Dereyi görmeden paçayı sıvamak alışkanlığı edindiğimizden, artık
baldırı çıplak geziyoruz.
Dikkat ediyor musunuz bilemiyorum, yeni bir konu ortaya atıldığında,
hepimiz ayırımsız o konunun ne olduğunu anlamak fırsatını yakalamadan
konu ile ilgili görüşlerimizi öne sürüyoruz.
Ya da bir takım gösteriler düzenliyoruz.
Durun bakalım.
Belki ortaya atılan konu bizi hiç ilgilendirmiyordur.
Ya da bizim külliyen zarara uğramamıza neden olacaktır.
Hayır...
Bizi ilgilendirmese bile değil mi ki ortalıkta yeni bir konu vardır,
hemen paçaları sıvayıp konunun içine girmemiz gerekmektedir.
Biz paçaları sıvayıp, konunun içine girmeye hazır olalım, sonuç ne
olursa olsun fark etmez.
Baldırı çıplaklığımız ondandır.
Dereyi görmesek de, biz hazır olalım.
Bazen hazırlıksız yakalandığımız konularda yok değil hani.
Örneğin, bir gece yarısı gelen zamlar.
Sağlık konusunda her gün değişen kurallar ve yaşamı tehdit eden uygulamalar.
Belli gün aralıklarında, diyaliz makinesine girmek zorunda kalan
hastalar karar almışlar.
Yaşamlarını kaybetme pahasına diyaliz hizmeti almayacaklarmış.
Neden?
Sağlık hizmetine getirilen yeni kurallar yüzünden.
Katkı payı, muayene ücreti, sıra beklemeler...
Ayda iki kez ilaç yazdırmak zorundayım.
Her hangi bir sağlık kurumunda yaşamımı sürdürmek için yazdırmak
zorunda olduğum ilaçların karşılığında muayene ücreti olarak bir bedel
ödemem gerekiyor. Ayda yirmi lira. Buna ek olarak üçer liradan altı
lirada ne parası olduğunu anlamadığım bir para ödemek zorundayım.
Buyurun bakalım.
İlaç parası maaşımdan zaten kesiliyor.
Artı yirmi altı lira daha kesilecek, ya da peşinen benden alınacak.
Ben bir emekliyim.
Nereden bakarsak bakalım maaşımın en az seksen lirası yaşamımı
sürdürmem için kesilecek.
Emekli maaşım...
Hayır, onu söylemeyeceğim.
Gülersiniz.
Gülersiniz emeklinin acınacak haline.
Hastane koridorlarında afişler dikkatinizi çekmiştir.
"Sağlıkta devrim yaptık" gibilerinden.
Bu gün önümüze çıkan bu dereyi görmeden paçaları sıvayıp
"Bravo" dedik.
Dere derin...
Boğuluyoruz.
"Kardeş şu senin oğlanın gemisinden bir can simidi atıversen de bir
kaşık suda boğulmaktan kurtarsan emeklilerimizi. Bir bardak suda
fırtına çıkmadan, haydi gözüm göreyim seni."