Zonguldak'ta basın sektöründe müthiş bir emek hırsızlığı dönüyor.
Sahada çalışan 5-6 kişinin dışında bir oturan kesim var ki, böyle hırsızlık görülmemiştir.
Ben haberi yapıyorum, A gazetesi benden çalıyor, B gazetesi de ondan çalıyor.
Öyle öyle gidiyor, soruyorsun 'Ben senden almadım, başkası verdi' diyor.
Hem hırsızlık yapıyor hem yalancılık yapıyor, izin almak yok.
Sahadaki gazeteci arkadaşlar beni tanır, haber konusunda ketumumdur.
Haber paylaşırım ancak özel haber dedi mi akan sular durur, kimseye vermem.
Gazeteci dediğin de böyle olmalı, biz bir iki haber sitesiyle paslaşıyoruz, onlar bu durumun dışında kalıyor.
Şimdi hırsızlıkta yeni bir taktik geliştirdi bu oturan kesimler;
Haberi yapan kişiyi arayıp 'Bu haberi ben çalacağım' diyemeyeceğine göre.
Benim haberini yaptığım kişiyi arıyorlar, 'Efendim Pusula'ya açıklama vermişsiniz, biz de haberi kullanmak istiyoruz' diyorlar.
Eğer aranılan başkan ya da müdür 'Evet açıklamanın aynısını alabilirsin' derse ooo süpeerr.
Bu şekilde olunca asla ben haberimin çalındığımı anlayamam, çünkü 'O başkanı ya da müdürü ben de aradım bana açıklama verdi' diyor.
Ama işte bu tür kişiler hırsızlığa alıştığı için bulduğu şeyin içeriğine bakmaz, direk kullanır.
Onlar bu taktiği yapıyorsa biz de şu taktiği yapıyoruz;
Haberin bir bölümüne bilerek hata koyuyoruz, aynısı alınıp yapıştırılıyor.
İşte biz oradan anlıyoruz kimin bizden haber çaldığını.
Ben bunları deşifre etmeye devam edeceğim, bu Coronalı günlerde canımı tehlikeye atacağım haber yapacağım.
Sen oturduğun yerden doğru hooppp haberi çal, var mı böyle bir dünya.
Bi çalışın, çıkın sokakta nefes alın, sokağın nabzını tutun, otur otur nereye kadar.
Benim haberimi çal, sonra protokollerde bilmem nerelerde benden çok kasıl öyle bir dava yok.

Önce hayvanın sonra hayvan severin saldırısına uğruyorsunuz
Zonguldak'ta sokaklarda çok sayıda hayvan var, artık baş edemez hale geldik.
İşim gereği sürekli sahadayım, Merkezde Vergi Dairesi ve banka önlerindeki sokak köpekleri insanları korkutuyor gerçekten.
Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi çevresindeki köpekler insanları parçalayacak.
Şimdi hayvan severler bana hiç kızmasın, son zamanlardaki köpekler bizim çocukluğumuzdaki köpekler gibi değil.
Saldırganlar, önlerine pastanelerden ve restoranlardan artan yemekler koyulduğu için yapı olarak aşırı büyükler.
Geçen akşam işyerinden çıktım, Vergi Dairesi'nin önünden geçtim, koca koca köpekler üstüme doğru geldi.
Şimdi bu köpekler bana orada saldırsa hayvan severlerin bana ne faydası olacak?
Köpek bana saldıracak ben onu sevecek miyim?
Sokaklarda başıboş köpek çok ve bunların bir an önce toplanması gerekiyor.
Doğal yaşam, doğal ortama hayvanları salmak bence hiç mantıklı bir şey değil.
Biz hayvan düşmanı değiliz, biz de köyde bahçemizde çok kedi köpek besledik.
Ama böyle saldırgan değillerdi, ama caddedeki köpeklere bir bakar mısınız, çok tehlikeliler.
İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Ahmet Karayılmaz, bu konuyla ilgili sevindirici bir haber verdi.
Karayılmaz, açıklamasında; "Valimiz Mustafa Tutulmaz ve Belediye Başkanımız Ömer Selim Alan'la birlikte sokak hayvanlarımızın barınmalarıyla ilgili sürekli olarak gerekli görüşmeleri yapıyoruz.
İl Özel İdaresi'ne bağlı bilindiği gibi Ankara karayolu üzerinde hayvan barınağının inşaatı bitmeye yakın seviyeye geldi.
Ancak bizim istediğimiz kalitede olmadığını gördük.
Elektronik cihazlar ile ameliyathaneyle ilgili eksiklikleri tamamlamak amacıyla İnşaat İkmal ihalesini yaptık ve bugün itibariyle inşaatına başlıyoruz" dedi.
Hayvan düşmanı değiliz, hayvan severler de lütfen biraz sağduyulu olsun.
Hayvanlara yapılan işkencelere, aç bırakılmalarına her türlü saldırıya karşıyız.
Kozlu'da geçtiğimiz aylarda günahsız bir teyze köpek tarafından paramparça edildi.
Buna benzer olaylar çok yaşandı, bakmayın çoğu insan korkuyor.
İnsanlar bir şey diyemiyor, neden biliyor musunuz hayvan severlerin tepkisinden korkuyorlar.
Önce hayvanın saldırısına uğruyorsunuz sonra hayvanseverin, hayvan sevme işini bu kadar abartmaya ve büyütmeye gerek yok.