgütlerinin gerek yerel sorunlarının tespiti ve çözüm önerilerinin dile getirilmesinin, gerekse ülke meselelerine ait yaklaşımlarının yakından izlendiği bir dönemi yaşıyoruz. STK&[#]8217;ların kurumsal kimliklerini oluşturmaları, kendi kültürlerini kurumsal yapılarına hakim kılmaları &[#]8220;aşılması gereken bir eşik olarak&[#]8221; değerlendirilmedir.



STK&[#]8217;ların &[#]8220;seslerinin çıkmadığı&[#]8221;, &[#]8220;yeteri kadar organize olamadıkları &[#]8220;, &[#]8220;toplumsal sorunlara yeteri kadar değinmedikleri&[#]8221; yönündeki eleştiriler, üzerinde düşünülmesi gereken yaklaşımlar olarak değerlendirilmelidir.



STK&[#]8217;ların meslek örgütleri, sendikalar, odalar, dernekler ve gönüllü birliktelikler olarak geniş bir yelpazede ele alınması halinde, toplumsal sorunlara ilişkin bakış ve yaklaşımların farklılık göstereceği tabidir.



Bu farklılığın demokratik bir toplum yapısının ve STK&[#]8217;ların demokratik yapılarının bir gereği ve sonucu olduğu ortadadır. STK&[#]8217;ların ideolojik, felsefi, mesleki görüşlerinin oluşum süreci, kendilerinin kurumsal oluşumlarının sebepleri ile paralellik gösterir. Bir başka ifadeyle dışa yansıyan görüşleri ile varlık sebepleri arasında bir uyuşma vardır.



STK&[#]8217;ların görüş, düşünce ve eylemleri özellikle yerel basında önemli yer tutmaktadır. Yerel basın bu anlamda önemli katkılar sağlamaktadır. STK&[#]8217;ların kentleşme olgusu, kentlilik bilinci, sosyal dayanışma, kent kültürünün oluşumu konusunda da ciddi rolleri vardır. Bu rol, demokratik esaslara dayalı toplum düzenin yaşanmasında da etkilidir.



Halkın yönetime katılımı, halkı ilgilendiren taleplerin yüksek sesle vurgulanması sivil toplumun hayati özelliklerindendir. Zonguldak özelinde ise toplumsal sorunlara ilişkin yaklaşımların ve değerlendirmelerin farklılığını, demokrasinin bir gereği olarak algılamak söz konusu olabilir. Ancak, STK&[#]8217;ların sosyal muhalefet yapmalarının gerekli olduğu yönündeki yaklaşımlara da katılmak mümkündür.



STK&[#]8217;ların, halkın yönetime demokratik katılımının sağlanması, kamuoyu oluşturulması ve sonuç alıcı çabaların gerçekleştirilmesi, sosyal muhalefetin seslendirilmesi gibi geniş yelpazedeki çalışmalarının desteklenmesi gerekir. Demokrasinin bir gereğinin de çoğunlukçuluğa dayalı bir yönetim sisteminin değil, çoğulculuğa dayalı bir sistemin var kılınması çabasıdır.