Bir süredir yine kent dışında, İstanbul&8217;dayım.


Siz bu yazıyı okuduğunuzda da Ankara&8217;da olacağım.


Her ne kadar bedenen dışarıda olsam bile, aklım Zonguldak&8217;ta&8230;


İnternetten yerel gazeteleri ve yerel televizyonları izliyorum.


Fırsat bulursam da, tiyatro ve müzik etkinliklerini takip etmeye çalışıyorum.


19 Mart 2015 Perşembe günü de Moğollar müzik grubunu dinledim.


Anadolu Rock tarzında müzik yapan grupta eskilerden sadece Cahit Berkay ile Taner Öngür (Bas Gitar) kalmış.


Yeni elemanlar; Serhat Ersöz (klavye), Kemal Küçükbakkal (davul) ve Cem Karaca&8217;nın oğlu Emrah Karaca (vokal, gitar) ile grup halen de harika&8230;


Söyledikleri-çaldıkları; &8220;Ağrı Dağı Efsanesi&8221;, &8220;Ala Geyik Destanı&8221;, &8220;Tamirci Çırağı&8221;, &8220;Namus Belası&8221;, &8220;Dinleyiverin Gari&8221; ve &8220;Bir Şey Yapmalı&8221; gibi parçalarla 1980 öncesine götürdüler.


Ama söyledikleri bir şarkı vardı ki, o günlerden bugüne toplumdaki siyasal ve sosyal açıdan değişimi, dönüşümü çok güzel anlatıyordu.


Şarkı, her ne kadar geçmişe özlemi anlatıyor gibiyse de, asıl mesaj, Türk toplumundaki değişimdir.



Şarkının sözleri şöyle:


Geri sar, geri sar, geri sar, geri sar&8230;
Geri sar, şu filmi makinist, geri sar&8230;
68 ruhuna geri sar&8230;
Denizlerin aşkına geri sar&8230;


Selam olsun erenlere&8230;
Sevgisini serenlere&8230;
Lokmasını bölenlere, geri sar&8230;
Geri sar, geri sar, geri sar, geri sar&8230;
Geri sar şu filmi makinist, geri sar&8230;



Keşke yaşam, bir film ve bu filmi geri sarabilecek makinist olsa!


Ama ne yazık ki, antik çağ düşünürlerinden Heraklitos´un dediği gibi:


&8220;Aynı ırmakta iki kez yıkanılmaz.&8221;


O sular akar gider, her daim yenisi gelir, yani nehir değişir.


Canlı-cansız, birey-toplum, dünya-evren, özetle her şey değişir, değişim halindedir.


Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir.


Bu karşı konulamaz yasa karşısında yapılacak tek şey, değişimin farkına varmak ve sonucu olumlu kılmaya çalışmaktır.


&8220;Bu kadar felsefe yeter&8221; deyip şarkının mesajına dönelim&8230;



Birinci dörtlükte;


Türk toplumunda 68 ruhu, yani, &8220;iyiye, güzele, doğruya ulaşmak için direniş ve mücadele&8221;,


Denizlerin aşkı, yani; Deniz Gezmiş&8217;le simgeleşen ilerici-yurtsever gençliğin, &8220;tam bağımsız ve giderek sosyalist Türkiye özlemi&8230;&8221;


İkinci dörtlükte ise;


Sevgisini serenler, lokmasını bölenler, yani, &8220;bireyci değil, toplumcu düşünce ve davranış&8221; anlatılıyor.


Özetle ve gerçekten Türk toplumu; 12 Mart-12 Eylül silindirleri ile sonrasındaki Ilımlı İslam


Projesi ile daha muhafazakâr, biat eden, şükreden, mücadele ruhu azalmış, &8220;kurtuluş yok, tek başına!&8221; anlayışından, &8220;gemisini kurtaran kaptan, kırdır şişeyi, yeter ki dön köşeyi&8221; bencil-bireyci anlayışa gelmedi mi?


Bu değişme karşı ne yapılabilirdi?


Değişimi anlamak, çözümlemek, 68 ruhunu bir ileri noktaya taşıyacak programlar üretmek, hedefler koymak vb&8230;


İtiraf edelim ki, sosyalist ve sosyal demokrat kadro ve yapılanmalar, bunu şimdilik başaramadılar.


Ama başaracaklar.


Çünkü toplum yasaları da, fizik ya da kimya bilim yasaları kadar kesindir.


Ülkemizdeki Gezi ve yolsuzlukları protesto eylemleri bunun işaret fişeğidir.


Ama AKP, bu değişimde görev alan ve değişim iyi okuyup buna uygun politikalar üretip uygulayan bir parti olarak başarısını sürdürüyor.


Ancak yine toplum yasaları gereği; yıpranacak, görevi bitecek ve sahneden çekilecektir.


İşte sorun, bu sürecin nasıl kısaltılacağıdır.


Hadi diyelim ki, sosyalist sistemin çöküşü ile ideolojik yorgunluk ve açmazını aşmakta zorlanan sosyalist düşüncenin mazereti var.


Sosyal demokratlara ne demeli?


Değerlerin yıprandığı, sömürünün arttığı, sosyoekonomik dengelerin bozulduğu bir ortam yaşıyoruz.


CHP, böyle bir ülkede toplumsal muhalefetin &8220;lokomotifi&8221; olacağına &8220;vagon&8221; kalmayı tercih ediyor.


Önümüzdeki seçimler, CHP için de köprüden önceki son çıkış!


Siyaset, boşluğu kabul etmez.


CHP vagon olarak kalmayı sürdürürse, vagonu boş yola çekerler ve yeni bir sol siyaset sahnede yerini alır.


Yaşayacak ve göreceğiz&8230;



Bu tavanın balıkları; birliğiniz, dirliğiniz daim olsun!